Bir Mülâkat kcevit Diyor ki... Bitirdiğimiz alışık olmadıkları bir manzara ite karşılaştılar. Günün muayyen haftanın başından itibaren başkent ve büyük şehirler halkı saat- * lerinde ayakları çıplak bir takım insanlar yollara dökülüyor ve ellerinde taşıdıkları dövizlerle yürüyor, yürüyorlardı. Bunlar bir takım haklarım, sessiz yürüyüşle ve protesto yoluyla almak isteyen işçilerdi. Baklan istemenin başka bir yolu yok muydu ? Muhakkak ki yardı. Vardı ama büyük şehirler işçileri en zararsız ve kolay yol olarak sessiz Yan sayfalarda bu sessiz yürüyüşlerin hikâyesini bulacaksınız. Fakat aşağıda okuyacağınız mülâkatta ise bizzat 11. Cum- huriyetin Çalışma Bakanı Bülent Ecevitin ağzından dertlerin tedavi şek- li hakkında malümat o alabilecek ve dertlerine devâ bulunacağı yolunda “İş Kanununun yalnız tatbiki meselesi değil, tadili me- selesi de vardır. İktisadi hayatımızın ve sınai geliş- memizin bugünkü merhalesinde daha yaygın bir İş Ka- nununa ihtiyaç belirlidir. Ayrıca Çalışma Bakanlığı- nın, ödevlerini gereği gibi yapabilmesi için yeni bir Teşkilât (OKanununa ihtiyaç vardır. Bilhassa hayati bir önem taşıyan işyeri güvenliği ve işçi sağlığı konu- sunda gerekli kontrolü tam manasıyla yapabilecek hale ii R e Çalışma Bakanlığının imkânlar bal- inası zaruri Ayrıca Sigortaları daha faydalı ve yaygın hale mk için de hazırlıklar yapılmıştır. Öte yandan Hükümet Programında belirtildiği gibi artık Anayasa gereği haline gelen toplu sözleşme ve grev kanun tasarısı en kısa zamanda Meclise sunula- caktır. Bütün bunlar bir araya ge- lince çalışma hayatı ile ilgili mevzu- atımızı âdeta yeni baştan ele alma- mız gerektiği görülür. Biz bu du- rumda' bazı işçi çevrelerinden gelen makul isteği de göz önünde tutarak bir Çalışına Meclisi toplamayı fay- dalı buluyoruz. Esasen 1954'ten beri Çalışma Meclisi toplantısı yapılmamıştır. Şu sıralarda ası ' faydalı olur inancındayım. Ancak elimizde böyle bir toplantı için maddi imkân yok Fakat bu imkânı araştırmaktayız. Toplu sözleşme ve grev konusun da muhtelif çalışmalar var. Teni Hü- kümet bütün bu çalışmaları da göz önünde tutarak demokratik memle- ketlerdeki anlayış ve görüşe uygun bir tasarı hazırlayacaktır. Sendikacılığımızın bugünkü sevi yesinde grev iyi kullanıla mıyacağını, hattâ tesirli olamıya cağını da söyliyenler var. Fakat as- lında sendikacılığımızı geliştirmenin de en emin yolu bu hakkın tanınma sıdır. Kendi çıkarlarını müdrik işçi- lerin akkını kötüye kullanabi- leceklerine ihtimal vermek güçtür. AKİS, 4 ARALIK 1916 Bülent Ecevit yalınayak sokaklara (o dökülenlerin vaad alacaksınız. Bu hakkı, kendisine geçim sağlayan işin baltalan- ası veya kapanmasına yol açacak şekilde ve ölçüde kullanmakta hiçbir işçinin menfaati olmıyacağı açık- tır. Öte yandan işçinin, toplu sözleşme ve grev hakkı tanınmakla özlediği geçim şartlarına (kavuşacağını ummak ta yersiz olur. Bu hak kendi başına büyük bir etki gücü taşımaz. İşçinin refahı ve mutluluğu bakı- mından önemli olan, memlekette iş alanlarının çoğal- ması ve iş veriminin artmasıdır. Topla sözleşme ve grev hakkı ancak işçinin bu artıştan adil ölçülerle ya- rarlanabilmesini teminat altına alır. Türk işçisi, ken- disine tanınacak bu hakkı, elbette belirttiğim bu pek açık ve basit gerçeği göz önünde tutarak kullanacak» tir. Kanunlar dairesinde işçinin ken- di hakkını araması pek tabiidir. Fa- kat son günlerdeki bazı gösteriler, eğer Yeni Hükümetin işçi dâvaları- na, böyle nümayişlerle uyarılmadık- ça ilgi götstermiyeceği osanısından doğuyorsa işçi arkadaşlarımızın yer- siz bir karamsarlık içinde oldukları- na hükmederiz. Herhalde Hükümet Programı açıklandıktan sonra da görmüşlerdir oki Karma Hükümet işçi dert ve meselelerini bilmekte ve bunlarla en az isçiler kadar ilgilen- mektedir. Zamanın, işçilerimize bu bakımdan karamsar değil, iyimser olmaları gerektiğini göstereceğine güveniyorum. Kendi (inancım odur ki, hele demokratik bir nizam içinde işçinin refahına, sağlığına, mutlulu- ğuna büyük önem verilmeden hızlı ve verimli bir kalkınma hareketine girişilemez. Onun için yalnız insani düşüncelerle değil, iş verimini arttır- mak ve demokratik düzen içinde kalkınmamızı (o hızlandırmak (o bakı- mından da devletin ve işverenlerin, çalışanları en az çalışanlar kadar düşünmesi gerekir.