Haftanın içinden Tarafsız Memleketlerin tarihinde (oöyle anlar vardır ki, milli menfaatin nede olduğu âdeta gözler önüne serilir. Ar- tık mesele milli menfaatin nede olduğunu tâyin değil, milli menfaate uygun hareket edip etmemedir. 1919'un karanlık günlerinde milli menfaat İstiklâl Savaşına katılmaktaydı. Cumhuriyetin ilk yıllarında milli men- faat devrimlerin yanında yer almaktaydı. 1946 ile 50 arasında milli menfaat D.P. nin gelişmesine yardım etmekteydi. 1960 Mayısının son yarısında milli men- faat Menderese ve onun ekibine dur demekteydi. Seçimlere, sâdece altı hafta kalmış bulunuyor. O gün milli menfatin nasıl bir davranışta olduğu, pek az kapalı şekilde ortadadır. Bilhassa son hadiseler, gözü en az açık kimseleri bile uyarmış olmalıdır. C.H.P. ta- mamile serbest bir seçim sonunda, ama rahatça bir ek- seriyetle iktidara getirilmediği takdirde vatanımızı ta- rifsiz karışıklıkların yeniden beklediğini farketmek için bir politika âllâmesi olmaya zerrece lüzum yoktur. İhtilâlden bu yana geçen aylar bizi öyle bir noktaya getirip bırakmıştır ki, tek çıkış yolu şu ilk seçimlerde omemleketin mukadderatım eski partinin tecrübeli liderinin ve onun, dirayetleri hakkında ümit vermiş yakın mesai arkadaşlarının eline bırakmaktan ibarettir. Bir seçimde, umumiyetle partililer partilerine, ta- BİSE | ise milli menfaatin gösterdiği istikamette oy verirler. C.H.P. ye mensup geniş kütleler, elbette ki al- tı oldu bayrak altında toplanacaklar ve sandığa o işa- reti taşıyan pusulaları atacaklardır. Bölükbaşının adam- ları C.K.M.P. ye, A.P. ve Y.T.P. nin safları arasına al- dığı kimseler A.P. ve P. ye oy kullanacaklardır. Ama, seçimin kaderini elbette ki tarafsız zümreler tâ- yin edeceklerdir Tarafsızlık hakkında, bizde oldukça yaygın bir ka- naat vardır. Çok kişi sanır ki tarafsızlık belirli hâdise- lerde taraf tutmamak, şunun veya bunun yanında yer almamak, herkese aynı muameleyi yapıp herkese karşı aynı hisleri beslemektir. Bunun, pek alaturka bir dü- şünce tarzı olduğunu sezmemek imkânsızdır. Böyle bir davranış, tarafsızlık değil fikirsizliktir. Bir cemiyetin fertleri, belirli (Ohadiselerde cephelerini belli etmekle "mükelleftirler. Hele bu hadise seçim gibi memleketin uzun vâdede kaderini alâkalandıran bir husus ise, vazi- yet almak hak olmaktan çıkar ve vazife olur. Tarafsız ile taraflıyı ayıran e vaziyet alırken kullanılan öl- çülerdir. Bir C.H.P. li her zaman ve aşağı yukarı her şart altında C.H. P. m yanadır. Bugün C.H.P. yi tu- tup yarın onu tutmamak, C.H.P. lilik vasfı devam etti- ği süre bahis konusu olmaz. Bu, bir Fenerbahçelinin maçlarda, kim iyi oynarsa oynasın Fenerbahçeyi, bir Galatasaraylının Galatasarayı desteklemesine benzer. Ama, ne Fenerbahçeli, ne Galatasaraylı olan kimse, arzusu maçtan zevk almak olduğuna göre, hangi takım başarı gösteriyorsa onu alkışlar, teşvik eder. Gerçek tarafsızlık, bu demektir. Seçimlere altı hafta kala memlekete şöylece bir bakıldığında, çetin bir imtihanla karşı karşıya bulun- . duğumuzu görmemek imkânsızdır. D.P. oyu peşindeki partiler, büyük bir başarı kazanıp aniden genişleyive- rememeleri karşısında adım , adım bir bataklığa gelip saplanmışlardır. Gözleri dönmüş liderlerin idaresinde- ki bu teşekküller, bilhassa kendi aralarındaki mücade- AKİS, 4 EYLÜL 1961 Adam Metin TOKER leyi kazanabilmek için ne kadar talihsiz, hattâ iğrenç usül varsa, hepsini mubah saymaktadırlar. Bu memle- ket için mekruh olduklarını dahi unuttukları bir takım isimler, artık son melceleridir. Küçük adları değişik Mendereslerin, Ağaoğluların, Gediklerin bir arttırma konusu olarak yeni partileri birbirine düşürmesi, Yassı- ada avukatlarının sayın Başol karşısında söyleyemedik- lerini kongrelerde söylemeye koyulmaları ve nihayet içindeki ifriti bir türlü yenemediğinden dolayı kendisi- ni de, katıldığı siyasi teşekkülleri de hep başarısızlık gölünde başarıyla boğan bir sahte aydının D.P. devri- ni bir altın devir olarak vasıflandırmaya kadar işi gö- türmesi sâdece ümitsizliğin işaretidir. Denize düşenin yılana sarılması kabilinden, seçim savaşına ümitle çı- kıp boş torbayla dönenlerin yapmayacakları şey bu- lunmadığı artık pek açık bir gerçektir. Ne memleketin selâmeti, ne rejimin emniyeti, ne bir' ihtilâle mutlaka güven verme mecburiyeti, ne devrimlerin muhafazası şartı, ne de 27 Mayısı koruma zarureti Çirkin Politika- cıyı yolundan alakoyabilmektedir. Böyle bir manzara karşısında Tarafsız Adama dü- şenin taraf tutmamak olduğu nasıl ileri sürülür? Her seçim, nihayet bir tercihtir ve basiretli tercihler, milli menfaat göz önünde tutulmak suretiyle yapılanlardır. Bir an bir ihtimal olarak, saflarında sübyan Menderesi, dişi Ağaoğluyu iftiharla Türk milletine takdim eden partiyle, başına gericilerin liderini geçiren siyasi te- şekkülün, kongresinde Müslüman Cumhuriyet edebiya- tı yapılan C.K.M.P. ile birlikte bir koalisyon kurabile- cek milletvekilini sağlamış halde Meclise girişini düşü- nünüz. Memleketin bu aykırı kuvvetleriyle, onların tam karşısında bulunan Türk Silâhlı Kuvwvetleri, Gençlik ve Basın üçlüsünün çatışmasının nasıl bir kaos yarataca- ğı gözler önüne getiriliyor mu? Bu manzaradır ki, bir CHP. iktidarını milli men- faate uygun tek alternatif haline sokmaktadır. C.H.P. nin kusurları yok mudur? Bin tane. Tehlikeli olamaz mı? Çok. Her davranışıyla ümit mi veriyor? Asla. Menfaatçi bir zümreyi arasından çıkaramaz mı? El- bette. Memleketi iyi idare edeceği garanti midir? Ka- tiyyen. Ama, biz kötü yola sapacak bir C.H.P. ile başa çıkabiliriz. Zira, metoddaki ayrılıklarımız ne olursa ol- sun, esasta bir " ihtilâfımız yoktur. C.H.P. saflarında jurnalci, gammaz, aferist, fırsatçı, hırlı hırsız buluna- bilir. Fakat İhtilâl aleyhtarı, 27 Mayıs düşmanı, yüreği askere kin dolu adam, Gençliğe hınç duyan kimse yok- tur. Üstelik, en objektif görüşle, C.H.P. nin memleketi iyi idare etme ihtimali o uğursuz koalisyonun memle- keti idare edebilme ihtimalinden defalarca fazladır. A.P.- YT.P.. C.K, sağlam kuvvetler, elbette ki bir fiskeyle yıkar. Her yer yakar. Ancak, bu memleketin yeni yeni karışıkla- ra tahammülü yoktur. Zira, kâfi derecede zamanı zaten kaybetmiş bulunuyoruz. C.H.P. kötü bir idare mi kurdu? Onu, ikinci seçim- de yakamızdan silkip atarız. Ama altı hafta sonraki ilk seçim, bir kumar oyununa hiç müsait değildir. Taraf- sızların, tarafsızlığı bundan başka türlü anlayabile- cekleri düşünülebilir mi?