edilmemiş olan o toplantının gayesi, Merkez İdare Kurulunu seçmekti. Yeni Merkez İdare Kuruluna Turhan Feyzioğlu, Bülent Ecevit, Turan Gü- neş, Turgut Göle, Ferit Melen, Orhan Öztrak, Kemal Satır, Kemali Beyazıt ve Nüvit Yetkin seçildiler. Yeni gi- renler, Nüvit Yetkin ile Bülent Ece- vitti. Toplantının sebebi hikmeti bu se- çimler olduğu için, bundan sonra da- gılmakta fayda görüldü. İş bölümü Fakat C.H.P. idari mekanizmasının seçim öncesi faaliyeti sâdece bir güne inhisar etmedi. Geride ka- lan haftanın ortalarında, çarşam- ba günü, yeni Merkez İdare Ku- rulu toplanarak aralarında iş bölümü yaptılar. Bu, Merkez İdare Kurulu- nun ilk toplantısı oldu. Toplantıda ta- mamen ittifakla alınan kararlar so- nucunda Kemal Satır propaganda iş- lerine, Orhan Öztrak idari işlere, Bü- lent Ecevit ise basın işlerine baka- caktı. Bu arada, Genel Sekreter Ak- sal tarafından Genel Sekreter Yar- dımcılıklarına eskiden olduğu gibi Öztrak ve Satır getirildikleri için meselelerin halli daha kolaylaşmış demekti. Zaten prensip "Statükonun Muhafazası" oldu. Seçimlere altı haf- tacık vardı... Mali işlerin tedviriyle de Ferit Melen vazifelendirildi. Kemali teşkilât işlerini idare vazifesi verildi. Kadın ve kollarına, becerikli (Suphi Baykam- dan sonra Turgut ü Turan Güneşin vazifesi, partinin hu- kiki işleriyle uğraşmak olacaktı. İş bölümü böylece tamamlandık- tan sonra işlerin tanzimine girişil- mişti ki, bir mühim mesele gerek Merkez İdare Kurulu üyelerinin, ge- rekse bütünüyle Parti Meclisinin alâ- kasını üzerine çekti. Hazırlıklarına girişilen Yuvarlak Masa toplantısıy- la ilgili ön toplantıya dâvet edilen C.H.P. li heyetin seçilmesi ve toplan- tıda görüşülecek konuların CELP. ü ürü (gerekiyordu. tarafından vukuun- dan hemen bir kaç saat sonra, C.H.P. yi ön toplantıda temsil edecek heyet teşekkül etti. Heyete' Aksalın Baş- kanlığında Turhan Feyzioğlu, Emin Paksüt ve Ferit Melen katılmaktay- dılar. C.H.P. nin prensiplerini dile geti- recek olan heyet M.B.K. nin dâvetine icabet ederken C.H.P. Meclisi bir mühim iç meselesini halletmek üze- re haftanın ikinci yarısında, perşem- be günü toplandı ve XV. Kurultayda Turhan Feyzioğlu tarafından Kurul- taya takdim edilen Temel Hedefler Beyannamesi üzerinde çalıştı. Kurul- tay delegelerinin tasvibinden geçen Temel Hedefler Beyannamesi C.H.P. nin Seçim Beyannamesinin bir Ön Tasarısı mahiyetini taşıdığından ü- 16 Savaşçıların Kaderi Suphi Baykam, C.H.P. nin son Ku- rultayından bu yana başarıyla doldurduğu Parti Meclisi üyeliğine bu defa seçilememiş bulunuyor. Bir partiye hizmet edebilmek için mut- laka yüksek yerde bir sandalyaya sahip olmak gerekmediğine göre, genç doktor şüphesiz faaliyetine de- vam edecektir. Ancak Suphi Bay- kam Hadisesi siyasi (hayatımızın, hattâ umumi olarak siyaset hayatı- nın bir tecellisini gözler önüne ser- mesi bakımından, üzerinde durulma- gereken bir vak'a olarak karşı- Suphi Baykam sı mızdadır. Suphi Baykam, pirden bire teminden ziyadesiyle bahsettiren her politikacı gibi C.H.P. nin bazı çevrelerinde (o yadırganmıştır. Partinin gençlik kollarından gelen ve son derece kuwvetli bir hatip olan Bayka- mın yaşı ve kullandığı usüller, bu usülleri kullanma kabiliyetinden mahrum kimselerin dudak bükmesine yol açmıştır. Gariptir, usül bakı- mından Baykam C.H.P. içinde, amansız hasmı kesildiği ve efsanesini yıkabilmek için çetin bir mücadele verdiği Kasım Güleğe en ziyade benzeyen politikacıdır. Baykam meşru mânada bir ihtirası olduğunu yükselmek istediğini, hizmet aşkıyla dolu bulunduğunu hiç bir zaman saklamamıştır. Kendisinden bahsettirmek için gayret sarfetmiştir, ba- sında dostlar bulmuştur, hadiseli sözler söylemiştir. Karakter itibariy- le dinamik bir insan olduğundan kongre kongre dolaşmış, oradan oraya koşmuş, halk kütleleriyle hemhal olmuştur. Bu kendisine, en yakınında görünen mesai arkadaşları nezdinde dahi hafiflik isnadına yol açmış, bir opportünist veya demagog gözüyle bakılmasına sebep olmuştur. Fakat, ciddi ve lüzumlu bir mücadele günü gelip çattığında Suphi Bay- kam, ağır yara almak pahasına ön safta savaşmaktan asla çekinme- miş, fikirlerinin ve inançlarının peşinde ortaya atılmıştır. Bugün Kasım Güleğin uğradığı hezimet sayesinde Parti Meclisinde yerini muhafaza edebilen bir çok kimse "kokmamak ve bulaşmamak”" prensibine sıkı sı- kıya sarılmış halde, hinnihacette bir "kompromi"nin kapılarım kendi- lerine açık tutmayı ihmal etmezken Suphi Baykam açık, cesaretli ve kafi vaziyet almaktan çekinmemiştir. Simdi bu kimselerin genç dok- tora, kestaneleri ateşten çeken akılsız gözüyle baktıkları ve kendi tu- tumlarını bir politik deha âlâmeti saydıkları muhakkaktır. Ama uzun vadede, kazançlı çıkacak olanın Suphi Baykam olduğu parlak bir şekil- de gözler önüne mutlaka serilecektir. Eğer genç politikacı, başına ge- lenden gerekli ibret dersini çıkarabilir, siyaset hayatında olgunluk için bunu basamak yapabilir, kalbinde doğacak burukluğu yenebilir, cemi- yetimize doğru teşhis koyabilir ve bundan sonraki tutumunu iyi âyâr- layabilirse.. Politikada ön safta savaşanların kaderi mutlaka yara almaktır. Ama, herkes hep sütre gerisinde kalmayı akıllılık sayarsa bir partide Gülek gibi alınganlıktan nasibi az ve ziyadesiyle pişkin, fütur bahsin- de hususi ölçülere sahip kimseleri yenmek imkânı kalmaz. D.P. de Menderes te, aynı sebepten dolayı altedilememiştir. Seneler senesi Gü- lek, kapalı kapılar arkasında hep tenkit edilmişken, onu bir mesele ola- rak ortaya atmanın vereceği zaruri yara "ihtiyatlı politikacı beyler" tarafından göze alınamadığından dolayıdır ki üstad, ismi etrafında Ur efsane örmeye muvaffak olmuştur. Baykam, bu efsaneyi yıkanlardan biridir. Wars, "dostlar şehit, biz gazi" parolasının saliki bazı akl-ı evvel zevat kestaneleri ateşten çeken Baykamı Parti Meclisinin kapısında unutarak içeri girmiş ve kestaneleri yemeye hazırlanmış bulunsunlar. Genç doktorun, nesliyle birlikte cemiyet içinde "Iktidar"a geleceği gün ler uzak değildir. AKİS, 4 EYLÜL 1961