ZABITA Gangster Necdet Elmas Kapana giren fare Soyguncular Kovalamaca Eski, ahşap evin sokağa bakan oda- larından o birinin bir köşesindeki yatakta yatmakta olan genç adam birden irkildi, (heyecanla yerinden fırlayarak pencerenin önüne yaklaştı ve dışardan gelen sese kulak verdi. Evin birkaç adım ötesinde kalabalık bir polis grubu bulunmaktaydı. İçle- rinden en iri yapılı olanı bir defa da- ha silâhının emniyet mandalım yok- iii ve sonra seslendi: — Necdet, teslim ol! Kaçamaz- sın, etrafın sanlıdır!" Ses, ahşap evin duvarlarım yala- dı ve birden ortalıkta bir süküt dal- gası dolaştı. Pencerenin pervazım si- per alan uzun boylu, oldukça yakışık- lı genç adam bir an tereddüt etti. Sonra masanın üzerinde duran sten tabancaya uzandı ve emniyet man- dalım aşağıya indirirken dışarıya ce- vap verdi: "— Teslim olmıyacağım! Ben po- lise teslim olmam! Yaklaşmayın, ya- karım!" Polis grubu bir an geriledi, fakat son ikaz bir defa daha yapıldı: "— Etrafın sarılıdır! Mücadelen fayda vermez!" İçerdeki adam az ilerisindeki ar- kadaşına baktı, sonra bağırdı: "— Son defa söylüyorum, ben po- lise teslim olmam! Albaya söyleyin, o gelsin beni teslim alsın!" Bundan sonra her iki taraftan da ses seda kesildi ve polis çemberi da- ha da daraltıldı. Bir yandan da İstan- bul Emniyet Müdürü Kurmay Albay Necati İşçene haber iletildi. Hadise, bitirdiğimiz haftanın ikin- 24 ci yarısında, perşembe günü, Darıca- da cereyan ediyordu. Ahşap evde po- lis tarafından kıstırılanlar, oniki gün- lük mâceranın dumanı tüten kahra- manı, banka soyguncusu, gangster taslağı Necdet Elmas ve soygun ar- kadaşı Necdet Sinkildi, Yakalanma- sından oniki gün evvel son derece mâhirane bir şekilde İş Bankasının Kazlıçeşme şubesini soyan ve 165 bin lirayı torbasına doldurup kaçan Necdet Elmas ile arkadaşının takibi ve yakalanması tam Amerikan film- lerini hatırlatır bir hava içinde cere- yan etti. Necdet Elmas bu beklen- medik baskım doğrusu tam bir so- Şukkanlılıkla karşıladı ve bir kahra- man edasıyla Kurmay Albay Necati İşçene teslim oldu. o Dışarıya Albay İşçen ile kolkola çıkan gangster El- masın hali görülmeğe değerdi. Üze- rinde gri bir pantaon ve uzun kollu gri bir gömlek vardı. Traşı uzamış olmasına rağmen yakışıklılığından pek bir şey kaybetmemişti. Polisler- le kucaklaştı ve: “— Ben yıllarca kanunsuz yaşa- dım. Fakat kanunlara saygım, polis- lere hürmetim vardır. Sizi yordum. Özür dilerim" diyerek polislerin gön- lünü aldı. Sonra polis otomobilleriyle yola çıkıldı. Haber basın tarafından da- kikasına duyulduğu için, gazeteciler de arkadan geliyorlardı. Yolculuk İs- tanbul Emniyet Müdürlüğüne kadar sürdü. Elmas burada pek ihtimam gördü ve hemen oracıkta Salem siga- rasını tüttüre tüttüre bir basın top- lantısı yaptı. Elmasın basın toplantı- sı pek enteresan oldu. Zira otomobil hırsızı ve banka soyguncusu pek gü- zel konuşuyordu. Nitekim basın men- suplarının da gönlünü almasını bildi ve Söze: "— Basma medyunu şükranım" diye başladı. Onun bu sözleri, ilgiyi üzerine çekmesine yetmişti. Sonra da soygu- nu nasıl yaptığını açıklıyarak, suçu cemiyetin üzerine yıktı ve hareketle- rinin sebebini Ur kine bağladı. Tabii bu sebep pek inandırıcı olmadı. Necdet Elmas mâcerasını naklet- tikten sonra, polisler kendisine hazır- ladıkları yemeği verdiler, izaz ve ik- ramda kusur etmediler. Ertesi gün bir tatbikat yapılacak ve hadise, ma- hallinde tespit edilecekti. O gece İs- tanbul Emniyet Müdürlüğünün tele- fonları bol bol işledi ve Elmasın sıh- hati soruldu. Gangsterin sıhhatiyle ilgilenenlerin pek çoğunu kadınlar teşkil ediyordu. Haftanın sonundaki cuma günü Elmas muhafaza altında Kazlıçeşmeye götürüldü ve soygun hadisesi tekrar ettirildi. Necdet El- mas büyük bir umursamazlık içinde soygunu boş sten tabanca ile tekrar- ladı ve sonra ellerini kelepçeye uzattı. CEMİYET Orta boylu, saçları hayli azalmış genç adam, geride kalan haftanın içinde bir gün teleks bandının üzeri- ne iyice eğilerek banttaki iri harfler- den meydana gelen kocaman cümle- yi bir anda okudu ve sonra arkasına dönerek: "—Eyvah, Mesudu da kaybettik" dedi. Bu sırada teleksin öbür tarafın- daki banda acı haberin tafsilâtı kay- dedilmeğe başladı. Orta boylu, saçla- rı hayli azalmış genç adam, Ulus ga- zetesi muhabiri Cenap Çetineldi. Te - leksten gelen haber, gazeteci Mesut Özdemirin yatmakta bulunduğu has- tanede hayata veda ettiğini bildiri- yordu. Çetinelin oteleksin başından kalkmasıyla, haber süratle başkentte yayıldı. Telefonlar işledi. Fakat bu otuz yaşındaki acar gazetecinin ölüm haberine inanılmak istenmedi. Ne yazık ki haber doğruydu. Bir müddet evvel patronlarının gadrine uğraya- rak işinden çıkarılan ve arkadaşları- nın hakları için mücadeleye atılan sevimli Özdemir, uzun zamandır ci- ğerlerini kemiren menhus hastalığa nihayet boyun eğmişti. Basın, Özdemirin dirisine göster- mediği kadirşinaslığı (o ölüsüne, hem de tebrike şâyan bir şekilde gösterdi, Bâbıâlide Özdemirin dostlarının pek çok olduğu ölüm haberinden sonra anlaşıldı. Özdemir, bitirdiğimiz haftanın ortalarında bir gün, arkadaşlarının omuzları üzerinde (toprağa verildi. Geride kalan dostluk, iyilik ve terte- miz bir meslek hatırasıydı. Babıâli muhakkak ki Özdemirin acısını pek geç unutacaktır. Mesut Özdemirin tabuta Elveda dostlar / AKİS, 4 EYLÜL 1961