YURTTA OLUP BİTENLER biraz kımıldaması gerektiği ger- çeğini ortaya koyuyordu. Ama Ba- ban vücuduyla mütenasip şekil- de işleri ağırdan almakta, bu da M.B. K. üyelerinin dikkatinden kaçma- maktaydı. Böylece Baban ne İsayı, ne Musayı memnun etti. Bakanlığın- dan memnun olan tek şahıs galiba Babanın kendisinden ibaretti. İşte bu sebeplerden ötürü Hazi- ran ayı başlarında OM.B.K. üyeleri arasında yeni bir Bakan arama faa- liyeti başladı. Gergi yeni Basın - Ta- yın Bakanı bulunamadı ama, Kur- mayların zihninde bir kere değişiklik yapma, Basın - Yayın Bakanlığı kol- tuğuna biraz daha hareketli birisini oturtma fikri yer etti. Kurmaylara o sırada bir tavsiyede bulunuldu. Mev- sim turizm mevsimiydi. Bakanın de- iştirilmesi işlerin yeni baştan karış- ması demekti. Gelecek Bakanın da alışması için zaman geçmesi lâzım- dı. Bir müddet için duruma idare et- mek mümkündü. Nitekim öyle oldu ve Babanın affı böylece bir kaç ay geriye bırakıldı. o Babanın bu arad. Türk turizmine unutulmaz hizmeti, turist celbi için bulduğu dahiyane fi- kir oldu: Pire Çocukları veya Porto- yuracak şarkının o bestelenmesi için Kk! müsabaka açmak! Deveye sormuşlar.. Babanın obiraz ağırdan almasının yanında bir talihsizliği daha var- dı. Gerçi bu talihsizlik bütün Basın * Yayın Bakanlarının başındaydı. Ba- sın - Yayın Bakanlığı Teşkilât Kanu- nu henüz çıkarılmamıştı. Bu kanu- nun gecikmesi öyle güçlüklere yol aç- mıştı ki, bir ara Bakanlığın lâğvı bi- le düşünülmüştü. Kanunla çerçeve- lenmiyen bir çok olaylar, Bakanın yetkisiyle hallediliyordu. İşte bu yet- ki meselesi, aslında iyi niyet sahibi olan Babanın başım dertten derde soktu. Basın - Yayın teşkilâta arasında huzursuzluk sonsuzdu. Jurnalcilik a- lp yürümüştü. İhbar mektuplarının ardı arkası kesilmiyordu. Yaradılışı itibariyle biraz eyyamcı olan Baba- nın, ayrıca müptelâ bulunduğu şeker hastalığı bazı olaylara bigâne kal- masına sebep oluyordu. Babanın bir de hatır kıramama huyu mevcuttu Son derece yumuşak olan yüzü rica- lara dayanamıyordu. Nitekim bir loj- man sebebiyle ortaya çıkan olay gün- lerce Bakanlıkta dillere pelesenk ol- fısıltılara sebebiyet teknisyenleri için yaptırılmış bir lojmanda ikameti ida- recilerden bazısının dikkatini çekmiş 18 im Cihad Baban Fâni dünya ve Basın - Yayın Genel Müdürü Be- kir Tünay bir ara, lojmanın boşaltıl- masını, teknisyenlerden birinin buna ihtiyacı olduğunu Bakana rica yol- cayı kulak arkasına atmıştı. Gerçi Basın - Yayın Babasının jesti, luk vecibesi bakımından takdire lâ- yık bir davranıştı. Gelgelelim, dedi- kodunun önünü almak mümkün ol- Cemil Sait Barlas Bir balon uçtu madı. Ayrıca, gene bir dostluğun icap ettirdiği kadirşinaslık Baban hakkın- daki söylentileri ayyuka çıkardı. Menderesin Basın - Yayın Genel Mü- dürü Altemur Kılıçın AA. na tâyi- ni, iriyarı Basın - Yayın Bakanıma omuzlarına yüklendi. Zaten Kılıç da orada çok durmadı ya... Ortada dolaşan bu gibi söylenti- ler, Kurmayların hoşuna gitmiyor, canlarım sıkıyor, üstelik birşey yap- mak da ellerinden gelmiyordu. İşte bu sıralarda bazı tesislere turistik belge verilmesi hikâyesi işin üzerine tuz biber ekti. Basın - Yayın Bakan- lığında Merkez İdare Komitesi adıy- la çalışan ve bazı konularda âdeta İdare Meclisi yetkilerine sahip olan bir meclis mevcuttu. Turistik belge vermek bu meclisin vazifeleri arasın- . Meclise genel olarak Basın - Merkez İdare Komitesi onun başkan - lığında toplanmıştı. Bu toplantılar o sırasında birçok yerlere turistik belgeler verildi. Bun- Hasan Şişmana âit Bolu dağındaki lokantaya verilen belge hayli söylentiye osebep oldu. Gerçi belge usülsüz verilmiş sayıl- mazdı. Fakat, Babanın bu belgelerin verilmesinde (öncelik göstermesi ve biraz ısrarı, dikkati çekti. Aynı top- lantıda Bakan, Ankarada Mithat Pa- şa caddesinde Mehmet Gönce âit bir otel inşaatı için de aynı muamelenin yapılmasını istedi ve müesseseye tu- ristik belge verildi. Bunlar aslında birer sinekti. Ama bulantıları (o ziyadesiyle (o fazla oldu. Damlalar birike birike bardağın hac- mini aşmağa başladılar. lan toplantıda, Sonuncusu İşte, söylentiler bu minval üzere de- vam ederken, bardağı taşıran son damlanın hikâyesi ortaya çıktı. Me- sele, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı- nın, münhasıran turistik tesislere tahsis ettiği bir meblâğın lüzumsuz bir ithalât için verilmesiydi. Temmuz ayı sonlarında, Basın - Yayın Bakanlığı, turizm sanayiinin ihtiyacına sarfolunacak malzemenin ithali için gereken 435 bin doların Basın - Yayın Bakanlığı emrine tah- sisini Ticaret Bakanlığından talep et- ti. Ticaret Bakanlığı, talebi uygun gördü. Ancak bazı şartlar öne sürü- yor, 435 bin dolarla ithal edilecek emtiayı tasnife tâbi tutuyordu. Ayrı- ca, tahsis edilen meblâğın münhası- ran turistik teşekküllere ve gerçek ihtiyaçlara sarfını istiyordu. AKİS, 4 EYLÜL 1961