SİNEMA Filmcilik "Eski Asker" öldü Evvelki haftanın sonlarında bir- gün , sabah gazetelerinin kü- çüklerinin birinci (sayfalarında, bü- yüklerinin ise ancak ikinci veya ü- çüncü sayfalarında küçük bir haber yer aldı: Türk sinema oyuncuların- dan Turan Seyfioğlu, tedavi isin git- tiği Londrada ölmüştü. Bu ölüm, Darülbedayi oyuncula- rının tekelinden kurtulmak için "So- kaktaki Adam"a başvuran Türk si- nemasının bu konudaki ilk kaybıdır. Sinemamız, giderek, gelenekçi tiyat- ro oyuncularından kurtulmuş ve se- yircisine "Sokaktaki Adamları ö- nünde sonunda kabul ettirmiştir. Tu- ran- Seyfioğlu, bugün o benzerlerinin sinemayı ellerinde tuttukları bu tür oyuncuların en güçlüsü ve sinemaya en yatkın olanıdır. Üstelik star sis- teminin de dışına çıkmasını bilmiş, tek tip oyundan çeşitli kompozisyon- lara geçmiştir. Geçen yıla kadar çe- virdiği yirmiyi aşkın filmi arasında "kahraman"dan başka kötü adam rollerine de çıkmış ve bu değişmeler. seyirci gözünde oTuran Seyfioğlunu hiçbir kayba uğratmamıştır. Serüvenci adam Seyfioğlu bundan kırkbir yıl önce İstanbulda doğdu. Yazar ve Ziraat teknikeri olan babası Ziraat ataşeliğine tâyin edildiğinde İkinci Dünya Savaşı yeni yeni pat- lak vermiş bulunuyordu. Turan Sey- fioğlunu, bu yüzden, birlikte İngilte- reye götüremedi. Babasının ardından İngiltereye ne pahasına olursa olsun gitmeyi aklına koyan yirmibir yaşın- daki delikanlı, güney sınırımızdan Suriyeye geçti. O sıralarda Suriye, De Gaulle taraftarı Fransızların e- lindeydi. Seyfioğlu, opasaportsuz ve izinsiz sınırı geçip Suriye toprakları- oldu - bitti içinde kendisini mareşal ilân edecek plan Albay Hüsnü Zaim ile ayni hücreye kapatıldı. Seyfioğlunun, geleceğin mareşali ve diktatörü ile hücre ve kader arka- daşlığı iki buçuk ay sürdü. Hapisha- nenin daracık ve gün görmez bir hücresinde kapalı kalmak, genç se- rüvenciyi hayli sıkmıştı. Bu yüzden sürekli olarak kurtuluş çâreleri ara- maktaydı. Ne olursa olsun hapisha- neden kurtulmalıydı. Yabancılar Lej- yonunu, hapishaneden kurtuluşa açı- lan tek kapı olarak görmekteydi. Lejyona girmek istediğini bildirince, hiç zorluk çekmeden derhal serbest 32 bırakıldı ve sırtına asker elbisesi giy- dirildiği gibi doğru cepheye gönderil- di. Savaş her tarafa bulaşmış, kıvıl- cım önüne geldiği, her sıçradığı yeri tutuşturup yakmaya başlamıştı. Su- riye bir ateş çemberi içindeydi. Rom- mel idaresindeki Alman orduları bü- yük çölde zaferler kazanarak Kahire kapılarına kadar gelmiş dayanmıştı. Kısa bir talim devresinin sonunda, Lejyon askeri Turan Seyfioğlunu Sü- veyşe yolladılar. 1942 yılının Nisan aynıda başla- dığı Lejyon serüvenini 1943 Eylülün- de bitiren Turan Seyfioğlu, mübade- le yoluyla Türkiyeye dönebildi. Ama, büyük serüven henüz bitmemişti. "Kızıl Tuğ"un "Otsukarcı"si Turan Seyfioğlunun ilk filmi gerçi "İstanbuhuı Fethi" (1951. Reji- sör: Aydın Arakon. Atlas Film) dir, fakat ününü yapıp yayan asıl büyük filmleri yine ayni rejisörle ayni fir- "Ankara Oo Ekspresi" duraklama devresinden sonra yeni- den kalkınma çabaları gösteren Türk filmciliği, o yıllar oiçinde sinemaya katılan gençlerin dayatmalarıyla Da- rülbedayi oyuncularının tekeline son verme savaşını sürdürmekte ve bunu seyircisine kabul o ettirebilmek için de durmadan çalışmaktadır. "İstan- bulun Fethi", iki tür oyuncunun kar- ma halinde kadrolaştınldığı bir film- dir ve bu filmde "Sokaktaki Adam"- lardan üç kişi -Turan Seyfioğlu, Eş- ref Vural ve Adnan Evranos- önemli rolleri ocanlandırmaktadır. Bir yıl Turan Seyfioğlu Sessiz ölüm çevrilen "Ankara Ekspresi" ise "Sokaktaki oOAdam"lardan yana olan ve bunun savaşını yapan genç- lerin zafere ulaştıkları bir film sa- yılır. İkinci Dünya Savaşı bitmiş, fa- kat Müttefiklerin savaş yıllarında yaptıkları Almanya aleyhtarı film- ler -bir ara savaşın kızışmasından ve ulaştırma yollarının kapanmasın- dan dolayı birikmiş, o fakat savaşın sona ermesiyle elde kalan bu filmler bütün dünya piyasalarına çok ucuza sürülmüştür- sinemaları kapladığın- dan, "Ankara Ekspresi" de bu mo- daya uygun olarak çevrilmiştir. Ayrıca Esat Mahmut Karakur- tun adıylada kendisini bir çeşit garantiye almış görünmektedir. Hi- kâyeye göre, sözde İkinci Dünya Sa- vaşında Naziler Türkiyede de teşki- lât kurmuşlar ve Beşinci Kol faali- yetlerine girişmişlerdir. Turan Sey- fioğlu, Türkiyede teşkilât kurmuş bu Nazilere karşı çıkan yılmaz bir polis hafiyesi rolündedir. "Ankara Ekspresi" ilgiyle karşı- lanınca, Turan Seyfioğlu, asıl büyük Ününü yapacak Olan bir başka ro- man * sinema uygulamasına, "Kızıl Tuğ"a hazırlanmağa başladı. "Kı- zıl Tuğ"dan sonra artık bir dönem tarihi filmler modası aldı yürüdü. Yeni, fakat iyi oyuncu 1952 yılı, Türk sinemasının emekle- me devresinden çıkma çabası gös- terdiği önemli bir yıl sayılmaktadır. Bu yılın başlarında yeni bir rejisör -Lütfi Ö. Akad-, yeni bir prodüktör ve senaryocu -Osman F. Seden-, iş- birliği sonucunda, sinemamızın te- mel taşı filmlerinden "Kanun Na- mına"yı çevirip oOortaya koymuşlar- dır. "Kanun Namına", o güne kadar ayağı yerden kesilmiş, her modaya uygun bir çeşit rüzgâr gülü duru- mundaki Türk filmciliğine, hızla ya- yılıp dünya sinemacılığım etkilemek- te olan İtalyan Yeni Gerçekçiliğinin daha pembesini, daha yumuşatalım- şını getirmiştir. Ayni rejisör -Lütfi Ö. Akad- bu defa yeni edebiyattan bir kalemin -Orhan Hançerlioğlunun- de yardı- mıyla "İpsala Cinayeti"ni -1953- çe- virmiştir. "Kanun Namma"da başla- tılan yumuşak ve pembe gerçekçilik, "İpsala Cinayeti"nde biraz daha ko- yultularak devam ettirilmektedir. Filmin baş rolünde Turan Seyfioğlu oynamaktadır. "İpsala Cinayeti"nin ekibi küçük bazı değişmelere uğra- yarak getirdiği Yeni Gerçekçilik an- layışını, bu kez, "Öldüren Şehir"de de pekiştirme yoluna gitmiştir. "Öl- düren Şehir" -1953-, artık "Sokak- taki Adam'ların sinemadaki yerleri- ni de sağlamlaştırdıkları bir filmdir. Turan Seyfioğlundan Işık ve Şehir"in Sokaktaki nun, baş oyuncularıdır. Film, olumlu AKİS, 4 EYLÜL 1961