Bunun misalleri nn dir. Görülmektedir C. H P. sözcüsü sözlerini bağla- madan evvel ithamların mesnetsiz olduğunu da belirtti ove son söz ola- rak: Bilinmekte- - izler adeta kin ve nifak to- humlarını o teşkilâtlandırmaktasınız" dedi. Aynı konuda yeniden hücuma ge- cen Y. T. P. liler, bu defa küçük bir kelime oyunuyla tezlerini savunmağa çalıştılar. Efendim, P. sözcüsü, ta İhtilâlin başından beri iki yeni partinin bu tip ithamlarla C.H. P. yi müşkül durumda bırakmak istediği- ni söylemişti. Ama erde yanılı- yordu. Zira bahsettiği partiler İhti- lâlden sok sonra kurulmuş, çok son- ra faaliyete geçmişlerdi. £ Öyleyse kendileri isin böyle bir itham varid olamazdı. Aynı konu üzerindeki o tartışma bir hayli uzun sürdü. Dikkat edilecek nenleri büyük bir zevkle dinlemesiy- di. Mamafih yuvarlak masa toplan- tısından en çok istifade eden gene A. P. ekibi oldu. Hiç değilse bilmedik- leri bir sok şeyi öğrendiler. Bir teklif ve ötesi.. 'Toplantının ziyadesiyle ilgi sekici kısmı, muhakkak ki birinci mad- de üzerinde yapılan müzakereler ol- du. İhtilâlin meşruiyetiyle igili vu bu madde etrafında, ilk sözü C.H. adına Emin Paksüt aldı ve konuşini politikacı, oldukça uzun süren nutku sonunda salona hakim oldu. Paksüt ihtilâlin o hazırlanışından, o yapılışın- dan ve buna sebep olan faktörlerden bahsederek, meseleyi Referandum 50- nuçlarına getirdi. Gerçi Referandum kelimesi A. P. ekibinin pek fazla ho- şuna gitmedi ama, gene de pek güzel konuşan hatibi dinlemekten kendile- rini alamadılar. Paksüt, İhtilâlin meşruiyetini milletin çoğunluğunun tasvip ettiğini belirtiyordu. Bu, ge- rekçesi elle tutulur, gözle görülür bir olayın sonucuydu. Referanduma ar- zedilen Anayasanın kabulü, İhtilâ- lin meşruiyetini milletin çoğunluğu- nun tasvibi demekti. Sandıklardan çı- kan beyaz oyların fazlalığı, sâdece Anayasanın kabulünü değil, aynı za- manda 27 Mayısın meşruiyetini per- çinliyordu. Konuşurken hafifçe heyecanlanan m sonunda, diğer baslarım (o "evet" manâsına gelir şekilde salladılar. Ko- diyecek yoktu. Gerekçe pürüzsüzdü. Buna A. P. . liler bile itiraz et- mediler. Hele Y. T. P. ekibi D. P. ik- tidarının zulmüne karşı olan hareke- AKİS, 4 EYLÜL 1961 tin etli li Ne var ki YV.I.B. silcileri konuşulanları tasvip Ta Egenin bir ilinde, kendi Genel İdare Kurullarının nü- fuzlu bir üyesi, D P. devrinin altın devir olduğundan dem vuruyordu. (Bk. YURTTA OLUP BİTENLER - "Y. P.") Toplantının eğlenceli kısmını, M. S. P. nin getirdiği bir teklifin tar- tışılması teşkil etti. Bu küçük parti- nin iyi niyetli ama oldukça ekzant- rik- fikirli temsilcileri, son derece en- teresan bir teklif hazırlamışlardı. M. S. P. bir Milli Hükümet teşkili isti- yor ve böyle bir koalisyona gidilebil- mesi için de bir formül ortaya atıyor- du. M. S. P. ne göre, seçimlere gi- dilmeden önce partiler kendi kudret- leri nisbetinde milletvekili sayılarım hesaplamalı ve ona göre milletvekili seçilmesi sağlanmalıydı. Böylece, ku- rulacak meclisten bir koalisyon Hü- kümeti teşkil edilecek ve her kitle- nin temsilcisi Hükümete üye vere- bilecekti. İntikal devri sayılabilecek olan önümüzdeki devirde böylece bir Mili Hükümet kurulmuş olacaktı. Teklif iki kısımda mütalâa edili- yordu. Birinci kısımda, seçimlere gi- dilmeden partilerin milletvekili sayı- cek Meclisten hangi kıstasa göre Koa- lisyon Hükümetine ne miktarda üye verileceği belirtilmekteydi. Teklif biraz gülünerek, biraz da can sıkıntısıyla karşılandı. Hakem durumunda olan M. B. K. üyeleri da- hi, meseleye müdahale ettiler ve tek- lifin antidemokratik olduğunu belirt- tiler. Ancak Koalisyon Hükümetinin teşkili meselesinde -tabiatıyla böyle YURTTA OLUP BİTENLER bir formülle değil- bazı M.B.K. üye- leri iyimserdiler. Ama bu, seçim so- nuçları alındıktan sonra düşünülecek du. nu. Bu minval üzere devam eden top- lantının ikinci ve üçüncü günün- de, Kurmaylar büyük bir fayda sağ- lanamıyacağına bir kere daha ka- naat getirdiler. Gerçekten müzakere- lerin cereyanından fazla ümitvar de- ğildiler. Bir tarafta Nuha Peygamber demiyen iki yeni parti mevcuttu. Bü- tün hücumları bir yere teksif edil- mişti. C. H. P. kompleksi iki yeni partinin gözlerine adeta perde indir- mişti. Öbür tarafta ise, iyi niyetli olmgiznnn rağmen, pratik o faydası olmıyan bir yığın teklifin sahibi bir başka parti kendi bildiğini okuyor- du. Bir diğeri ise suya sabuna dokun- madan dinlemeği tercih etmekteydi. Bununla beraber M. B. K. üyeleri gene de toplantının bir faydası oldu- guna iman ettiler. Zira az da Olsa partiler arasında bir köprü (o kurul- muştu. Nitekim haftanın ortasında cuma günü Albay Yıldız yarı şaka arı ciddi, toplantının sağlıyacağı faydayı şöylece ifade etti: — Canım, elbette bir faydası var. Hiç değilse sabahları rakip parti ile- ri gelenlerini birbiriyle el sıkışmağa mecbur ediyoruz. Bu da bir adım de- gil mi?..." Partilerin gerçek düşünceleri Ode bundan başka bir şey değildi. | Ön toplantıdan sonra bir redaksiyon ko- mitesi müşterek deklarasyonu hazır- layacak, parti liderleri de Devlet Başkanının başkanlığında (o önümüz- deki haftanın başında bir araya ge- Y.T.P. liler Yuvarlak Masada Kısık sesli horozlar