zerinde omüzakereler yapılması ge- rekmekteydi. Nitekim öyle oldu. O gün öğleden sonra başlayan C.H.P. Meclisi toplantısı gece yarısına ka- dar devam etti. Bizzat İnönü başkan- lık mevkiindeydi. Karanfil sokakta- ki C.H.P. Genel Merkezinin üst ka- tındaki uzun salonun ortasına kurul- muş bulunan bir masa blokunun et- rafına yerleşen C.H.P. Meclisi üyele- ri, bir evvelki C.H.P. Merkez İdare Kurulunun hazırlayıp Kurultaya tak- dim ettiği Temel Hedefler Beyanna- mesini tetkike başladılar. Teksir e- dilmiş nüshalar üyelere evvelden da- ğıtılmış bulunduğundan, mesele üze- rinde tartışmak kolay oluyordu. Ne var ki iş, öyle bir günde bitecek cins- ten değildi. Nitekim çalışmalar o ge- ce sabaha karşı sona erdi ve alman karar, ertesi gün tekrar toplanmak du. Fakat C.H.P. Meclisinin aralıksız toplantılarında konuşulan tek mesele Secim (Beyannamesi meselesinden ibaret olmadı. Seçimler arefesinde Partinin bir başka mühim meselesi olan aday yoklamaları isi de bu ara- da ele alındı. Son hazırlık Cuma günkü toplantıya ilk gelen İnönü oldu. Daha saat 21 olma- dan, üst kattaki büyük salonda, yeşil çuhalı masanın başındaki yerini aldı. Erken gelen üyelerle hasbıhale daldı. Dakikalar ilerledikçe üyeler birer ikişer gelmeğe başladılar. Genel Mer- kezde bulunan Kemal Satır, Orhan Öztrak, Ratip Tahir Burak ve Cemal re önce Bülent Ecevit katıl- Onun hemen arkasından Lebit Yurdoğlu ile Emin Paksüt merdiven- leri ağır ağır çıkarak toplantı salo- nuna girdiler. Turgut Göle en son ge- lenler arasındaydı. Saatlerin 21.10'u gösterdiği sırada toplantı başladı. Gündemde, gene Seçim Beyanname- si vardı. Bitirdiğimiz haftanın başlarından itibaren geceli gündüzlü kesif bir fa- aliyete girişmiş olan C.H.P. Meclisi üyeleri, pazartesi gününden itibaren Meclisin de tatil olmasından istifade ederek yurt gezilerine çıkacaklardır. Bu geziler için herhangi bir program tesbit edilmemekle (o beraber, geziye ilk olarak Temsilciler Meclisi üyele- ri çıkacaklar, bunları diğer Parti Meclisi (oOüyeleri (o tâkibedeceklerdir. Gezilerde, herkes kendi seçim bölge- sine gidecek, bilfiil seçim faaliyetine girişecektir. O zamana kadar C.H.P. nin Seçim Beyannamesi hazır olaca- gından konuşmaların ve vaadlerin hududu çizilmiş olacak, bir takım Debreli Hasanların münasebetsizlik- leri böylece önlenecektir Hükümet Dönüşü olmayan nehir Geride bıraktığımız haftanın ortala- rında bir gün, Başbakanlığın ar- tık gazetecilere mekân olmuş bulu- nan merdivenlerinden iriyarı, tombul yanaklı, oldukça haşmetli göbeğe sa- hip bir adam ağır ağır iniyordu. Ada- mın esasen kanlı canlı olan yanakları biraz daha allaşmıştı. Canının sıkkın olduğu, yüzündeki çizgilerden belli oluyordu. Elinden eksik etmediği ev- rak çantasıyla merdivenlerin sonuna geldi. Kendisini (o bekleyenler vardı. Şişman adamı Başbakanlığa girer- CH.P. Meclisi çalışıyor “Kurultay AKİS, 4 EYLÜL 1961 sonrası” Jaaliyeti YURTTA OLUP BİTENLER ken gören gazeteciler, çıkışta kendi- sinden oldukça önemli bir haber ala- caklarım hissetmişler ve isfendan a- ğaçlarının gölgesinde karargah kur- muşlardı. o Yanılmamışlardı. e Yirmi dakika evvel (Başbakanlığa Basın - Yayın ve Turizm Bakam olarak gi- ren Cihat Baban, şimdi sâdece Cihat Baban olarak çıkıyor ve pek sevdiği makam otomobilinden ayrılıyordu. Etrafını saran gazeteciler sordular: "— İstifa ettiniz mi efendim?" Baban, kendine has konuşmasıy- suali cevaplandırdı: — Evet, ettim.. Gazeteciler gene sordular; "— Sebep nedir? 5 Baban biraz a a meslektaşlarım süzdü. Bir iki yelik süküttan sonra, hemen hemen ezberlediği kelimeleri yan yana geti- rip soruyu cevaplandırdı: " genç — C.H.P. Kurultayı beni Parti Meclisine seçmek lütfunda bulundu. Siyasi faaliyet başlıyor. Artık fiilen politikaya karışmamam gerekmekte- dir. Önümüzdeki seçimlerde mensup olduğum partinin iyi neticeler sağla- masını memleketimin menfaatlerine uygun buluyorum. Bu bakımdan ça- lışmalarımı buna teksif edeceğim." Bundan sonra "Şaban fazla bir şey söylemek istemediğini belirtecek bir hareket yaptı. Zoraki bir tebessüm- le genç meslektaşlarım selâmladı ve süratle Başbakanlığın Önünden u- zaklaştı. Bir bakıma Basın Yayın Bakanı- nın istifa sebebi (açıklanmıştı. Ama gelgelelim madalyonun öbür yüzü hiç te Babanın bir iki kelimeyle ge- çiştirdiği gibi değildi. Bir defa Baba- nın Parti Meclisi üyeliği yeni değil- di. Baban, üzerinde bu sıfatı taşır- ken Bakan olmuştu. Hadisenin evveliyatı, Babanın Ba- kanlığının beşinci ayına kadar uzan- maktadır. Eski bir gazeteci, az da olsa muvaffak bir politikacı olan Ci- hat Baban, Bakanlık koltuğuna o- turduğunda kendisinden çok şeyler beklenmekteydi. Eh, ne de olsa Ba- sın - Yayın Bakanlığı bu konuda ih- tisası olan, çekirdekten yetişmiş bir ele bırakılıyordu. Ne yazık ki ümit- ler boşa çıktı. Bir, gün, bir hafta, bir ay, iki ay bekleyenler bir türlü ara- dıklarını bulamadılar. Babanın yegâ- ne özelliği oturduğu koltuğu -bede- nen- doldurmasıydı. Hani, kendisini uzaktan görenler, "Bakan dediğin böyle olur" demekten kendilerini ata- mıyorlardı. Ancak, İhtilâl Hükümeti- tik müesseselerin gelişmesi için elin- den geleni esirgememesi Babanın 17