Güley de geldi, hep birlikte Basın Sözcüsü Coşkun Bölükbaşıoğlunun odasına girdiler ve kahvelerini içerek yeni bir çalışma gününe girdiler. Ö gün öğleden sonra münferit çalışma- lar yapılacak, sonra da Parti Meclisi Genel Başkan İnönünün başkanlığın- da toplanacaktı. Aslında C.H.P. Mec- lisinin çalışması (o bitirdiğimiz hafta- nın başındaki pazartesi günü başladı ve hafta sonuna kadar aralıksız de- vam etti. Pazar günü geç vakit alı- "Bir partide, iktidardaki ekibin kar- şısında mürakabe vazifesini hü- lâs ile yüklenmiş bir başka ekip bu- lunmazsa o partide hâyâtiyet yok demektir. OD.P. nin ilk yıllarında böyle bir müvazene kendini hisset- tirmiştir. D.P. için talihsizlik, baş- lıca liderlerin, bilhassa Dört Kuru- cunun partiiçi karşı kuvveti yok et- meyi başlıca gaye bilmesi olmuş- tur. Dört Kurucu, Muhalefette ve D.P. iktidarının başında sanmışlar dır ki elleri, kolları ne derece ser- best olursa o kadar rahat edecek- lerdir. Bu iptidai zihniyet yüzünden karşılarında beliren her kuvveti, bakim oldukları Haysiyet Divanla- rm harekete geçirmek o suretiyle bertaraf oetmişlerdir. D.P. içinde bir "Mürakabe Ekibi" teşkili yolun- daki son teşebbüs, o kaderin garip tecellisi. Dört Kurucudan birinden gelmiş, fakat hem saman geçmiş olduğundan, hem de Kurucunun ça- pı artık buna omüsait olmadığın- dan netice alınamamış, tamamile frensiz kalan D.P., eli kolu serbest iktidardaki ekibin sayesinde 27 Ma yıs sabahı Mukadder âkibetiyle bu run buruna gelivermiştir. İç murakabe bakımından, C.H. P. de fazla talihli olmamıştır. Çok partili hayata geçmemizden bu ya na eski parti içinde üç ekip değişik ligi olmuştur. 1946 ve 50 arasında "35'ler" diye bilinen yeniler. ger çek kuvvetlerim liderin görüşlerin paylaşmaktan v6 desteklemekte alarak harekete geçmişler, eski zih niyet sahiplerinin karşısında boy göstermişlerdir. Dört yıl boyunca mekanizma. 1948'deki nöbet deği şikliği dahil, işlemiş, ama gidişe b der hakim olmuştur. 1950'nin mu kadder hezimeti, parti teinde bu he zimetin müsebbibi diye bilinenler karşı duyulan infial o yıl bir "oul sider — yarışa hariçten katılan ye niadam"ı, Kasım Güleği idareciler takıntının başına getirmiştir. sım Göleğe karşı 1950 ekibi, itiraf Ka- AKİS, 4 EYLÜL 1961 nan C.H.P. Meclisi seçimlerinin neti- celerinden osonra üyeler sabahı zor ettiler ve soluğu pazartesi günü er- kenden Genel Merkezde aldılar. Sa- atlerin 11.30'u gösterdiği sırada Ge- nel Başkan İnönü, Genel Merkez bi- nasının üst katındaki toplantı salo- nundaki yerini aldı ve önündeki kü- çük portatif mikrofona eğilerek: "— Parti Meclisi toplantısını açı- yorum" şeklinde konuştu. Bu şırada foto muhabirleri salon- Kasım etmek gerekir ki pek pasif kalımış, kapalı kapılar arkasındaki bir kaç şahsi çıkışın dışında ne bir mura- kabe vazifesi görebilmiş. zaten ne de organize Olabilmiştir. Ekibin ya- rısının çeşitli rüzgârlara kapılıp gitmiş olması, kuvvetini çok azalt- mıştır. Kasım Gülek karşı kuvveti parti içinde değil, dışında bulmuş- tur. Ancak 195? seçimlerinden iti- baren eski o35'lerin "bakiyyetüssu- yufu, Turhan Feyzioğlu ve Güç- birliğinin Oo partiye (o getirdiği taze kanla canlanabilmiş. Parti Meclisi- ne hakini olmuş, evvelâ zaten yıp- ratılmış Gülek ekibini sıkıştırmış, sonra da onu düşürmeye muvaffak olarak eski teşekküle Bir yeni isti- kamet vermiştir. XV. Kurultay, bu kuvvet müva- zenesini muhafaza etmiştir. Kasım Gülek, pek bel bağladığı "alaturka kurnazlıkların Ookendisine bir bü- yük hezimetten başka hiç bir şey sağlamadığını görmüştür. Ama, O Kasım Gülek nı parlattılar. gil, YURTTA OLUP BİTENLER da bulunuyorlardı. C.H.P. Genel Baş- kanının bu sözleri onlar için son bir fırsat oldu ve bir defa daha flâşları- Yoklamaya geçildiğin» de salonda hâla birkaç muhabir bu- lunmaktaydı. Şemsettin Günaltayın haricinde, hemen herkes toplantıda hâzır ve nazırdı. Ancak, bunun ilk toplanıl olması ve üyelerin henüz Ku- rultay yorgunluğundan Oo kurtulama- mış olmaları sebebiyle toplantı pek uzun sürmedi. Zaten gündemi tespit Güleğe Düşen H.P. içinde iktidardaki ekibin kar- şısında bir mukabil ekibe şiddetle ihtiyaç bulunduğu açık hakikattir. Bu ekibin başına geçmek için en şanslı adam, şüphesiz Kasım Gü- lektir. Ancak bu ekip, Güleğin şim- diye kadar kuvvet sandığı bir kaç sırık hamalı ve onları arasından çı- karan ayak takımına dayanılarak, politikanın idare-i maslahat olduğu kabul edilerek, yalan ve dolanın se- çer akçe bulunduğu prensibinden kalkılarak ve gürültücü küçük e- kalliyetlerin şamatası makbul sayı- larak ne organize, ne idare edilebi- lir. Gülek, kon tecrübeden faydala- narak bir "başka adam" olabilecek midir? Bu hususla büyük bir ümit, -hattâ küçük bir ümit- beslemek için ortada pek sebep görünmemek- tedir. Kırk yıllık Yaninin Kani ola- mayacağı yolundaki söz hükmünü sene lora edeceğe (o benzemektedir. İhtimal ki Güleğin çapı bu kadar- dır. Nitekim birleştirici kalmayı tercih tmiş, gene 's hamalı mizansenlerini tekrarlamış, C.H.P. nin iktidardaki ekibine de- doğrudan doğruya C.H.P. ye karsı kuvvetlerin oadamı halinde marifetler (sıralamıştır. oOAli Fuat Başgiller, Son Havadisler, Teni Sa- bahlar tarafından hararetle övül- mesi, propagandasının hep bu yüzdendir ama, bütün bun- lar Güleğin C.H.P. içindeki yeni ro- lünü imkânsız kılan hususlardır. C.H.P. içinde, İktidar takımını her türlü oaşırdıktan men etmeye hazır bir olgun zümre, bir nevi yeni 35'ier hazırdır, beklemektedir. Bu- nu Gülek, aklını başına toplayarak organize edebilirse etler. Edemez- se, C.H.P. bünyesi gerekli adamı mutlaka çıkaracaktır, Zira XV. Kurultay göstermiştir ki C.H.P. bünyesi sıhhatli, zinde bir bünyedir ve sağduyu bu teşek- külün son, fakat mutlak hakimidir. 15