21 Ağustos 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

21 Ağustos 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Masasının obaşındaki o tetkikatı hayli uzun süren Tüzemen öğleye doğru zile bastı ve Bakanlığın emek- tar Hususi Kalem Müdüründen gi- den evraka ait zimmet defterini ge- tirmesini rica etti. Az sonra defter önündeydi. Heyecanla açtı ve gönde- receği evrakın kaydını bizzat yapa- rak defteri ve zarfı Hususi Kalem Müdürüne uzattı. Sonra gülerek: — Bu iş te böylece biter, Yüm- nü bey" dedi. Hususi Kalem Müdürü meseleyi henüz anlamamış olmalı ki: Anlıyamadım efendim" mim belirtti. Bunun üzerine Tüzemen meseleyi Hususi Kalem Müdürüne anlattı. U- zattığı zarf bizzat Cemal Gürsele ve- rilecek olan bir istifa omektubuydu. Pazartesi akşama evinde kaleme al- dığı mektubunda Tüzemen bilhassa "bilinen sebepler" üzerinde duruyor ve yorgunluk gibi sudan bir sebebi istifasına gerekçe olarak gösteriyor- du. diye Hususi Kalem Müdürü istifa mektubunu elden Çankayaya götür- mek üzere hazırlanırken, Tüzemen son derece rahat bir şekilde kendisi- ne ait eşyaları toplamakla meşgüldü. Zaten pek iğreti oturduğu Adalet Ba- kanlığı makam odasında öyle ahım şahım bir şahsi eşyası da yoktu. Saat 14.30'da Devlet ve Hükümet Başkam Gürselin eline ulaşan istifa mektubunun cevabı, bizzat Gürselin imzasıyla oAdalet Bakanlığına oyol- landığında, Tüzemen çoktan küşe-i uzletine çekilmiş bulunuyordu. Tüzemen mektubunu elden yolla- dıktan sonra, aceleci adımlarla sık- tığı mermer merdivenleri ağır ağır indi ve kapıda bekleyen şoföre, yürü- yeceğini söyliyerek ilerledi. o Bakan- lıklar durağından Dikmen otobüsüne binerek evinin yolunu tuttu. Fakat Tüzemenin şansı pek yâver gitmedi. Zira otobüste bir gazeteciyle (o karşı- laştı. Açıkgöz muhabir bu mütevazi Bakanın otobüsle seyahatini pek ya- dırgamış olmalı ki, hemen sokuldu ve: "- Nasılsınız beyefendi?" odiye- rek bir konuşma zemini hazırlamak istedi. Ne var ki müstafi Bakan konuş- maya istekli görünmüyordu. Sadece: — Teşekkür ederim" dedi. Bir kaç durak sonra da otobüsü terketti. Fakat iş işten geçmişti. Ha- beri yakalıyan muhabir de hemen o- tobüsten atladı vs bürosunun yolunu tuttu. Nitekim, bir kaç saat sonra Adalet Bakam Ekrem Tüzemenin is- tifa ettiği haberi başkent kulisinin bellibaşlı meselelerinden birisini teş- kil etti. Haber gazeteciler tarafından takip edilirken, Adalet Bakanlığına AKİS, 21 AĞUSTOS 1961 Kemal Türkoğlu Bir koltukta çok karpuz ait Mercedes istifanın kabul edildi- gine dâir cevabi tezkereyi Tüzemenin evine bırakıyordu. Günlerden salıydı ve saat tam 17'yi gösteriyordu. Maksut bir, rivayet muhtelif Adalet Bakanı oOEkrem Tüzemenin istifa haberleri' yeni değildi. (Bk. AKİS-YURTTA OLUP BİTENLER - "Hükümet"-Sayı: (o 370) Tüzemen bundan evvel de bir kas defa istifa etmiş, fakat bütün talepleri "daha zamanı değil" gerekçesiyle rafa kal- dırılmıştı. Bu defa iş ciddiydi ve isti- fa kabul edilmişti. Muhabirler paça- ları sıvadılar ve müstafi Bakanı e- vinde yakaladılar. Bir gazeteciyle Tüzemen arasında cereyan eden tele- fon muhaveresi ise, istifanın üzerin- deki tülü kaldırdı. Gazetecinin, müs- tafi Bakana ilk suali: "— İstifanız doğru mu?" oldu. Bakan, buna kesin ve rahat bir ifadeyle: "— Evet!" cevabını verince, gaze- teciye tek bir iş kalıyordu: Biraz da- ha gerilerden almak... Nitekim, o da öyle yaptı: "— Sizin üç defa istifa ettiğinizi söylüyorlar. Doğru mu?" diyerek ilk sualini perçinledi. Tüzemen bu suale de kısa vs ke- sin bir cevap verdi: — Evet... Fakat nasıl?" Muhabir izah etti. İlk Ee Tüzemene "hele biraz daha bekl demişlerdi. İkinci talebine, "sırası değil, acelen ne?" cevabini almıştı. YURTTA OLUP BİTENLER Son defa ise, yorgunluğunu bahane eden Tüzemene hemen, hem de iki saat gibi kısa bir zaman sonra "peki" demişlerdi. Acaba hangi istifa sebe- bi daha mukni idi? Tüzemen, bu su- ale hafifçe güldü ve: — En sonuncusu kabul edildiği- ne göre, demek ki yorgunluk sebebi makul görülmüş" dedi. Fakat gazeteci işin peşini mağa niyetli değildi: — Peki efendim, yalnız, bir yan- lışlık Oo yapmıyayım 'diye soruyorum. Acaba istifa sebebiniz sadece yorgun- luk mu?" diye sorunca, Tüzemen hemen cevabını yapıştırdı: — Ece, ne yapalım, her zaman doğru haber alınmaz Vi iz de so- nuncusu gibi kabul e Hakikatte, istifa me isin al- tında bir sır "bulunmamaktaydı. Bu- nun için de Adalet Bakanının istifa- sı bir sürpriz tesiri yaratmadı. Ka- bineye tayin edildiği günden itibaren istifaya pek hevesli olduğunu göste- ren bu kendi halindeki hakimin, otur- duğu koltuğu yadırgadığı malümdu. Üstelik, seçimlerde hakem mevkiin- de bulunacak bir Bakanlığın başında bulunmak hem yorucu, hem de me- suliyetti bir işti. Bu iş isin biçilmiş kaftan olmayan Tüzemenin sıkıntı- sının günden güne a ilgililerce görülmekteydi. Bu sebe nin istifa ile nalledilebileceği gerek Hükümet çevrelerinde, se M. B. K. nde yer etmeğe başlamış- tı bile... M.B.K.nin heyecanlı üyeleri yeni bir Adalet Bakam avına sıktı- lar. Göze kestirilen adaylar arasında eskiler de vardı. Bir ara, kırdığı pot- lar yüzünden Bakanlıktan o affedilen Abdullah Pulat Gözübüyük ve Amil Artüs isimleri etrafında odolaşıldı. Fakat birinin bu işin adamı olmayışı, diğerinin adının bazı politik mesele- lere karışmış bulunması Adalet Ba- kanlığı koltuğu için daha cevval ve daha hareketli birisinin aranmasına sebep teşkil etti. M. B. K. üyeleri, ni- hayet bir isim üzerine Dalma kimi bastılar. Bu, Meclis Dilekçe ve Dışiş- leri Komisyonunda çalışan ve hayli başarı gösteren Kemal Türkoğlu idi. Zaten Türkoğlu Temsilciler Meclisine M. B. K. kontenjanından girmişti. Bir koltukta üç karpuz Fakat Türkoğlu önceleri baza ba- kımlardan mahzurlu görüldü. Bir defa halen Beyoğlu Birinci Noteri bulunuyordu. Halbuki Noterlik Kanu- nunun 5. maddesi "His bir hizmet ve vazife noterlikle birleşemez. Kaza mercilerinin vereceği işlerle ilim ve hayır müesseselerinin reis ve âza- lıkları bundan müstesnadır" şeklin- deydi. Adalet Bakanlığı bir hayır mü- essesesi olmadığına göre, Türkoğlu- 17 bırak-

Bu sayıdan diğer sayfalar: