releri İlgilendiren vergilerde yapılan aşırı yükseltmeler (o vardır. Nihayet meşhur Servet Beyannamesi, aslın- da hakikaten vergi kaçakçılığını kontrol gayesi g'den bir vasıta ol- makla beraber, zemin ve zaman un- suru itibariyle şok tesiri yaratmıştır. M.B.K. tarafından bu değişiklik- lerin alelacele ve istikbal ipotek altı na alınarak yapılması, politikada ara karşı yenilemeyen bir o şüpheciliğin Komitedeki mevcudiyeti neticesidir. M.B.K. yarın gelecek iktidarın da, oy kaygın dolayısıyla meselâ zirai ka- zançları vergileyemeyeceğini, esnafı deftere tâbi tutamayacağını, Servet Beyannamesi istemeyeceğini odüşün- düğünden bunların hepsini, Kurucu Meclise teşrii yetkilerini devrinin a- refesinde çıkarıvermiştir. Ama bunu yaparken vergi konusunda mali fak- tör kadar iktisadi faktörün de ka- ale alınması o gerektiğini düşünme- miş adet olarak daha fazla vatanda n -haklı olarak- nükellefiyet altına sokmakla beraber devletin gelirinin mutlaka artmayabileceği, hattâ aza- labileceği, iktisadın ise perişan olabi- leceği ihtimallerini -ihtimal, müşa- virlerinin mükemmellikten uzak bu- lunmaları neticesi- oOdüşünmemiştir. Bu arada, memleketin gerçek ihtiya- cının da yatırımı her sahada teşvik olduğu hususu gözden kaçmış, yeni vergi sistemiyle özel sektörün bütün gayreti kırılmış, baltalanmıştır. Hal- buki devletin mutlaka en iyi yatırım- cı olmadığı, bir dengenin mevcudiye- tinin lüzumu batı cemiyetlerinde ka- bul edilmiş bir gerçektir. Bütün ka- zançları devletin alıp bütün yatırım- ları devletin yapması bir sistemdir. Ama o sistemler batı cemiyetlerinde işlememiştir. Zira kazanç cazip hal- den çıkarılınca kazancın kendisi orta- dan kalkmış, dolayısıyla bundan bir vergi almak da bahis konusu olma- mıştır. Mazinin politikacılarının doğurdu- ğu endişeler istikbalin politikacıları- na da sirayet ettirilince hem çıkarı- lış tarzı itibariyle -karanlık madde- ler halinde- hem de tatbikatta vere- cekleri neticeler bakımından pek ta lihsiz, üstelik tehlikeli bir durum bi- tirdiğimiz haftanın başında yaratıl- mış bulunuyordu. Böyle şartlar al- tında 8 küsür milyar liralık bir bütçe Merkez Bankası kaynaklarına el atıl- masını zaruri kılarsa, ithalât imkân- larını gi iri fiyat kabarıklık- larını teşvik ederse, kısacası enflâs yonist tesirler icra ederse hiç şaşma- mak lâzımıdır. Bir Maliyecinin hayatı.. İşte, geçen haftanın başında yapılan bu basın toplantısı ve memur ma- AKİS, 30 OCAK 1961 aşlarına zamla vergi meselesinin u- yandırdığı panik dolayısıyla gözler ihtilâl Hükümetinin 8. Kabinesinin Maliye Bakanı Kemal Kurdaşa çev- rildi. Kemal Kurdaş, Milli Mücadele kahramanlarından Şevki Kadri beyin oğludur. Kurdaşın hayatından ziyade babasının hayatı alâka çekici safha- lar geçirmiştir. Maliye oOBakanı bu yüzden heyecanlı maceralar içinde büyüyen bir çocuk olmuştur. Şevki Kadri bey, Milli Mücadele- ye bilfiil katılmış, Atatürk idealine cânu gönülden inanmış ve bağlanmış bir komitecidir. Bunun için de başı- na gelmedik felâket kalmamıştır. Za- ten Kurdaş da bu sıralarda dün- yaya gelmiştir. 1920 yılı Şevki Kad- ri beye kan ve barut kokuları arasın- da bir de erkek evlât hediye etmiştir. İKTIİSADI VE MALI SAHADA sini sağladı. Kemal çalışkan, terbiye- li ve kabiliyetliydi. Her sene pekiyi derece ile sınıflarını geçiyordu, Orta okullu Manisada, o liseyi Balıkesirde tamamlayan Kurdaş. Ankaraya gel- di ve Siyasal Bilgiler Okuluna kaydo- lundu. Genç Kemal için başarı yolu açılmıştı. Mali şubeyi pekiyi derece ile bitiren yakışıklı Mülkiyeli, hemen vazifeye atılarak Devlete olan borç- larını ödemeye başladı. Ne var ki i- çinde bitmek tükenmek bilmez bir öğrenme arzusu vardı. Daha okumak istiyordu. Fakat imkânsızlıklar için- deydi. Buna rağmen 1951 yılı Kemal Kurdaş için başarı yılı olacaktır. Zira o yıl Kurdaş İngiltereye gitmenin yo- lunu bulmuştur. Kurdaş, İngiltereden döndüğünde kendisini mesuliyetli bir işin bekle- Kâğıt paralar Bozdur bozdur harca!. Cesur Kuvayi mal adını koyarak, içinde yatan A- tatürk sevgisini bir parça daha kö- rüklemiştir. Ne var ki Şevki Kadri beyin sevinci pek uzun sürmemiştir. Bir sabah Kuvayi Milliyeci Şevki be- yi evinden ve karısından ayırarak a- lıp götürmüşlerdir. Kadri beyi evin- den alan Yunanlıların ilk arzusu ken- disini idama mahküm ettirmekti. Fa- kat bu karar bir müddet sonra sür- güne tahvil edilmiş ve Şevki Kadri bey Atina zindanlarına sürülmüştür. Uzun süren bu ayrılık, Şevki Kadri beyin sıhhatini obozmuş ve nihayeti Küçük Kemali babasız bırakmıştır. Bundan sonra Kurdaş için bir mü- cadele devri başladı. Fakat Devlet baba, babasız Kurdaşın imdadına ye- tişti ve onun parasız yatılı okuma- Milliyeci, oğluna Ke- diğini gördü. Bu vazife, Maliye ba- kanlığı Hazine oGenel Müdür Yar- dımcılığıydı. Kurdaş vazifesinin üs- tesinden gelmek için çok çalıştı. Ne var ki şansı yaver gitmedi. Devri sa- bık keyfi bir mali politika tutturdu- gundan Kurdaş bu inanmadığı dâva- ya âmin diyemedi ve isyan etti. İs- yanı, Menderesin nefretine sebep ol- du. Artık Kurdaş İktidarın sevmediği bir adam olarak damgalanmıştı. Ta- bil, bu uzun sürmedi. Kabiliyetli ma- liyeci bütün müşkülâta rağmen bir yolunu buldu ve kendisine teklif edi- len Milletlerarası Para oFonundaki işi kabul ederek yurt dışına' çıktı ve bir beynelmilel memur olarak mem- leketin kaderini dışarıdan, yüreği kan ağlıyarak takip etti. Kurdaşın bu ikinci vatan hasreti tam dört yıl sür- 9