n hasılatından, 25 milyon lirası akar- yakıt istikrar fonundan arttırılacak miktardan, 550 milyonu da Amerikan yardımından sağlanacaktı Böylece, Bütçenin denkliği (oprensibine riayet ediliyordu. Hakikaten, gelmiş geçmiş bütün "Denk Bütçe"ler gibi bu hesap ta kağıt üzerinde mükemmelen tutu- yordu. Bakanın söylediklerini kaleme vuranlar her iki tarafta da 8 milyar 665 milyon rakkamını buldular. Zamların hikâyesi Maliye Bakanı, hikâyesinin daha eli safhasına gelmiş olmalı ki, gözlüğünü bir defa daha yerine yer- leştirirken: Şimdi, asıl meseleye geldik" dedi. Sonra gazetecilere gülümsedi. Bel li ki Bakan, umumi efkârın temsilci- lerinin en fazla merakla bekledikleri hususun ne olduğunu biliyordu. Nite- im: "— Bütçe içinde tabii zamlar da var" diyerek meseleye girdiğini be- lirtti ve izahatım genişletti. Zam de- diği, maaşlara zamdı. Zam, kademeli olarak yapılıyor- du. 1961 mali yılı başından itibaren yapılacak emeklilere 9 25 ve memur maaşlarına 9 20 zammın bütçe üze- rinde büyük değişiklikler doğurduğu- nu, fakat bunun bir lâzime olduğunu ifade etti ve: Meselâ er maaşları bir şükran duygusunun ifadesi olarak aynı ta- rihten itibaren 5 liraya çıkarılmıştır. Biliyor musunuz bu bütçeye ne ka- dar yük tahmil etmiştir?" dedi. Salonda, bu "tahmil edilen yük" ün ne kadar olduğunu bilen kimse çıkmadı ve Bakan kendi sualini ce- vaplandırmak ihtiyacım hissetti: — Er maaşlarına yapılan zam- mın e karşılığı tam 22 mil- yon liradır Bakan, izahatına devam etti. Zammın yapılmasının lüzumlu oldu- gu bir hakikatti. Ne var ki gazeteler bu zam meselesini pek o dallandırıp budaklandırmışlar, oüstelik birbirini tutmaz malümatla halk efkârında çeşitli tefsirlere (osebep (olmuşlardı. Gerçi bunda basın mensuplarının gü- nahları yoktu. Zira muhabirler, ha- berlerini amin kaynaklardan almış- lardı. Ne yapsınlardı ki, emin kay- naklar onlara ihanet etmişlerdi! Üs- telik, amin kaynakların verdikleri haberlerin sıhhat derecesi anlaşılma- önce, zam tasarısı üzerinde epey- ce değişiklikler de vuku (o bulmuştu. Ö memurlara yapıla- mın prensip Olarak nisbeti yüzde 35 idi. Ancak bunun yüzde 15'i AKİS, 30 OCAK 1991 Kulağa Küpe Durum Dolar: 20 Türk lirası! Altın: *7 Türk lirası! Kurdaş: Asayiş berkemal! Herkes: Oooo! 1962 mali yılında tatbik mevkiine ko- nacaktı. Yâni | Mart 1961 ile 1962 Şubatı arasında memurlar bugün al- dıkları paranın yüzde 20,1 Mart 1962 tarihinden itibaren de yüzde 35 fazla- sını alacaklardı. Ancak bunların bir kısmı para değil, F bonosu diye ad- landırılan tasarruf bonosu olarak ö- denecekti. Bir nevi istikraz olan bu yol, devlete, vereceği paranın 450 milyon lirasını borç adı altında geri getirecekti! Bakan, zam hikâyesini de kendi pembe renkli cümleleriyle izah etti. Kurdaşa bakılırsa obunlar piyasada bir yükselme yaratmayacaktı. İkti- sadi Devlet Teşekküllerinde çalışanı» lara gelince, onlar da aynı nisbet da- hilinde zam alacaklardı. Ancak o sek- törde nisbet, ele kalan geçen maaşın değil, emekliliğe esas edilen barem içi maaşın, yâni mükte- sep hak ama tutularak tesbit edile- cek maaşını nisbeti olacaktı. Sualler ve cevaplar galondaki hava bir hayli ağırlaşmış olmak ki Maliye Bakam Kurdaş izahatına ara varmak lüzumunu his- setti. Evvelâ kravatını gevşetti, son- ra yüzünü bir tebessümle aydınlata- rak, meseleye revnak vermek için: — Biraz da misalli konuşayım" dedi ve bir gazetecinin sualine cevap varmak üzere hazırlandı. Sual, İkti- sadi Devlet Teşekküllerinde çalışan barem dışı memurlarla ilgiliydi. Ba- kan suali bekleyen insanların halet-i ruhiyesi içinde, basını s m omuzu Ü- zerine eğerek dinledi, s — Mesele basittir" “edi ve ilâve etti: " —Üniversiteden mezun olan bir genç, devlet sektöründe bir sürü for- malite altında 35 lira asli maaş alır- ken diğer tarafta bir başka üniversi- te mezunu bir İktisadi Devlet Teşek- külünde bunun iki misli para almak tadır. Bu durum nazara alınarak ya- pılacak zam, müktesep hak asasına olarak kabul. İKTİSADİ VE MALİ SAHADA göre, yâni hak ettiği barem, göz Ö- nünde bulundurularak yapılacaktır. İki misli maaş alsa bile, devlet sek- töründeki arkadaşının durumu ne ise o Eiki üzerinden zamma tâbi tutu- lacaktı Gaztisçiler fırsatı oganimet bil- diler ve sualleri arttırdılar. İlk sual bir genç gazeteciden geldi. Genç mu- habir, İşçi yevmiyelerine zam yapılıp yapılmıyacağını soruyordu. Bakan bu suale: " — Hayır" demekle iktifa etti. İkinci sual ise, öğrenci kurslarıy- la ilgiliydi. Bakan bu suali de kısa bir "hayır" ile cevaplandırınca akan sular duruverdi. Bundan sonra iş, Ba- kanın arzusuna göre harekete kalı- yordu. Nitekim gazeteciler de öyle yaptılar. Alâmeriken Maliye Bakanı saatine baktı, sonra arkasına yaslana- rak son tirada eN Saatler 15,451 Mİ Kur r bakkal Yanlış hesap ya- parsa, zarar kendisine aittir" diyerek vukuu muhtemel tenkitleri cevaplan* dırdı, arkadan: n yetle arzediyoruz!" diyerek toplantı- ya son verdi. Gelmeyen Bütçe Ancak, haftanın başındaki gün ce- reyan eden bu toplantı Kurucu Meclisin Bütçe Komisyonunun faa- liyete geçmesine elbette ki yetmedi. Maliye Bakanlığı bütün bir hafta bo- yunca Bakanın ana hatlarını basın yoluyla -yeni bir yol- açıkladığı Büt- çeyi derleyip toparlayıp Kurucu Mec- lise tam olarak sunamadı. Komisyon tirdiğimiz haftanın sonunda Kurucu Meclisin onu M.B.K., onu Temsilciler Meclisi üyesi yirmi kişilik Bütçe Ko- misyonu, başta Başkam Fikret Kuy- tak, hâlâ Bütçenin gerekçesini bek- lemekteydi! Aslında, kanun çok ge- cikmiş bulunuyordu. Bunun Meclise, bir Anayasa hükmü icabı, yürürlüğe gireceği tarihten üç ay önce verilme- si gerekiyordu ve o maddenin tâdili Geçici Anayasa hasırlanırken unu- tulmuştu. Şimdi, başka bir kanun Bütçenin Komisyondan en geç 15 Şu- batta çıkmasını gerektiriyordu. Üs- telik, umumi re e müzakereler- de sâdece bütçeler tümü üzerinde durulabilecek, barla fasıllarına i- nilmeyecekti. Gecikmenin bütçesi, esas sebebi şuydu: 1961 itibariyle eski Bakan Ekrem Alican tarafından hazırlan- mıştı. Hala Alican bunu M.B.K. ne sunmak üzere bulunuyordu. Fakat 7