YURTTA OLUP BİTENLER Demokrasi Eski ağıza, yeni taam Lâcivert elbisesinin içindeki beyaz yün jilenin küçük cebine elini ca- kayla sokmuş olan adam karşısında- kilere şöyle bir baktıktan sonra ça- lımla konuştu: "— Ben mi efendim? Ben Enver Safder Oder!.." Sonra, soru soranlara (kendisini tanımamış olmalarının ifade ettiği cehaletlerini belirten bir nazar atfet- ti ve eliyle odanın sağına soluna ser- pilmiş ciddi yüzlü -veya öyle görün- meğe çalışan- adamları işaret ederek tanıtmağa başladı: "— Nihat Sun, Sadi Atikkan, Nec mi Akyıldız, Emin Nihat Sözeli, Na- ci Bozkurt,.." Meçhul şöhret Oderin, eliyle işa- ret ederek tanıttığı adamlar kendile- rine çevrilen nazarların altında ha- fif utangaç, biraz sıkılgan, biraz çe- kingendiler. oOHele Necmi Akyıldız -emekli bir generaldir- oturduğu kö- şeye sokulmuş, görünmek istemiyor gibiydi. Oder, takdim merasiminden son ra durmadı. Odanın kapısına üzüm salkımı misali asılmış genç gazeteci- lere izahata devama başladı. "— Bu sabah Istanbuldan gel- dik. 25 arkadaşız. Belvü palasta top- landık. Buna bir umumi heyet top- lantısı diyebilirsiniz. o Meselelerimizi konuştuk. Ondan sonra biz altı kişi, arkadaşlar adına müzakerelere katıl- mağa geldik." Oder daha da konuşacak belki de tekliflerinin neler olduğunu anlata- caktı. Ama içeri uzunca boylu, kah- verengi elbisesine (o kravatını üçgen şeklinde bağlamış genç denilecek bir adam girdi. Kurt bir politikacı eda- sıyla Oderin yanına sokuldu ve kena- ra çekerek, kimsenin duymıyacağı kadar alçak sesle: — Aman, herşeyden bahsetme- yin. Konuşmalarımızın neticesi belli olmadan gazetecilerin diline düşmi- yelim" dedi. Oder elini beyaz yün ji- lesinin saat cebinden çıkarmıyarak başım bilgiç bilgiç salladı ve: "— Elbet.. Elbet. Merak etmeyin beyfendi. Merak etmeyin" diye. ce- vap' verdi. Kahverengi elbiseli ada mın adı, Zafer Tanyolaçtı. Eski bir Demokrat, daha sonraki bir Hür. P. li ve milletvekili adaylarındandı. Eh, ne de olsa politikanın içinde yoğrul- muş, çok çilesini çekmişti! İhtiyatı elinden bırakmamanın ne demek ol- duğunu biliyordu. Hadise geride (o bıraktığımız haf- tanın sonunda cumartesi günü saat- AKİS, 30 OCAK 1961 Yeni Partinin kurucuları birarada Galiba vuslat başka bahara kalıyor lerin 16 yı gösterdiği sıralarda Hik- met Belbezin Yenişehir Yapı ve Kre- di Bankası şubesinin üzerindeki yazı- hanesinde cereyan ediyordu. Memle- ketçi Cumhuriyet Partisi kurucula- rı yeni kurulacak partinin ileri ge- lenleriyle, birleşme Oo konusunda ko- nuşmağa gelmişlerdi. - Müzakereler pek az sonra başlıyacak ve netice o gün istihsal edilecekti. Hakikaten cumartesi günü Belbe- Zin, yeni partinin karargâhı halini alan yazıhanesinin zili mütemadiyen . Sarı kapı mütemadiyen açıldı ve kapandı. İlk müşteriler Alican, Cündoğlu ve Ertuğrul Alatlıydı. Lâ- civert elbisesinin içinde Alican ziya- desiyle şık sayılabilirdi. Merdivenleri ağır ağır çıktı, zili ağır ağır çaldı ve açılan kapıdan içeri ağır ağır girdi. Pek az sonraydı ki iki eski asker, Belbezin oyazıhanesinin önünde gö- ründüler. Şinasi Osma ile General Necmi Öktemi görenler evvelâ şaşır- dılar, ama sonradan Öktemin yeni kurulacak partinin ileri (ogelenlerin- den biri olduğunu öğrendiler. İki as- ker, sözlerine obakılırsa, eski arka- daşları emekli Albay Aletliyi ziyare- te gelmişlerdi. Ancak ziyaret saati pek garipti. Nitekim aradan biraz vakit geçince (oOGeneral Öktem yeni partinin tüzüğü hakkında konuşma- ğa ve fikir beyan etmeğe başladı. Ar- tık yeni partinin içinde olduğunu saklamağa lüzum görmüyordu. Saatlerin 14.30'u gösterdiği sıra- larda Belbezin yazıhanesinin san ka- pısı gene açıldı. Bu defa gelen Esat adama yol gösterdi Çağanın arkasın- dakilerden iri yarı olanı, temkinli a- dımlarla kapıdan içeri girdi, etrafına Söyle bir bakındıktan sonra birdenbi- re geri döndü ve: "— Ben böyle emrivakilerden hoş- lanmam" diyerek dışarı çıktı. Mer- divenleri hızla inerek, apartmanın büyük kapısına vardı, orada bir kaç saniye durakladıktan sonra kendini sokağa attı. İri yarı adam, ünlü iş adamlarımızdan Enver Adakandı. A- dakanın bir kaç gündür kuruculara kırgın olduğu biliniyordu. Bunun se- bebi herhalde partinin ekonomik po- litikası olsa gerekti. Liberal bir eko- nomik görüşe sahip olan Adakan, bil- hassa bu konuda Prof. Talasla anla- şamıyordu. Çağanın etrafını alan basın men- supları, Temsilciler (o Meclisi üyesini 11