YURTTA OLUP BİTENLER Temsilciler Meclisi Boşa koy, dolmuyor Geçen haftanın sonlarında bir gün, yeni Meclis binasının geniş tenef- füs salonunda, göze çarpar bir hare- ket mevcuttu. Koyu renk elbiseli bir takım adamlar, kalın sütunların ara- sında aceleci adımlarla dolaşıyorlar, peşlerini bırakmayan Basın mensup- larına izahat veriyorlardı. Merak ko- nusu, komisyon çalışmalarıydı. Tem- silciler Meclisinin mevcudiyetinin se- bebi hikmeti yeni Anayasayı ve Se- çim Kanununu hazırlamak olduğu içindir ki, haftanın sonunda Temsilci- ler Meclisinin sadece ve sâdece 16 da- kika süren birleşimi -tâbir Başkan- lık Divaninindir- mütad veçhile alâ- kaya mazhar olmadı ve gerek Basın mensupları, gerekse Temsilci üyeler komisyon çalışmaları üzerine eğildi- ler. Hakikaten, o gösterişli açılış töre- ninden bu yana Temsilciler Meclisinin hiç bir oturumu alâka çekmedi. Zaten bunlar umumiyetle pek kısa geçti. Bir de, izin alanların bolluğu göze çarptı, Pazar hariç, haftanın her gü- nü çalışacağı bildirilen Meclis ancak üç defa toplanıyor, fakat işsizlikten hemen dağılıyordu. Bu yüzden, te- neffüs mahalli daima umumi heyet salonundan daha falla rağbet gördü ve Temsilcilerin nabızları orada yok- landı Aslına bakılırsa, durumda şaşıla- cak bir taraf yoktur. Temsilciler Mec lisinin umumi heyeti, komisyonların pişirecekleri okonuları ele alacaktır. Komisyonlardan sâdece en mühimle, ri, Anayasa Komisyonuyla Seçim Ka- nunu komisyonu ciddi şekilde faali- yete geçmiştir. Ötekiler henüz uyku devresindedir. Bütçe Komisyonu ise, Bütçeyi beklemektedir! o (Bk. İKTİ- SADİ ve MALİ SAHADA -S:4). A. nayasa Komisyonu, faaliyetinin üs- tünde, başka -ve acaip- bir sebepten dolayı gündelik gazetelere konu teş- kil etmiştir: Görüşmelerin zabtım saklayacak bir imkân bulunamamış- tır! Türkiyenin bu en mühim isini gö- ren heyete ne bir ses alma makinesi alınabilmiş, ne de Meclis stenoların- dan bir kalp sağlanabilmiştir. Geçen haftanın sonundaki o gün, sütunlar arasında en ziyade bunlar- melerini tenkit adıyorlardı. Nitekim o gün de gayretlerin neticesi sadece C.H.P. nin konuşkan Ankara Temsil- cisi Hıfzı Oğuz Bekatanın izahatına münhasır kaldı. Bekata, Seçim Ko- misyonu üyesiydi ve Basın mensupla- 20 rina izahat vermeğe, doğrusu niyet- liydi. Fakat Bekata, bu meselede pek hazırlıklı olmadığı için, verdiği malü- mat da pek beklenen malümat olma- dı. Bâzı muhabirler, komisyon üye- leri üzerinde hissi baskılarım arttıra- rak, hiç olmazsa bir muhabirin ko- misyon çalışmalarını (otakip etmesi talebinde bulundular. Teklif mâkuldü ve pek fazla taraftar topladı. İşin lâf faslı da böylece halledilmiş oldu. Mesele, komisyonun çalışma tarzı hakkında malümat almak olduğu i- çin, bâzı gazeteciler hiç olmazsa ko- misyonların çalışmakta bulundukla- rı salonları görmek arzusunu izhar İttiler. Arzunun muhatabı, son gün- lerin en popüler politikacısı Turan Güneşti. Güneş, gazetecilerin istekle- rini mütebessim bir eda ile dinledik- ten sonra rıza gösterdi ve neşeli bir kahkaha atarak: "— Pekâlâ, istediğiniz gibi olsun. Ama kimseye çaktırmayın" diye tek- lifi kabul etti. Güneş öne düştü, gazeteciler onu takip ettiler ve birinci katta asansö- rün bulunduğu kısma geldiler. Kapı- yı ajan Turan Güneş oldu. Doğrusu istenirse, kurt o politikacı, ayni ka- manda iyi evsahibiydi. akat, asansörün içine gazeteci olarak sadece iki muhabirin girdiği- ni güren Güneş, gayri ihtiyari arka- sına baktı ve başka gelen olup olma- dığım arattırdı. Başka meraklı gaze- teci yoktu. Güneş ve dostlarını taşı- yan asansör ikinci katta durduğunda ilk çıkan gene Güneş oldu. Arkasına e. ve: — Burası size herhalde pek ya- bancı gelmez" dedi. Gazeteciler başlarım salladılar. Bu katı pek iyi tanıyorlardı. Yüksek Soruşturma Kurulunun O faaliyetine sahne olan meşhur D blokunun ikin- ci katında bulunuyorlardı. Masalar ve sandalyalar Güneşin ve gazetecilerin, durdukları kapı okoridorun tam önünde I — NİSBİ TEMSİL NEDİR? Reşit Ülker - Nizamettin ve N. Neftçi - T. Erdem 4T.L. 1957 İSTANBUL SEÇİ- MİNDEN VESİKALAR Reşit Ülker - İmadeddin Akkök - Tarhan Erdem 10 T.L. VAZİFE (Siyasi oMüşa vir) Siyasi vesikalar der- gisi Nefi Ciltli. 20 T.L. cılık Ld. Şt. Cağaloğlu - İstanbul 2 — cephesinde bulunan 608 numaralı o- daydı. Kapının üzerindeki levha, içe- ride T.C. İkinci oAnayasasıyla ilgili müzakerelerin cereyan ettiğini gös- teriyordu. Gazeteciler ister istemez heyecanlandılar. Kapının arkasında olanların onlar için önemi büyüktü. Turan Güneş bunu sezmiş olmalı ki, başım hafifçe gazetecilere çevirdi ve: "— Bu işin en esaslı tarafı nedir e musunuz?' dedi. ki genç muhabir hayret ve ma- ala Güneşe baktılar. Fakat Güneş merakı zail edecek ifşaatta bulun- makta gecikmedi! "— İçerde olanları merak etmiyor m 41 diye ilâve etti. Sonra da: — e bunun en iyi yolu, teypi idare eN adam: avlamaktır" dedi. Gazeteciler güldüler ve sonra Ön- lerinde açılan 806 numaralı kapıdan içeriye girdiler. Salon oldukça uzun bir salondu. İki başta bulunan yarım daire şeklindeki iki masa, salona ay- rı bir kaybet vermekteydi. Kasa gru- bunun kapıdan girince sağ tarafa isa- bet eden kısmı Başkanlık Divanına ayrılmıştı. Başkanın hemen sağ tara- fında dört koltuk bulunuyordu. Az ötede, önünde kitaplar ve kanunlar yığılı bir kısım vardı ki, mihmandar Güneş bilhassa bu kısma pek alâka duyulmasını istedi. Bunun için ke- men o kısma koştu ve masanın diğer kısımlarında bulunan başka kitap ve kâğıt tomarlarım da bu önü kitap do- lu kısma yığarak: " oOBurası Altsoyundur" dedi. Salon bomboştu. Fakat, bir müd- det sonra işler renklenecek ve Komis- yon müzakereleri başlıyacaktı. Doğ- rusu istenirse, omüzakereler akade- mik bir hava içinde cereyan etmek- teydi. Her üye, her madde üzerinde, istediği kadar konuşuyordu. Müdave- le-i efkârdan fayda mülâhaza edildi- gi aşikârdı. Tabii, komisyonların en fasla konuşan hatipleri belirliydi. Masanın üzerindeki mikrofonlar va- sıtasıyla hem sesler rahatça duyul- maktaydı, hem do makine alınınca teyp ile tespit edilebilecekti. Salonun tek eksik tarafı, içerde bir Basın ma- sası olmamasıydı. Bitirdiğimiz o haftanın tonunda mesele bir defa daha ortaya atıldı. Bilhassa Anayasa (Komisyonundaki müzakerelerin umumi efkâr tarafın- dan bilinmemesindeki fayda ve lüzum hatırlatıldı. - Anayasa referanduma ârzedileceğine gör her maddenin ne hangi o tenkitlere dığının bilinmesi, ruhunu daha açık olarak gözler önü- ne serecektir. AKİS, 30 OCAK 1961