SİNEMA Filmcilik Açık bekleyen bi Türk sinemasının hürriyet ihtiyacı, e yüzlerce ihtiya- Bir bakıma “hürriyetsiz" sinema olmaz ama, yalnız hürriyetle de mesele halledil- mez. Sinemamız bu güne kadar tam Ur başıboşluk içinde bırakılmasının bedelini şimdi ağır bir şekilde öde- mektedir. Bu endüstri bir yandan iktisadi ve mali diğer taraftan da knik ve estetik, sayısız derdinin hallini beklemektedir. Sinemamızın en büyük şanssız- lıklarından birisi de, idareyi sinema- dan gerçekten anlıyanların bir türlü olmasıdır. e İngiltere, Sovyet Rusya gibi bütün büyük devletlerde çoğu resmi mahiyet taşıyan Sinema Deneme Merkezleri, Yüksek Sinema Okulları, Filmoloji Enstitüleri varken, Ameri- kada filmoloji branşı bir çok üniver- sitenin bünyesinde yer almışken, Türkiyede üniversiteye bağlı bir si- nemacılık okulu veya enstitüsü bir türlü Okurulamamıştır. o Sinemanın başlangıcından bugüne kadar verdi- ği bütün önemli filmleri İhtiva eden bir sinematekin de bir sinematek dahi gerçekleştirileme- miştir, Geçen yılki uğursuz li 1954 kadar çevrilmiş Türk filmlerinden bir çoğunun tek kaba dahi kalma- macasına yanmış olması bile, bu ko- nuyla ilgilenmeleri omevzuat icabı olan Basın -Yayın ve Turizm Ba- kanlığını harekete , geçirememiştir. Böylece, sinemamızın geçmişi ve or- taya çıkardığı meseleleri incelememiş. olan, bir filmoloji enstitüsü bulun- madığından dünya sinemasının akı- lından, rejisörlük, senaryoculuk, o- yunculuk, foto direktörlüğü gibi- si- nemanın çeşitli dallan hakkındaki bilgiden de yoksun kalan Türk sine- macıları, kırk yıl önceki usullere mışlardır. Ayrıca, Türk filmciliğini teşvik amacıyla, belediye rüsumla- rında yapılan indirimin sağladığı birine bir film çevirttikten sonra si- nemacılığı öğrendiğini sanan pro- düktörler az sonra senaryo dikta et- AKİS, 30 HAZİRAN 1960 tirmeğe ve hatta rejisörlük yapma- kalkınmışlardır. eşmekeş iinde bazı genç rejisörlerin, Lütfi Akad gibi eski ustalardan bazıları- nın yaptıkları denemeler de prodük- dör ai zaman azlığı, çalış- mkânlarının darlığı gibi sebep- ale, ortaya büyük çapta eserler ko- nulmasını önlemiştir, ürk sineması bugün en azından hürriyet kadar, sinemadan gerçekten anlıyan insanlara da e Bu- içi anbul Üni- hazırlıkları. nın yapıldığı söylenen sinema ensti- dalga" cereyan, Fransız sinema o- kulu IDHEC ile bazı sinema yazar ve nazariyatcılarının eseridir. Bugün italyan sinemasının değer verdiği eski veya yeni rejisörlerin yüzde doksanı, o İtalyan Sinema eneme Merkezinde okuyup gerekli ilk bil- gileri bu okuldan almışlardır. Bütün bu gerçekler sistemli bir sinema Öğ- reniminin önemini büyük açıklıkla ortaya koymaktadır. İktisadi ve mali meseleler Yerli (o filmlerimizin ia ve mali veçhesi, patron ve üktör mevkiindeki (o şahısların bazen bir mahalle bakkalının tutumundan fark sız davranışlarıyla yalandan ilgili- dir. Geçen yılki tecrübelerde de gö- Bir Türk filmi Devlet babadan yardım bekliyor tüsü ile sinematekin (o kurulması rekmektedir. o Teknik bir ortaya çıkan yedinci sanatın bilgi- sizliğe hiç, ama hiç müsamahası yoktur. Sinemamızın ilkellikten kur- tulması ve yaratıcı ellere kavuştu- rulması için, işi hakkıyla bilen pro- düktör, rejisör, senaryocu ve oyun- culara ihtiyaç vardır. Bugün dünya- nın en büyük sinema endüstrilerin- den birisini teşkil eden Sovyet sine- ge buluştan uri luşların eseridir. Şimdi milletlerara- sı festivallerde çeşitli dereceleri pay- aşan bu milletin bütün sinema a- damları mutlaka bir filmoloji ensti- tüsünden mezundur. Fransız "yeni rüldüğü gibi, prodüktörlerbasan bir film için 250 bin lira civarında yatırımlar yapmaktan bile kaçınma- Dolayısıyla yurdumuzdaki göre, filmcilik alanında ki iktisadi politikasının neticesi ola- rak piyasadan çekilmek üzeredirler. Halbuki yabancı memleketlerdeki küçük şirketler, eseri olan karşı koymak, yeni b yışını memlekete yaymak için kuru-