RADYO Ankara Sesleri net duyulanlar vw Menderesin 27 Nisandan son- Türkiye radyolarında yaptığı konuşmaların yayınlanması başlıba- şına bir hikâye teşkil eder. Ma e son hâdiselerle ilgili olarak" Anka- a Radyosundan, İstanbul ve İzmir MİYOTANNĞA da yayınlanan, dört ko- nuşma yapmıştır. Bu konuşmaların üç tanesi Başbakanlıktan banda alın- mış, son konuşma ise bizzat Mende- resin Ankara Radyosuna gelmesiyle "canlı" olarak yapılmıştır. Mendere- sin sesini almak için Başbakanlığa gi- denler sabık Başbakanın o kendileri- ne gayet iyi muamele ettiğini, radyo- evinin şoförüne kadar herkesin elini sıktığını söylemektedirler. Sesi ban- da alınırken, bazı rivayetlerin aksine, b onun da "mükem bi derhal başını salladığı yine bu şa- a söylediklerinden anlaşılmak- tadır. Fakat Menderes ko mler alnı banda alırken çe Belgeyi bir iki kere azarlamış ve "böyle yazılmaz" diye de sıkaşmıştır, il İ sinde de sabık Başbakan, konuşmasının banda alınması sona erdikten sonra, Ankara Radyosunun ses alma ekibine "Be- gendiniz rai?" diye sormuştur. Rad- yoyu kullanmaktaki tutumu ile rad- yonun halk kütlesi üstünde oynadığı rolden habersiz olan cahil Menderes istika- daha ilâve etmiş ve Başbakanlığa ka- dar gelen ses atana ekibini her sefe- rinde saatlerce bekletmişti. Halbuki asa alma ekibinin dört veya beş saat bekletildiği sıralarda Türkiye Radyo- ları "Sayın Başbakanın" yaptığı ko-, nuşmaların belli saatlerde "kendi seslerind yayınlanacağını" bütün e. e Başba- anlıkta uzun zaman bekledikten onra ses alm e ekibinin va zi Radyoevine dönmes Menderesin ko- nuşmasındaki msi nl sı pek tabii çok uzun bir zaman alı- yor ve "Başbakan Sayın Adnan Men- deresin son hâdiselerle ilgili konuş- masının kendi seslerinden" yayınlan- ması daha önce ilân edilmiş saatlere bir türlü rastlamıyordu. Konuşmala- rın gecikmesi hem Menderesi, hem de radyolarının başında merakla; bekle- yen dinleyicileri son derece kızdır- mıştı. Bu sebepten ötürü, böyle kötü işlere âlet edilen Türkiye Radyoları ve Türk radyoculuğu oldukça zılgıt yemiştir. Sabık Başbakanın konuş 30 masını dinlemek için radyosunu açıp da başka şeyle karşılaşan dinleyici- lerden çoğu derhal telefonlarına sarı- larak e çatmışlar- dı. Men n konuşmasının yayın- lanması ckienirke radyoda Türk Müziğine yar vermek de Başbakanlı- gın emirleriyle yapardı. Banttan ya- Türk Müziği şarkılarının gözden geçirmek ise bir vazife sayılmaktaydı. Çünkü 27 Nisan an sonra bir cumartesi günü adyosu- nun "Üniversite Konseri" adlı prog- m a Chopin'in bir eseri çalınmış © "kötü bir tesadüf" bu eserin için- deki bestecinin meşhur matem marşı Adnan Menderes Şimdi radyoyu dinliyor da çıkmışta. Menderese karşı koyan Üniversiteli gençlerin öldürüldüğü o günlerde (Menderesin radyosunda Chopin'in matem marşını çalmak ne demekti? Hem d a "Üniversite programda yer vermek kabahatlerin en büyüğü sayılmaz mıydı? Bu kaba- hatin istendiği gün radyoevinin tele- fonları birbiri arkasından çalmaya başlamış, ne kadar işgüzar D. P. li milletvekili ve gazetecisi varsa suçun büyüklüğünü belirtmek için yarışmış- lardı. Suç o kadar büyüktü ki bütün radyo idarecileri bundan eğri ekimi muşlar, fakat sonra yalnız Radyosu Batı Mü m al Şi o hkikat Encümenine çağrıl- mış ve kendisinden hesap sorulmuştu. Chopin'in matem marşının bulunduğu sandın kutusu ise radyoevinde ilgili- ler tarafından mühürlenmiş ve Tah- kikat Encümenine gönderilmişti Bu mesele ilk günlerde kapandığı hatta sonradan kokusunun tekrar çıktığı söylenmekteydi, 27 Mayıs İnkiabı yetişmeseydi bu söylentinin ne dere- ceye kadar doğru olduğu herhalde meydana çıkacaktı. "Kem gözlerle". İşi bu ae altında çalışan Anka- a Radyosunda, Menderesin "son hâdiselerle, ilgili konu salar” yayın- lanmadan önce çalınacak olan Türk Müziği şarkıları da gözden geçirili- yor ve güftelerde manalı sözlerin bu- lunmamasına bilhassa dikkat edili- yordu. Hattâ bir seferinde "Kem göz- lerle..." diye başlayan bir şarkı da ya- yından çıkarılmıştı Menderesin "son hâdiselerle ilgili konuşmalarının" sonuncusunun yapı- lacağı gün sabık başbakan bir tahki- kat açtı ve konuşmalarının geç ya- yınlanmasının hakiki sebeplerini öğ- renmeye çalıştı. Bu tahkikat yapılır- ken Menderesin sorduğu ilk sualin içinde yine o mahut kelime, yani "sa- botaj" vardı. Acaba bu güzel konuş- maların yayını sabote mi ediliyordut Bunu Ankara Radyosunun idarecileri mi, yoksa teknisyenleri mi yapabilir- di ? Sonra Menderese ami biri konuşmalar yayınlanırken rad yonun belirli şekilde Darazit Mİ da söylemişti. Peki bunu kim yordu, Niçindi bu? Kendisi sevilmi. yor muydu? Koskoca bir Başbakan daima emrinde bulundurduğu ve dai- ma kendisi için çalışan bir radyoda rahat rahat bir konuşma yapamaya- cak mıydı? Hem de kendisini çok se- halkın 27 Nisandan sonra bir ba- m çapulcunun e verdiği hâ- dileği hakkında Başbakanlarından izahat istedikleri şu günlerde mi rad- yoda güçlükler çıkacak ve konuşma- larının (o yayınlanmanı Oo gecikecekti. Bütün bu eee ortadan kaldır- mak için Menderes son konuşm! asının yayınlanacağı gün Bi karan verdi Kalkıp bizzat Ankara e git- mek ve Gl anlı" olarak idyoB evinde yap Kaf rar radyoya telefonla bildirildiği zaman saat 20.35 i ve idareciler evlerine gitmeye ha- zırlanıyorlardı. Fakat bu haber on- lardan daha çok devi gece gün- düz bekleyen polisleri telâşlandırdı. mirlerinin emri üzerine kapılar pencereler tutuldu, radyoevinin kapı- sından içeri girdikten sonra Mende- resin geçeceği koridorlar ve konuş- masını yapacağı stüdyo kontrol altı- na alındı. Bu arada Ankara Radyo- sunun 4 numaralı stüdyosu hazırlan. dı ve El ii göre, biraz es- kimeye yüz olmasına nl tombulca bir Koltuk bulundu. 27 Ma- yısinkılabının ilk günlerinde Anka- AKİS, 30 HAZİRAN 1960