CÜMBÜŞLER meselelerini görüşmüşlerdi. Hattâ bu iki gazete ele alınan mevzuları bile sayıyorlardı: İktisadi durum, bir E- konomi ve Ticaret bakanının tayini. Çankaya . Bayarın nezdine çağırılmışlardı. larımızın Cumhurbaşkanının nezdine çağırıldıklarında illâ memleket mese- lelerini icap etmezdi. Nitekim görüşmemişlerdi de.. Muha- birler muhayyelelerini işletecek yerde haber alma vasıtalarını işletselerdi, çok daha iyi yaparlardı. O gece Çan- kaya köşkünde tertiplenen kabine toplantısı değil, mükemmel bir eğlen- ceydi Doğrusu hâdiseleri böylesine tahrif etmek, hele bu günlerde gaze- mu- habirler küçük bir lüzumu duysalardı, yani vazifelerini gerekti- darın hakikaten bazı tedbirler almak istemesini insanın haklı göreceği ge- liyordu. Bu ne ihmaldi, bu ne çoluk çocukluktu!, Radyo sanatkârları çağrılıyor Her şey o perşembe akşamı saat 21 de Ankara Radyoevinde başlamış- tı. Stüdyoda "Radyo sanatkârları bir arada" programı vardı. Kalabalık bir dinleyici kütlesi bu cazip programı alâkayla takip ediyordu. İşte bu sıra- da spikerlerden Can Okanın şef Mu- zaffer İlkara bir pusula uzattığı gö- rüldü. Muzaffer İlkar radyonun Türk musikisi yayınları şefiydi ve progra- mı o idare ediyordu. Spikerin uzattı- ğı pusulaya baktı; Cumhurbaşkanı sanatkârları istiyordu. Muzaffer İl- kar Cumhurbaşkanının zaman Zza- man Radyoevine gelip alaturka mu- siki dinlediğini biliyordu. Fasıl de- vam etti ve 21,30 da bitti. Muzaffer ilkar arkadaşlarından kalkmamala- rını istedi. Fakat sanatkârlar kalk- dinleyiciler de i sa iz 5 © b — dinleyiciler dışarıya çıkarabilir. Sanatkârlar hâlâ oturuyorlardı. nedilmişti ki Cumhurbaşkanı Gen Bayar gelecektir. Halbuki Cumhur- başkanı gelmeyecekti; (Muzaffer İl- kara verilen pusulada sanatkârların Çankaya köşkünde beklendikleri ya- . Hep beraber yukarıya gidile- sadece kadın okuyucularla saz sanatkârları davet edilmişlerdi; erkekler o istenmiyordu. Kafileyi götürmek üzere de Köşkün 22 resmi arabaları Radyoevine gönderil- mişti ve kapıda bekliyordu, İki saz sanatkârı, kanuni Necdet Varol ve Udi Halil Aksoy özür dilediler. Git- meyeceklerdi. Diğerleri otomobillere bindiler ve Çaakayaya çıktılar, Cum- burbaşkanı Celal Bayarın davetlisi kadın ses sanatkârları şunlardı; Ne- vin Demirdöven, Gönül Akıncı, Fah- riye Caner, Zehra Küçük, Muallâ A- racı, Mefharet Atalay, Nursal Ke- eden saz sanatkârları da şunlardan iba- retti: Asım Dirim, Ali Erköse, Ve- dia e, m Günal, din Sığmaz, t Sümer i Duygulu, Suad Sayin alamı Er köse, Hüseyin Her Muallâ Aracı Arayıp da bulamadığı Köşkteki fasıl Sanatkârlar Çankaya (Köşkünde dikkatle ağırlandılar. Cumhur- başkanlarının ikametgâhı olan Pem- be binaya girdiklerinde evvelâ mer- mer hole alındılar, oradan tavanın- da üç tane avize sallanan büyük ye- mek odasına girdiler. Onun yanında- ki aynalı salon da davetlilere ayrıl- mıştı. Yemek odasında Cumhurbaş- kanı Celâl Bayar ve o gece Ankara- da bulunan bakanlar vardı. Cumhur- başkanı bakanları hakikaten iftar vakti nezdine celbetmişti. Yenilip i- çilmişti. Şimdi, ihtimal ki kulakların pası giderilecekti. Devlet adamları- mızın bir kısmı viski, bir kısmı mey- va suyu içiyordu. Cumhurbaşkanı Celâl Bayarın elinde portakal suyu bardağı vardı. Muzaffer İlkar da sa- natkârların başında huzura kabul e- dilmişti. Buna mukabil asistanı Ab- dullah Osman dışarda bekliyordu. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar Muzaf- fer İlkarı karşıladı, alaturka musiki dinlemek istediklerini bildirdi ve her sanatkârın kendi arzuladığı, sevdiği parçayı söylemesini rica etti. Sa- natkârlar Kenarda bir başkanlığı arşivlerinde muhafaza e» leceğini düşündüler ve üzerlerine aldıkları tarihi vazifenin mesuliyeti- ni hissettiler. davetli hanım yoktu yalnız çağırmıştı; birlikte degil... Zaten d alan gazetecileri yanıltan da bu ol- muştu. Zira düşünmüşlerdi ki eğer Cumhurbaşkanı bir ziyafet verseydi veyahut tertiplenen bir konser olsay- dı elbette ki bakanlar zevceleriyle birlikte, gelirler di. Madem ki tek baş- larına gelmişlerdir, o halde memleket meseleleri görüşülecektir. Muhabirle- rin kusurları buradan başlıyordu. Okunan şarkılar saat onda başladı ve bir kü- çük arayla sabahın birine kadar devam etti. Sanatkârlar çok güzel şarkılar söylediler ve Cumhurbaşka- nıyla davetlilerine hoş bir gece ge- çirttiler. Koronun söylediği "Haydar. Haydar" pek beğenildi. Fahriye Ca- türküsü bilhassa alkış topladı. sanatkârın "Köşküm var deryaya karşı" şarkısı da büyük alâka çek- ti. Dinleyicilerin ekserisi geçenlerde Birecik köprüsünün açılış törenin- d . Mefharet Atalayın Aynı şarkısı gecenin şarkılarından oldu. Davetliler sanat- kârları alkışla teşci ediyor, alâkala- rını esirgemiyorlardı. Bu arada Ma- liye Bakanı Nedim Ökmen ses sanat- kârlarından Nursal Kemaninin sana- tıyla anlayışlı bir şekilde alâkalan- dı. Bakanların hemen hepsinin eğlen- dikleri görülüyordu. İçlerinden yal- nız Ethem Menderes son derece ağır ve ciddiydi. Adeta arkadaşlarından başka bir alemde olduğu hissedili- yordu. Nitekim bütün sanatkârlar Ü- zerinde o ayrı bir tesir yarattı. Şarkılar devam ediyor, fasıllara geçiliyordu. Herkes coşmuştu. Neşe- li parçalar hüzünlüleri, hüzünlü par- çalar neşelileri takip ediyordu. e Tunççekicin kemençe taksi son AKİS, 30 HAZİRAN 1960