Bu sanat eserleri karşısında idareci- ler başlarını tuhaf tuhaf salladılar ve hayretlerini saklıyamadılar. An- cak temizliğe devam edildikçe resim- lerin pek de boşuna saklanmadığı meydana çıktı. Sıraların içinde sakıt sabık Cumhurbaşkanı oBayarla Meclis Başkanı Kan bol bol is- timal ettikleri bazı "lüzumlu ilâçlar" da bulundu. Bulunan ilâçların mik- tarı bir hayli kabarıktı. Üzerindeki iyatlara bakılırsa bunları her babayi- ğitin kullanmasına imkân olmadığı da kolayca anlaşılıyordu. Ayrıca ko- ulunmadığı halde son danında ço- sattıkları Gözlerde ender olarak da kanun tek- lif ve tasarıları vardı. Yalnız Büyük Meclisin sıraların- geçirildi. İhtalalin hemen akabinde konulan vesikalar kıtlann türlü rezaletlerini, türlü ( suistimallerini ortaya çıkarıyor, bunlar tasnif edile- rek Yüksek Soruşturma Kurulunun ina e edilmek üzere bir kena- ra konuluyordu. Bu arada Bakanak- larda eni kepazelikler ifşa oldu. Basın-Yayın Bakanlığının dos- yaları alâka uyandırıcı evrakla do- luydu. Meselâ dışarda Basın-Yayın Umum Müdürlüğü hesabına sonradan suya düsen Atatürk filmi mevzuunda Fi MA yapan bir hanınım ismine andı. Bu hanım Basın-Yayının Mn yiyor, içiyor, geziyordu. "Ha nımın adı dudaklarda tatlı tebessüm- ler yarattı. Hanım "yüzde on müte- " sakıt Dış İşleri Bakanı Fa- tin Rüştü Zorlunun yâr-i vefakârı Vesamet Kutluydu, Vesamet Kutlu- Profesörler Komitenin yemin ak im zoru yendi da ve sakıtların makam masalarında ME EE değil, pisliklerin temizlen- esi için resmi a girişilen tahkikatlar da bir hakikati ortaya koydu: D.P. iktidarının büyükleri ve onların yardakçıları o n yıl müddetle sadece belden aşağı kimisi ya- -amışlardı. İhtimal ki bu derece iğ- renç, şekilde, maskara olarak yuvar- lanıp yn de yol ri arm yukarı kısımlarını, kafalar ve kalplerini hiç, çalıştırmamış bin Sn ve esmer bombalar Hakikaten geçen hafta içerisinde pislikleri temizlemek maksadıy hemen hemen bütün Bakanlıklarda faaliyet gösterdi. Bakanlıklarda ilk soruşturma için gerekli evrak aldığı AKİS, 30 HAZİRAN 1960 nun işini Basın-Yayın Müdürlüğünde Münir Müeyyet Bekman o yapmıştı. Bekman sadece Zorlu Dış İşleri Ba- kanının ahbablarının gönlünü hoş et- memişti. Bonn'a yollanan ve tek keli- me Almanca bilmeyen sarışın bir ha- nımın hikâyesi de dillere destandı. Düşünülmüş, takınılmış, sarışın bom- ba Bonn'a mahalli katip olarak gön- derilmişti. İşlerdeki çabukluk ve Bek- manın bu husustaki kaabiliyeti zama- n Basın-Yayın Bakanı Sıtkı Yırca- lıyı ziyadesiyle memnun etmişti. He- e sarışın hanımın yol parasının te- mini Bakam son derece sevindirmiş- ti. Basın Yayındaki memurlar birkaç gün İçerisinde Almanca bir broşür hazırlamışlardı. Broşür Umum Mü- ürlüğe sarışın bomba tarafından beş bin Türk lirasına satılmıştı. YURTTA OLUP BİTENLER m va Me ye Zühtü Tar Münir Müe; 7 nla ataklarının emme derhal son ver- di ve iyi niyetle bir temizliğe "siri ti. Ama kaldırılan her taşın altından bir kadın çıkıyordu ve bu kadın bir suistimalin, ya da bir menfaatin ale- tiydi, vasıtasıydı. Böylesine kadın düşkünlüğü, muhtemelen ancak Pom. peide mevcuttu ve zaten Pompeilile- rin akibeti de Yassıadada sürünmek- ten biraz daha az parlak imiş. Nitekim Başbakanlıkta çıkan ev- raklar da bazı hakikatları ortaya ko oya ordu ki Menderes hat ek yı Vefakar p raklıydı. ilemi emişme gönderdik- leri mektuplar, telgraflar d e st e des- te saklanmıştı. Bunlardan birisi ev- rakları tetkikle vazifeli heyet o üye- lerinin eline geçtiğinde adam az daha gülmekten katılacaktı. On sahifelik eski türkçe kağıt tomarını arkadaşı- na uzattı ve: "- Bak, Vali ne mektup- lar yazarmış, gör!" dedi. Arkadaşı, sık satırlar halinde ya- zılmış mektubu okumaya başladı. "Altın kılıçlı ve şövalye ruhlu Baş- vekilim..." diye başlıyan mektup uza- yıp gidiyordu. Aman efendim, Men- deres-bu mektuba göre ne de değildi ki? Menderes neler yapmamıştı ki? Mek- tupta sabık Başbakanın yaptığı işler arasında sadece 6-7 Eylül hadisele-- rinden bahsedilmiyordu. Evrakları tetkike memur hayat azaları, Gökayın mektubunu gülerek Ya Çomla karıştıran bir di- Ti birden sarardı. Eline geçirdiği telerafi tekrar tekrar okudu. Sonra yanındaki arkadaşına gösterdi. İkisi de heman mı ali Telgrafı tu- vi elleri Myo YAR alen tel- raf iki adamı heyecanlandıracak mahiyetteydi. Telgraf Sabık Başba- kana çekilen bağlılık telgraflarından biriydi. Ne var ki altındaki imza in- sanın tüylerini diken diken ediyordu. imza yerinde, halen Milli Birlik Ko- mitesi üyelerinden bir Albayın ismi okunu uyordu Tm derhal ilgililere bildirildi. rada Cemal Gürsele de telgraf gösterildi. Telgrafı Devlet ve Hükümet Başkanına götüren genç subay bayağı eme nmıştı. Gene- ralin ne yapacağını merak ediyordu Gürsel telgrafı “Sükünetle okudu. Al- tındaki imzaya bakarak gülümsedi ve: "— Bunu. my filan alır diye biz çektirmiştik. Bak: sana, taş d bayağı ciddiye almış da saklamış" dedi. Genç subayın o- dadan ciler gözleri gülüyordu. 11