YURITA OLUP BİTENLER kimiyet gazetesini gülümsiyerek bir- birlerine gösterdiler. Resim çektirme merakı sadece Yazıcıoğlunda değildi. Bir çok D.P. borazanının müntesipleri Devlet Baş- kanıyla beraber olabilmek, aynı an- da fotoğraf makinesinin ekranına gi- rebilmek için adeta (yarışıyorlardı. Hele Cemal Gürsel Havadis gazetesi - n bu mücadeleci hali, görülmeğe değ Kokteylde, fikir işçici genç gaze- tecileri en fazla sevindiren haber Devlet Bakanı Şefik İnan tarafından verildi Geçici Hükümet İşçi - Patron münasebetlerini tanzim eden bir ka- nun hazırlayacaktı. Bunun tasarısını RI Sendikalarından mz ilanlardan çalışanlara da his- > Vi ve fikir işçisinin refaha A Geçici Hükümet Aza- e Milli Birlik Komitesi tarafın- dan ma anl ydı. Bakan devri Demokrasinin meşhur lr leme de ortadan kaldırılacağını ve Basını her türlü baskıdan azade kalacağını kendisine gülümsiyerek bakan g tecilere bildirdi. mensuplarının erdi! Kokteyl sona erdiğinde an fazl memnun olanlar muhakkak ki hakiki gazetecilerdi. Zaten dönüşte evlerine bizzat Bakanlar tarafından bırakıl- dıklarında hepsinin ağızlan kulakla- rına değdi. CH.P. Toparlanmanın zarureti (Kapaktaki Bu haftanın başındaki pazartesi ak- şamı, saatin 19'u vurmasından hemen sonra radyosu başında bulu- nanlar "partilerarası münasebetler'* mevzuunda bir demeç dinlediler. De- meçin hususiyeti, (sahibinin adıydı. Orgeneral Cemal Gürsel yeni idare- .ile D.P. arasın- politikacı) bir muayyen Z ümrenin memleketi de, .P. yi da felâkete sürüklediğini söy- ledi, İnkılâp hareketinin memleketi 6, Mei yi de böyle bir felâketten kur mg. gayesiyle ip ep bildirdi, böylece D.P. nin kapatılac. ğım hayal genlerin Yanıldıklanını ihsas etti. Demeç, "bir kısım partili vatandaşlar"ın Darimi Partililere kargı takındıkları nahoş tavırları, tecavüzleri takbih için hazırlanmıştı. Geçici Hükümet bunu asla tasvip et- miyordu. Herkes bu Hükümet nez- dinde eşitti. Aksi istikamette hareket 16 İstanbul C. H. P. İl Merkezi Hareket var edenler şiddetle cezalandırılacaktı. Gürselin o sözleri insaflı (o Halkçıları Tar hdi Hattâ bunların en büyü- gü fikrini "Tecavüz etmesinler! Ta- bii, eden varsa.." diye ifade etti. Ama bulanık sudaki balık avcıları arasın- da bulunan başka Halkçılar ateş püs- kürmekten geri kalmadılar. Zaten bunlara son günlerde bir hal ariz ol- muştu. Hiç kimseyi beğenmiyorlar, herkese atıp tutuyorlar, memleketi sadece kendilerinin idare edebilecek- lerini in sürüyorlar, rakip addettik- leri metleri canlarından bezdirip A uzaklaştırmak için manev ralar Sa "çirkin politikacı" lığın en parl gn veriyorlardı. Aslında bu halanın başında Gürse- lin söyledikleri neviden kimsele- rin suratına dirilmiş bir şamardı. Fakat şamar gerekli tesiri pek yap- madı. Aslında 27 Mayıs m a -i Ankarada, Kızılaydaki C.H nel Merkezinin çok katlı ma Si meydan muharebesine sahne oluyor- du. Binanın dar koridorları, küçük odalan günün har satinde ağzına ka- dar doluyor, senelerden beri C.H.P. tabelâlarının altından besmeleyle geçmiş kimseler şimdi salon nutukla- rı atıyorlardı. D.P. yi bunlar yıkmış- lardı, ihtilâlin fikir tohumlarını bun- lar atmışlardı, bunlar memleketteki bilinen havayı yaratmışlardı. İşin fe- nası şuydu ki bunların bir kısmı öyle tiplerdi ki, isimlerinin bir aday liste- sinde görünmeli bütün bir seçmen kütlesini Menderese, katta Bayara ey vermeye sevkedebilirdi. Zira bun- lar, vaktiyle Yassıadaya gitmemiş olmayı, C.H.P. nin başında bir vatan- sever, idealist, basiretli ve demokra- tik nizama yürekten aşık İnönünün bulunmasına medyundular. Şimdi, istikbali gene parlak e sokulmuşlardı. İnönünün Ayten so- kaktaki evi her gün bunların bir dü- zinesinin e e “ i görüş istiyor, ilerde kendisinden nasıl da bileceğini Genel Başkana anlatıyor- du. Zavallı Genel Başkan bu palavra- ları sabırla er hiç kimseyi kır- mamaya i gayret sarfederek ba- a yalak sıyırmaya çalışıyor- ap sahillerinde avaş, bu haftanın başında sadece yişlilerinden biri İstanbulda oluyor- du ve herkes bunu merakla, ibretle seyrediyordu. İstanbulda Şemseddin Günaltay, üzerine aldığı vazifeyi ta- mamladığını bizzat anlayarak istifa- sını vermiş ve bu istifa makbul gö- rülerek kabul edilmişti. Günaltay bir "sabık başbakan" olduğu halde par- tisinin kendisine ihtiyacı bulunduğu bir devirde İstanbul il e seve seve, şeref duyarak omuzlamış, bir ara "hiziplerüstü" rol o a yarak birliği sağlamış, teşkilâtı sahilate ka- vuşturmuş, sonradan hâdiseler ken- disini asınca istifayı gayet makul AKİS, 30 HAZİRAN 1960