Bir Görüş Yeniden Başlarken Yusuf Ziya ADEMHAN Günler ne kadar da çabuk geçiyor! Beni satırları yazdığını masanın başından apar topar alıp, hapishanenin demir kapılarının ardına bı- raktıkları günden bu yana tara üç yıl geçmiş. Üç yıl! Dile kolay. Ne ol du sanki? Bir Yusuf Ziya Ademhan tutulup hapse atıldı. Üç (ayrı "suç" dan cezasını çekti ve gün ışığına kavuştu. Şimdi dayanma gücü daha da bilenmiş, inançları daha çok pekişmiş, üstelik hapishanenin ' kahrına alışmış bir insan olarak işimin başındayım. En küçük bezginlik, bıkkın- lık veya korkuya benzer bir tluygu yok içimde. Bugüne kadar devam eden tutumumun doğruluğuna daha çok İnanıyorum. Görünen köy kda- vuz İstemez. Üç yıl öncesine göre memleketimizin bugün içinde bulun- duğu şartlar daha iyi değil. Hapse (giren bir Ademhan da değil. Amum- lar, Cenkçiler, Balcıoğluları, Akpınarlar, Erdemler hapishane duvarb> rının ardında aynı çileyi dolduruyorlar. Memlekete (hizmet etmek, fay- dalı olmak ilk ve mutlak hedef olunca, hangi kahır (hangi çile insanı yo- lundan döndürebilir? Ortada gözle görülen, elle tatulan bir gerçek var: Türk basınında, memleketin mutlu geleceği için bir nefer gibi çalışmağa, doğru gördü- gü, hak bellediği yolda yılmadan savaşmağa andiçmiş kişilerin sayısı sanıldığı veya umulduğu kadar az değil. Birini susturursanız, konuşa- cak, yazacak bir barkası dalma çıkıyor. Birini hapse atarsanız, hapse girebilecek gönüllü sayısı çoğalıyor. Bütün bunların açıkça ifade ettiği mâna elbette şudur: Türkiyede tam ve kamil bir şekilde demokratik re- jimin kurulmasınaa ve yerleşmesine engel olabilecek hiç bir kuvvet mevcud değildir. Bütün bir mahkümiyet müddetini, hapishanenin dar, sıkıcı şartları- na rağmen, bir çınar gölgesinde oturmanın rahatlığı içinde geçirdiğimi sun bir insana yetebilecek rahatlığı sağlıyor.Önemli olan, en geniş im- kanlar, alabildiğine rahatlıklar içinde vicdan huzurunu kaybetmiş ol- maktır! Tedavisi ve telâfisi güç olan budur. Yüreğimde kimseye karşı en ufak bir kin ve husumet duymadan, yepyeni umutlar ve taze bir kuvvetle demokrasi savaşında bir nefer olarak hizmete başlamanın mutluluğu içindeyim. turduklan İl merkezine geldi. Ak- şamdan tembihlenmiş ve merasimin yapılacağı yere adam taşımakla Va- zifeli bütün Demokratlar hazırdı. Lâ- e gönderdi. Ayrıca kiralanan 200 kadar kamyon da aynı vazife ile yola koyuldu. Saat- ler ilerledikçe İl Başkanının keyfi bozuluyordu. Bir şoför ancak 8 kişi- lik bir grup toplayabilmiş, bunlardan dört tanesi de yarı yolda işleri oldu- gunu ileri sürerek (otomobilden in- mişlerdi. Neyse ki diğerleri bu dere- ce ümit kırıcı haberlerle gelmiyor- lardı. İyi kötü civardan bazı vatan- daşları alıp getirebilmişlerdi. o Koca- eli vilâyeti yavaş yavaş Başbakan Menderesi karşılamağa hazırlanıyor- du! Ufak tefek teferruat da unutul- mamıştı. Bayram günü olmasına rağmen ta Kanununa göre işçiye çift 22 yevmiye Vererek omesaisine odevam eden bütün fabrikalara telefon edile- rek tatil yapılması istenmiş ve işçi- lerin merasime o iştirak ettirilmesi bildirilmişti. Olan işçiye olmuş, iki yevmiye birden kaybetmişti. Ayrıca İstanbuldan takviye edilen polis eki- bi şehrin muhtelif yerlerinde vazife- lendirilmişti. Garip bir tesadüf Koca- eli Demokratlarının pek işine yara- mıştı. Rafineri tesislerinin okurula- cağı yere pek yakın olan 3, Tümene iki gün önce manevra hazırlığı yapıl- ması emredilmiş ve tümen tam teç- hizat hazırlanmıştı. .Merasimde bu hazırlıklı tümen de vazifelendirilmiş- ti. Hiç bir şeyin eksik olmaması için üç gün önceden bir de prova yapıl- mıştı. Gerçi bu ilk prova değildi ve tesisler pek çokları gibi talihsiz te- sislerdi! Sağlam temel.. Talihsizdi, zira bundan Onbeş gün önce temelleri bir kere daha atıl- mış ve inşaata hile başlanmıştı. Bu sadece Kocaeli Demokratlarıyla Bey- fendinin gönlünü hoş etmek için ya- pılan bir törendi. Temel dediğin esa- sen böyle bir iki defa atılırdı! Yoksa tesislerin Ankara Spor ve Sergi Sa- rayının âkıbetine uğraması mümkün olabilirdi. Bu bakımdan mükemmellikteydi. Şehirde Bayram münasebetiyle ku- rulan öyle bunları kim görse bayılır, memnun olur ve hazırlıyanların sırtını aksardı. o Bun- lardan birisi her Milli Hakimiyet bayramında kurulan ve üzerinde "Bi- rimiz hepimiz için," ibaresi yazılı ta- kın o güne adapte edileniydi. Takın üzerinde şöyle yazılıydı: o "Atatürk memleketi odüşmandan, Menderes memleketi sefaletten kurtardı". İşlerin bu kadar iyi gitmesine rağ- men Kocaeli Demokratlarının kork- tuğu bazı şeyler de yok değildi. Ger- çi bunlar pek öyle fevkalâde şeyler değildi. - Görülmemiş, (o duyulmamış şeyler de değildi. Ama nede olsa canları sıkabilirdi. Kocaelili mutlu azınlığın çekindiği hâdiselerden bi- risi rafineri tesislerinin Oo kurulacağı Yarımca mevkiindeki toprak sahibi köylülerin bir fırsatım bularak Baş- bakana sızlanmalarıydı. İki yıl önce bu tesislerin kurulacağı açıklanmış, köylüye topraklanma metre karesi- nin 4 ilâ 6 liradan satın alınacakları söylenmişti. Hakikaten köylüden te- sislerin kurulacağı o topraklar söyle- nen fiat üzerinden alınmıştı da... Ne var ki aradan zaman geçince köylü- nün kulağına hiç de hoş olmayan ba- zı sözler gelmişti» . »Toprakları yok yere elden çıkmıştı., Kendilerinin sat- topraklar şirket tarafından satın a- lınacaktı. İş böyle olunca köylü en azından yüzde elli kaybediyordu. Ya- rımcalılar sızlanmağa başlamışlardı. Köylülerin çoğu İzmitli (o avukatlara vekâlet vererek haklarını aramaya, yok yere kaybolan milyonlarca lira- nın peşini bırakmamağa karar ver- mişlerdi. Hikaye bir hayli dallanıp budaklanmıştı. O kadar ki resmi ma- kamların hadiseyle ilgili olarak te- mel atma töreninden önce gönderdik- leri iki müfettiş Kocaelinin Başba- kanı karşılamağa hazırlandığı sıra- larda hararetle çalışmağa başlamış- lardı bile. O gün saat 13 sıralarında İzmit sokaklarında dolaşanlar her iki da- kikada bir şu sözleri duyuyorlardı: "Rafineri tesislerinin temeline ilk harcı uğurlu elleriyle atacak olan Başbakanımız Menderesin gelişi yak- laşmıştır. Biraz sonra kalkacak tren kendilerini Oo karşılamak ( isteyenleri merasim mıntakasına götürecektir. AKİS, 27 NİSAN 1960