farlardı Nitekim o gece (o İnönünün yemeği, meraklı bazı vatandaşları- mızın dikkatli nazarları altında ya- pıldı. Yemeğin şeref misafiri (Fuad Köprülüydü. İnönü salonun ortasın- da hakim mevkie kurulmuş bir ma- sada oturuyordu. Sağında İsmail Kuştu Aksal, solunda Prof. Köprülü yeralmıştı. Sırta Atalay, Mehmet Hazer, Nüvit Yetkin, Ali Yeniaras, Kemal Satır, Fevzi Lütfi Karaös- manoğlu Genel Başkanın masasının misafirleriydi. Diğer milletvekilleri, partililer ve hasın mensupları başka masalarda ağırlanıyorlardı. Yemeğin ortalarında Fuad Köp- rülü son derece heyecanlı içten bir konuşma yaptı., Her zamanki gibi babayani giyinmişti. Sağ elini , yele- ginin cebine sokmuştu, hadet parmağını mütemadiyen sallı- yordu. "Sizin aranızda bulunmakla ve, mücadelenize iştirak etmekle çok bahtiyarım'.' dedi. Sonra devam etti: Daima hürmet ettiğimiz, şükran .borcu taşıdığımız İnönü ile bu mü- cadolenin içinde bulunmak şereftir" Bir DP. kurucusunun ağzından bu »özleri işitmek garipsenebilirdi, ama siyasi vaziyet öylesine garip bir man- zara almış ve her şahsın omuzuna öyle bir vazife yüklenmişti ki, Köp- rülü bir memleketsevere düşen tutu- mu almaktan başka şey yapmıyordu. Nitekim Köprülü, sözlerini şöyle bağ- ladı: "Bu milletin iradesine karşı çıkmaya imkân yoktur". Heyecan- lanmıştı. "Bu millet kat'i okararını vermiştir. Vatandaş artık tabii olan insanlık, haysiyet ve hürriyetini is- Babayani tavırlı, obabayani fakat sevimli oOKurucu yerine oturduğunda göz pınarlarından ta- şan iki damla yaş şakaklarından men ter -tanelerine karıştı. Yemek büyük bir. neşe içinde de- vam etti. Mönüde ordövr, kızarmış tavuk, pilâv ve meyva vardı. Azimli C.H.P li milletvekilleri yorucu geçen günün hakedilmiş yemeğini o yiyor- lardı. İçlerinden pek çoğu Ulus ga- zetesinin; o günkü meşhur sayısını sokak başlarında bizzat halka dağıt- mışlardı. Kararları şuydu: Mücade- lenin ön safında bulunmak ve vatan- daşa numune olmak. Nitekim eski Hür: P. liBurdur milletvekili Alim Sipahi kendisine has şivesiyle o gü nün intibaını şöyle ifade etti: "Bir defa daha doğdum, bir defa gençlleştim" killeri liderleriyle bir ve beraber ol- manın neşesi içindeydiler. Masalar- da konuşulan tek mevzu İktidarın tutumu ve C.H.P. nin bu tutum kar- sısında alacağı vaziyetti. Elbette ge- rileme, sinme, tereddüt olmayacak- ti. Arzulanan neticeye emin, fakat sakin yürünecekti. (Kuvvetlerini 76 AKİS, 27 NİSAN 1960 yaşında dinç bir kumandan Atı- yorlardı. Ankaradaki faaliyet partinin tutumu ertesi gün ve onu takip eden günler Genel Merkez- de bizzat İnönünün başkanlık ettiği toplantılarda tesbit edildi. Toplantı- lar Merkez İdare Kurulunun Grup İdare Kuruluyla müşterek toplantı- larıydı. Kararlar derhal tamim ha- linde parti teşkilâtına bildirildi. Haf- ta içinde, tamimler birbirini takip et- ti ve teşkilât kendisine verilen direk- tifleri harfi harfine (oyerine getirdi. İşin güzel tarafı şuydu ki, bu bir hafta içinde C.H.P. ye görülmemiş derecede fazla iltihak oldu. Halk, he- men her tarafta C.H.P. ocaklarına akın ediyor ve partiye kaydolmak suretiyle hem hissiyatım, hem azmi- ni gösteriyordu. Haftanın sonunda YURTTA OLUP BİTENLER ben ya Mecliste, ya partide çalışmaya daima devam ediyor, akşamlarını ai- lesi içinde, torunlarıyla ooyalanarak geçiriyor, günün yorgunluğunu bu suretle üzerinden ve zihninden altı- ertesi sabah gene o terütaze memle- ket meselelerine dönüyordu. Normal bir hayatın siyaset adamları için fay- dası böylece bir defa daha çıkıyor, Oİnönü ne cam kırıyor, ve gömleğini yırtıyor, büyük bir sükü- net, içinde vazifesini yapıyordu. Çetin İmtihan Fakat bu bir hafta CHP. teşkilatı için çetin imtihanlara vesile oldu. İstanbul'un., Kocaeli de, Çorumda, Es- kisehirde cereyan eden bazı hadiseler teşkilâtın nasıl bir vazifeyle (o karsı karşıya bulunduğunu ortaya koydu.. forumdaki hadise Osmancık ilçesin* İnönü'nün vemeğilie Köprülü i konuşuyor © ski düşman pekala dost olur anlaşıldı ki, Türkiyede V.C. ye ilti- hak eden maruf ye mutena zevatın yanında, bambaşka hislerle hareket eden, en tehlikeli görünen anlamda böyle hareket edebüen Oomuhteşem bir kütle vardır. İnönü Meclise gitti. Genel Merkeze gitti. Çalıştı, çalıştı, çalıştı.. Gel3n binlerce telgrafa veri- len' cevâpları gözden geçirdi. Yurdun her tarafından vatandaşlar Muhale- fet liderine bağlılıklarını, hayranlık- larını, takdirlerim bildiriyorlar, onun izinde olduklarını haber veriyorlardı. Bu İnönünün şevkini derecede arttırdı. sapasağ- lam -bunun ne büyük nimet olduğu- nu erbabı bilir yerindeydi. Kendisini her dinç canlı hissediyordu. Sabahları erken kalkıyor, öğleye doğru partiye gidi- yor, öğle yemeğini evinde yiyor, öğ- Gruba gitti. de oldu. Çorum C.H.P. il başkanı Ab- dullah Ercan ile avukat Ahmet Ba- şıbüyük beraberce Osmancık C.H.P. ilçe binasına partili arkadaşlarıyla görüşmek üzere gitmişlerdi..Onlar parti binasındayken DP. Osmancık ilçe başkanı Rıfat Simitçi Jandarma başçavuşu Mehmet Göke başvurdu ve C.H.P. lilerin siyasi toplantı, yap- tıklarını itibar etti. Bunun, Jandarma komutanı C.H.P. binasına geldi ve orada bulunanların dağılma- sını istedi, Orada bulunanların" "Biz siyasi fâaliyet yapmıyoruz, sohbet ediyoruz" demeleri üzerine de 19 ki- şiyi yakalayıp götürdü. Bunlar; der- hal muhakeme edildiler ve Ercan ile Başıbüyük ve CH.P. ilçe başkanı Muhshı Çelik tevkif edildiler "Biz 19 sında söylediği şu sözler oldu:;;