YURTTA OLUP BİTENLER. Kızılayda polis faaliyet halinde ur abalıyd: ğında kalmıştı. Daha ikinci defa: - Çekilişe az kaldı.. Çekilişe az kaldı" diye bağırmıştı ki, ayakları yerden kesilmiş ve kendisini gri kam- yönetin içinde bulmuştu. Üstelik bir müşterisinden 10 lira almıştı. Müşte- riye bileti verememişti. o Piyangocu, hikâyesinin sonunda: "— Çekilişe az kaldı deyince kim- bilir ne anladılar" dedi ve acı acı güldü. Yirmlaltılarda sigara bitmişti. A- ğızlarına bir a koymamışlardı. Bu sırada çilerinde sandviçler ve si- garalarla C.H.P. milletvekilleri gel- diler 3u yakın alâka sanıkları pek fazla mütehassis etti.. Moralleri kuv- vetlendi ve neşeleri arttı. Ayni saatlerde gençlik teşekkülle- ri başkanları arkadaşlarının nezarete atılması dolayısıyla harekete geç- mişlerdi. Bir taraftan Birinci Şube Müdürlüğüne, diğer taraftan Anka- ra Savcılığına baş vuruldu. Üniver- siteli gençlerin durumuyla yakınan ilgilenildi. Hele S.B.F. kaynıyordu. Yatakhanelerde leyli ' talebelerden bir tekinin bile gözüne uyku girme- di; Kız talebeler arkadaşlarına pasta yapip yollamak için hazırlığa baş- ladılar. Gençlik İnönü sevgisinin ar- tık normal birşey olduğunu her ha- reketiyle anlatıyordu. 19 Nisan 1960 gecesi yirmialtı ki- şi için oldukça yorucu geçti. Saat 21 sırıklarında Adliyeye götürüldü- ler. Üç savcı muavini ayrı ayrı sor- gularını yaptı. Adliyeye giderken yirmialtı kişinin de neşesi yerindey- di. Hele Adliyenin soğuk koridorla- rına sıralanıp, polislerin kimlerin ka- nuna aykırı hareket ettiğini teşhisi; İşine geçildiğinde. eğlence pek art-tı. Sanıklar boy sırasına göre dizildiler. 18 Polisler sıralardakiler! teker teker süzüyor, derin derin düşünüyor, son- ra yanındakine atlıyorlardı. Tesbit yarım saat kadar sürdü. Beş İçişinin bu işi yaptığı polisler tarafından ifa- de edildi. Ancak hu şahısların neye istinaden suçlandınldıkları belli ol- madı. ümayiş mi yapmışlardıT Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri ka- nununa aykırı hareket etmişlerse Kızılayda toplanan binlerce Ankara- lı da suçluydu. Toplantıyı ve nüma- yişi tertip ettikleri hiç iddia edile- mezdi. Meselâ şu Barbaro3 adındaki delikanlı o gün. kimya dersinden al- dığı kırık nottan başka, birşey dü- şünmüyordu. Garson Hasan Alıcıya gelince, tesadüfün o gün Kızılaya ge- tirdiği bir vatandaştı. tşin güzel tarafı, sanıklara verilen bir haber oldu. C.H.P. milletvekille- best bırakılacaklarını Hakikaten durum böyleydi. Savc» lar aynı fikirdeydiler. Ne var ki Çan- kaya' Karakoluna ikamet tesbiti için gönderilmek üzere arabaya biridiri- len 26 -kişi otomobilden indikten son-. ra tekrar kendilerini Hazır Kuvvetin soğuk koğuşu önünde buldular, İçe- ri dolduruldular ve geceyi orada ge- çirecekleri kendilerine bildirildi. Ne olmuştu? Neden böyle yapılıyordu ? Bunu kimse, anlıyamadı. Bilinen, o gece orada kalınacağı ve ertesi sa- bah yargılanacaklarıydı. Ah şu rakamlar.. Ertesi ogün Ankara Adliye sarayı- nın merdivenleri yaş vasatisi 24ü geçmeyen kızlı erkekli bir kitle ile lebalep dolmuştu. Sabahın erken sa- betlerinde toplanan kalabalık üniver- siteli oOgençlerden müteşekkildi. Bu fakültelerde dersler - "19 Nisan Sanıklar" yüzden bazı cekti. kişinin ifadeleri (o aşağı yükâri ayni oldu. Arada ufak, fark- lar' mevcuttu. Kimi fıstık, kimi sine- ma bileti alırken yakalanmıştı. Hat ta bu arada öyle eğlenceli maceralar olmuştu ki, anlatıa anlatıla bitirile- miyordu. Münakaşanın büyüğü, İnönüye sevgi gösterisinde bulunanların sa- yısının kaç olduğu sorulduğunda Çık- tı. O sabahki Zafer gazetesinin man- şetinde bunların sayısının 150- 200 olduğu bildiriliyordu. Şahit olarak dinlenen polislerin dilleri aynı raka- rar söylemeğe bir türlü varamadı. Biri 4 - 5 bin dedi. Bir tanesi birkaç bin kişi diye ifade verdi. Bir diğeri de uzak illerimizden birisine (tatile gönderilme pahasına hakikata yak- laşan bir rakam söyledi: 8 bin kişi!.. Sorgular bittikten sonra Savcının ağır ağır ayağa kalktığı görüldü.E- linde yazılı bir kâğıt vardı. Kâğıttan beş kişinin adını okudu ve bunların tevkifini İstedi. o Beş kişi bir akşam evvel tesbit edilenlerdi... Tevkif edilenler cezaevine rilirken gözlerinde okorku veya piş- manlığı arayanlar boşuna baktılar. Hele küçük Barbarosun kendisine nasihata kalkan babasına söylediği söz geçen haftanın içinde her evde, her toplulukta' anlatılıyordu. Barba- gönde- ros Çemenoğlu babasına şöyle de- mişti: "— Ne olacak baba.. Şerefimizle Bununla if hapishaneye gidiyoruz... tihar etmen lâzım.. Anneme üzülmesin...” sövle, Yorulmayan Adam Kendisine karşı sevgi (gösterenler bu azaplara katlanırlarken. İs- ım İnönü onların hislerine lâyık Kıl- mak için bütün hafta boyunca kesif bir mesai sarf etti; Haftanın başında- ki o meşhur gün kalabalıktan C.H.P. Genel Merkezine giremeyince Mecli- se gelmiş ve Grup odasına çıkmıştı. Orada, arkadaşlarına gece Bulvar Palasta bir yemek vertneyi karar- laştirdi ve bu işle omeşgul Olmaları için alâkalılara tembihatta bulundu. Böyle bir yemeğe karşım''merâklı zevat'ın nesil vaziyet alacağı doğ- rusu meraka değerdi. Vaziyet,. Bul- var Palasın Sahibine yapılan bazı "faydalı telkinlerden ibaret kaldı. "Büyüklerimiz, başkentte İnönünün yemek verebileceği bir lokalin mev- cudiyeti karsısında pek üzülecekler- miyordu ve <l şeylerle kendilerini Üzecek yerdş da- ha ciddi işlerle uğraşmalarına ta- AKİS, 27 NİSAN 1960