Cilt: XVLL, Sayı: 285 AKİS HAFTALIK AKTUALİTE MECMUASI 13 OCAK 1960 YURTTA OLUP BİTENLER Millet Kampanya Bir haftadan beri bütün Türkiye bir seçim kampanyasına - fiilen girmiş bulunuyor. İktidarın başı ile Muhalefetin başı arasında başlayan akaşa n — cevaplarını seçimlerinin son derece he- yecanlı geçeceğini sezmişlerdir. Dü- ellonun bir hususiyeti iki tarafın da, henüz resmi bir açıklama yapılmış olmamakla beraber seçimlerin 1960 da cereyan edeceği hususunda bir nevi mutabakat — manzarası göster- meleridir. Muhalefet lideri -birinci derecede mesul olmamanın da ver- diği avantajla- "1960 Seçim Kampan- yasından açıkça bahsetmiş, İktida- rın başı ise -birinci derecede sul olmanın icabı- böyle bir lâfı telâffuz- dan sakınmasına mukabil rakibinin o sÖzünü Böyle hallerde "tekzip etmeme"nin "teyit etme" manasına geldiği pek az kim- senin meçhulüdür. okuyanlar Mücadelenin bu ilk raundunda görülen manzara, Muhalefet lideri- nin hesaplı — darbelerinin çok daha fazla ses verdiğidir. Bunun bir sebe- bi İktidarın başının mücadeleye en yüksek perdeden girişmiş olması, bu yüzden sözlerinin kudretini arttıra- mamasıdır. Diğer bir sebep, milletin hakikaten "dolu" halde bulunması, İnönünün dertlere tercüman olan tok konuşmalarını âdeta su içer gibi iç- mesidir. Buna mukabil Menderesin realitelere uzak görünen ve herkesin bildiği en basit hakikatleri halkın telâkki tarzından başka türlü telâk- ki eden beyanları rağbet — bahsinde pek fakir kalmaktadır. 4 Bursa İnönüyü karşılıyor Tahtadan bir kale C.H.P. Paşa kolunu sıvadı... (Kapaktaki seyahat) Bu haftanın başında pazartesi gü- nu lstanbuldan Ankaraya giden Motorlu, trenin son saat iki- den itibaren adetâ bir bayram hava- sı esmeye başladı. Tren o gün ikiye doğru Bilecik istasyonuna geldi ve son vagonuna bir kaç yolcu aldı. Yolculardan biri İsmet İnönüydü. Muhalefet lideri hayatında rastladığı misafirperverliklerin en sevimlisiyle, trende karşılaştı. —Trenin personeli de kendisine karşı son derece nazik- ti. Ama vagonda — bulunan yolcular Menderese karşı sert bir mücadeleye girişmiş olan İnönüyü rahat ettirmek için birbirleriyle yarış ettiler, para- landılar. Yalnız Muhalefet liderine değil, yanında bulunan arkadaşları- na da yer vermek için. sıra sıra kol- tuk boşaltıldı., pek çok kimse ayağa fırladı. Başından şapkası, sırtından paltosu alındı, halka selâm verebil- mesi için penceresi açıldı, herkes et- rafında dört döndü. Bunlar, İnönü- nün ilk defa gördüğü kimselerdi. Er- kekler vardı, kadınlar vardı; yaşlı- lar vardı; gençler vardı; taraflılar * vardı, tarafsızlar vardı. Tarafsızlar taraflılardan daha çoktu. Ama koca vagonda bu havaya kapılmayan tek kimse yoktu İhtimal taraflıların ara- sında Demokrat vatandaşlar da bulu- nuyordu -her r "Demokrat vatandaş” artık pek nadir rastlanan bir insan nesli haline gelmişse de.. Buna rağmen, bütün yol boyunca, he- men istisnasız bütün yolcuların göz- lerinde Muhalefet liderine karşı bir sevgi pırıltısı parladı durdu. Onun, ku manya paketinden kendisine verilen çiğ kalmış tavuk — söğüşünü bıçakla kesmeye çalışırken "Neden kesmi- yor bu bıçak?" diye gülmesi, su bö- reğini zevkle yemesi, elmaların ye- şilini seçerek soyması, gözlüklerini takıp İstanbul gazetelerini inceden inceye tetkik etmesi hep, sıcak alâ- kayla takip edildi. Gazeteler İnönü- nün Bursa konuşmasını, kendisinden cevap isteyen Başbakana "Başbakan istediği cevabı yarın Bilecikte ala- caktır" dediğini, Başbakanın muka- belesinin ise bir tek gün içinde rad- yoda tam üç defa tekrarlandığını yazıyordu. Böylece, haftanın başındaki pa- zartesi günü hiç kimsenin kastı ol- maksızın, tamamiyle tesadüfi tarz- da "Boğaziçi" adlı trenin son vago- AKİS, 13 OCAK 1960