Milletvekili eliyle kısa boylu, tombulca bir milletvekilini işaret edi- yordu. Başında Fötr şapkası olan kımıldamadan cevap verdi: "Yok.. Değil o İbrahim Saffet bey.. Baksana taksi- ye biniyor. Bizimkinin hususi otomobili var." Beşi birden kafalarını salladılar ve sigaralarından derin birer nefes daha çektiler. Beş adam sigaralarının dumanını ciğerlerinden boşaltmamışlardı ki yolun karşı tarafında, OY- lu, iyi bir kumaştan yapıldığı hemen farkedilen krem renginde bir pardesü giymiş, kahverengi kasketli bir başka adam, Meclisin kapısındaki nöbetçi kulübelerin- den birinin bulunduğu yere doğru ilerledi. Bütün itina- avVı lerine milletvekillerinin bir diyeceği olup olmadıgını selam gönderip göndermiyeceğini soracaktı Ankara Palasın Meclise bakan kapısı önündeki kalabalık hava kararmağa yüz tuttuğundan yavaş ya- vaş dağılmağa başladı. Milletvekili avının birinci kıs- mı burada bitiyordu. Ertesi gün, Daha ertesi gün yeni- den başlıyacaktı. Emektar Ankara Palasın salonlarında ise bir baş- ka avcı grubu pusu kurmuştu. Bunlar Meclisin dağıl- masını beklemekteydiler. Masa başında ellerindeki vis- ki kadehini yudumlıyarak sabırsızlanıyor arada bir barmen Şinasiye: B. M. M. önünde bekleyen seçmenler "Ne ararsan bulunur derde devadan gayrı” sına rağmen iğreti bağlanmış pahalı kravatı yana doğ- ru kaymıştı. Cebinden Yeni Harman paketini çıkardı, uzun söğüt dalından yapılmış ağızlığına taktı. Türk malı bir çakmakla sigarasını yaktı ve beklemeğe baş- ladı. Bir müddet Meclisin kapısından gidip gelen beyaz eldivenli nöbetçileri seyretti. Sonra iki defa kasketini düzeltti. Gene beklemeğe başladı. Adamın ismi Ahmet Kurttu. Sivasın ileri gelen çiftçilerindendi. Ankaraya bazı işlerini takip için gel- mişti. Meclisin kapısı Öönünde beklemesinin sebebi de Sivas milletvekillerinden birini -Hangisi olursa olsun- görmekti. Ahmet Kurtun milletvekilleriyle -Kendi ifa- desine göre- bir işi yoktu. Sadece Sivastaki hemşeri- AKİS, 13 OCAK 1960 "Şinasi şuradan bir bak bakalım, Meclis dağıldı mı" diyorlardı. İşlerine çok fazla bağlı olanlar bizzat kapıya kadar giderek bakıyorlardı. Ankara Palasın emektar salonunda Meclisin açık oldu- ğu günlerde bunlara daima rastlamak mümkündü. Bi- rer ikişer masalara taksim olunan büyük ticari şirket- lerin mümessilleri veya alakalıları tanıdık milletvekil- lerini bekliyorlardı. Seçmen olarak milletvekillerine dertlerini anlatacaklardı. İsteklerini, taleplerini, bazı masum dıleklerını izah edecek ve kendılerınden yardım istiyecekleri Taleplerının pek çoğu Sivaslı Sadık Timisilinin di- leğinden kolay halledilecek meseleler olduğundan ko- laylıkla yapılıverecekti.