çıklaşmıştı. Neticede trafik durmuş ve içindeki misafirlerle birlikte mo- torlu taşıt vasıtaları saatlerce bekle- mişlerdi. Büyük çoğunluğu kahvaltı etmeden evden çıkan davetliler son derece acıkmışlardı. — Sabırsızlığın ve put gibi durmaktan uyuşan ayak- ların verdiği ızdırabın da tesiriyle, asaplar son derece gerilmişti. Zaman ilerledikçe, miğdelerin gurultusu, ır- kımızın kendine has tahammül ve dayanma kudretini yavaş yavaş aşı- yordu. Bir ara, motorlu taşıt vasıtaların- dan fırlayan insanların, son süratle tek bir hedefe doğru koştukları gö- rüldü. Evet, beklenen akibet nihayet gelip çatmıştı. 15 bin kumanya pa- ketini taşıyan kamyonlardan biri keşfedilmiş ve yağmaya Jandarma ve polisin mukavemeti, bir sineğin gösterebileceği mukavemetin fevkine çıkamamış, kapışma baş- lamıştı. Yer ve gökten başka hiçbir şeye rastlamanın mümkün olmadığı çorak bir arazide cereyan eden ku- manya harbi, 15 dakika kadar de- vam etti. Arada, yekdiğerleriyle vu- ruşanlara da rastlanıyordu. Kuman- rekete geçirilebilmesiyle neticelendi- rildi. Perdenin arkasındaki hakikat örenzedeler, hayatlarını tehlikeye atarak karınlarını oyurmanın çarelerini arayadursunlar, mesut a- zınlık diğer tarafta Hirfanlı Barajı ve Hidro-Elektrik Santrali tesisleri- nin üçüncü açılış törenini yapmak- taydı. Şöhretli hatiplerden İlerinin gene tam manasıyla içini dökeme- diği ve meşhur Zaferde üstünkörü bir hülâsası çıkan kısa konuşmasın- dan sonra, mikrofonun önüne İngil- tere Büyük Elçisi Sir Bernard Bur- rows -İktidarın başlıca methiyecile- rinden Tercümanın hâdiseleri pek ya- kından takip ettiği aşikâr, muhabiri- ne göre, o sırada belki de Viyanada şöminesinin başında piposunu tüttür- mekte olan bir evvelki İngiliz Büyük Elçisi Sir James Bowker- getirilmişti. English Electric Co. Ltd. ın de iştira- ki dolayısıyla söz alan ve o gün Sir James kadar şansı yaver gitmeyen Büyük Elçinin konuşması pek diplo- matça olmamakla beraber, talihsiz İlerininkinin yerine, Zaferde tam me- tin olarak yer almıştı. Sayın Bayarın gene bir düğmeye basmasıyla Hirfanlı — Barajının suyu tünelden akmağa başlamış ve tümü senede 400 milyon kilovat saat ener- ji verecek 3 türbinden yalnız biri ça- lışmağa başlamıştı. Fakat devlet bü- yüklerinin ve yüksek seviyeli davet- lilerin Hirfanlıdan ayrılmasından son- AKİS, 13 OCAK 1960 ra, türbin durdurulmuştu. Alâkalılar ifadelerine göre, temel atma töreni 1954 te yapılan Hirfanlı Barajı, kar- ların erimesi ve yağmurların düşme- sinden sonra mayıs ayında dolabile- cek, türbinler ancak müteakiben ça- lıştırılmağa başlanacaktı. O zaman Bir kere Hirfanlı Barajı ve Hidro-E- rak sonuncu açılış töreni, genel se- imlerin pek yakın bir arifesinde tertiplenecekti. Meselenin hakikati araştırıldığ takdirde, perdenin arkasında bam- başka bir niyet kendini gösteriyordu, en başta Hirfanlı Barajı ve Hidro-E- lektrik Santrali tesisleri hizmete gir- meğe hazır değildi. Ayrıca, ikinci ile üçüncü açılış törenleri arasında, geçen müddet zarfında, Hirfanlı Ba- rajı ve Hidro-Elektrik Santrali te- YURTTA OLUP BİTENLER Devlet büyükleri ve yüksek sevi- yeli misafirler, saat 15.30 da Hirfan- lıdan Ankaraya — müteveccihen yola çıkmışlardı. Program adeta, münha- sıran mesul azınlık için hazırlanmış- tı. Bir maceranın acı sonu örenzedeler bitap halde Hirfanlıya geldikleri zaman herşey çoktan bitmişti. Davet sahibi DSİ Umum Müdürü Süleyman Demirel dahi, hercümerce kurban giderek, her 2 törende de hazır bulunamamıştı. Hir- fanlıya geldiğinde, Bayar ile Mende- res ve Koraltan ve yüksek seviyeli misafirlerin yerlerinde yeller estiği- ni görünce, aşırı hiddet göstermişti. Dönüş bir başka âlemdi. Kuman- ya paketi taharriyatından motorlu Hirfanlı Barajının açılış merasiminden bir görünüş Dipsiz kiler, boş ambar!.. sislerine, öyle pek göz alıcı bir ilâ- ve de yapılmamıştı. Dikkatli nazar- lar, sadece oraya buraya serpiştiril- miş "Millete uğurlu olsun" ibaresin- den yeni bir şey farkedemediler. Ol- sa olsa, D. P. li büyükler Hirfanlı Barajı ve Hidro-Elektrik Santralı te- sislerini biraz şatafatlı şekilde ziya- reti arzulamışlar veya — maaşlarına yapılan B 100 zamma rağmen rey- lerini C.H.P. ye vermekte ısrarlı kadir bilmez memur ve işçilere, D.P. nin varlığına inandığı emsaline tesa- düf edilmiyen »nurlu bir kalkınma yolunda ilerliyen Türkiyedeki bir e- seri göstermek istemişlerdi. Kısaca- sı Menderes, Çukurovada başladığı genel seçim propagandasına, daha ayağının tozunu silmeden Orta Ana- doluda devam ediyordu. taşıt vasıtalarını kaçıranlar, açıkta kalmışlardı. En sona kalan otobüsler hıncahınç doluydu. Açıkta kalanları yerleştirmek imkânsız bir hal almış- tı. Geceyarısı dağ başında kalmak endişesiyle ağlıyanlara — rastlanıyor- du. Ancak kumanya paketi karşılı- ğında, otobüslerde ayakta seyahat şartıyla yer bulmak imkânı vardı. Törenzedeler, programa göre saat 18.30 da Ankaraya dönecekken, saat 22 de muvasalat edebilmişlerdi. Dö- nüşte, DSİ ye netameli iltifatlar yağ- dırırken, yola koyulduklarına bin de- fa pişman, cevap ve iskarpinleri ça- mur içindeki törenzedeler, kendileri- ni alaya alacak arkadaşlarına mal- zeme vermemek gayesiyle, başların- dan geçenleri anlatmamak için yek- diğerleriyle sözleşiyorlardı. 21