13 Ocak 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 34

SPOR Klüpler Karakartalların zaferi I ri yarı hakem eliyle bir reti yaptığı anda, — Dolmabahçe stadı — karışıverdi. Halk tribünler- den atlamış, sahayı oynanmaz hale getirmişti. Hâdise Fenerbahçe - Be- şiktaş maçının son dakikası içinde geçiyordu. Maçın Bulgar hakemi bir ara şaşkın nazarlarla etrafa baktı, sonra polis kordonu içinde koşarak sahayı terk etti. Karakartallar dört senedenberı süre gelen kara talihle- entbol işa- mağlüp lig olmuşlardı. ana baba gününe dönmüşken gaze- teciler doğru hakem odasına koştu- lar. Maçın Bulgar hakemi Takov ga- zetecilere "Evet" dedi. "Maçın bit- mesine 15 saniye vardı." Entibol dü- . Saha seyircilerle do- karılmasını beklemiş, bu işin sızlığını görünce sahadan ayrılmış- tı. Bu hususu da raporunda belirte- cekti. Ama aynı günün akşamı so- rular suallere cevaben Merkez Ha- kem Komitesi, hakem raporunda bu hususun zıkredılmedıgını porun yırtılıp tekrar yazıldığı habe- ri de yayınlanınca umumi efkar me- selenin ağırlığını mesul, makama yüklemekte gecikmedi. İtham yağmuru.. işman, ceketinin düğmeleri iliklen- emış babayani tavırlı bir zat ka- pısında "Ömser Şti" yazılı bir bina- nın ikinci katında bir aşağı, bir yu- karı dolaşıyor ve kendi kendine yük- sek sesle "Şu Hakkının sözüne bak, efendi sen Federasyon 2. Başkanı- sın, nasıl Beşiktaşı tutarsın?" diye söyleniyordu. Bu zat Agah Erozan'- dan başka biri değildi. Ertesi günkü Cumhuriyeti okuyanlar Fenerbahçe kulübünün bu pek meşhur başkanı- nın Federasyonu itham yağmuruna tuttugunu okudul Federasyonda, Vazıfe almış -Hakkı Ye- t Erdem- azaların bulun- ması doğru değildi. Uzun zamandır Federasyon âzalarının yaptığı hare- ketlerin gözden, kaçtığı — sanılıyorsa hata ediliyordu. Rapor yırtmak yer- siz lüzumsuz isticallerde bulunmak, beyanatlar vermek Futbol Federas- yonunun açıkça kulüpçülüğe kaydı- ğını gösteriyordu. Güliver devler ülkesinde thamlar asapları bozacak kadar şiddetliydi. Futbol Federasyonu Başkanı Faik Gökay gazeteyi okur 34 okumaz uçakta kendisine yer ayırt- mış, ertesi gün Ankaradan İstanbu- la hareket etmişti. Gökay Futbol Federasyonu Başkanıydı. Federas- yon Başkanının kulüpler nezdinde o- ve böyle yerli si lazımdı. Elbette öyle olmalıydı. A- ma gel gör ki kendisi Gazi Eğitim Enstitüsünde öğretmenlik yapıyordu. Karşısında ise B. Reis vekil- lerinden D.P. Mılletvekıh vardı. Bütün klüpler inadına iktidar milletvekillerine sandalyalarını peş- keş çekmişlerdi. Bir tarafta Fener- bahçeli Erozan ve Kavrakoğlu var- sa, diğer tarafta da Beşiktaşlı Nuri Togayı, Enver Kayayı karşısında buluyordu. Nihayet keskin zekası im- dadına yetişti. En verimli zannetti- ği politikayı bulmuştu. — Büyükleri taklit etmek. Nitekim bu düşünce- sini yerine getirmek fırsatını o gün Dolmabahçe stadındaki hazırlık ma- çından sonra buldu. Değirmenlere Hücum. Faik Gökay o gün -Perşembe günü- saat 16.30 da etrafını saran tecilere bütün okuduklarını söyledi. Yazılanlar hayali idi. Bu muhterem zatlar imkanı yok böyle konuşmaz- lardı. Bu meselede gazeteciler suç- luydu. Federasyonu yıpratmak için çalışıyorlardı. Gazeteler, Federasyo- nun fevkalâde çalışmalarından bah- sedecekleri yerde aslı olmıyan dedi- kodularla uğraşıyorlardı. esi günü gazetelerde Gökayın lâyık, müttefiktiler. Bazı kimseler "Başka- nın bu demecinin — farkına varılırsa kendisine daha büyük mevkilerin yolu açılır" kanaatini izhar ettiler. Münakaşa edilemiyecek husus tariz- lerin hedefi olan Federasyon Başka- nının tariz sahiplerine bir yakınlaş- ma zemini hazırlamasıydı. Bu zemi- ne bakarak kodaman klüp başkan- larının oklarını belki durdurabilirdi. Basılacak yerin — gazetecilerin şeref ve haysiyetleri olduğunun farkın- daydı. Ama ne yazık, plan gerçekle- şemedi. Agah Erozan ikinci bir be- yanatla tenkitlerini tazelemekte ge- cikmedi. Fenerbahçe kulübü Başka- nı da böyle davranmaktan fayda ü- mit ediyordu. Son mağlübiyetlerden sonra için için kaynayan Fenerbah- çe camiasının en mesul mevkiindey- di. Mağlübiyet mesuliyetini ve mağ- lübiyetten doğan hiddet oklarını Fe- nerbahçe Başkanlık makamından Futbol Federasyonu Başkanlığına çevirebilmesi şu heyecanlı günlerde elbette kendisini rahat ettirecekti.