13 Ocak 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

13 Ocak 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BAA GS Gazeteciler İyi ruh haleti Saçları ak ve dinç adam karşısın- daki bıyıklı genci şefkat ve dik- kat dolu bakışlarla bir müddet sey- rettikten sonra yüzü güldü. İntibaı çok müsbetti. "Çok memnun oldum" dedi "Sıhhat ve iradenizi koruyun" Geçen hafta sonlarında bir gün- dü. Hâdise artık Parkotel adım ta- şıyan Toptaşı — cezaevinin avukatlar odasında cereyan ediyordu. Ak saçlı dinç adam İnönü idi. Karşısındaki genç cezaevinin üç gündür misafiri bulunan Şahap Balcıoğlu... İnönü genç gazeteciyi "iyi ruh haleti” için- de görmekten pek memnun olmuş- tu. Dava adamlarına elbette moral DN gelen Şahap her zamanki gibi neşe- liydi. Yanında solgun yüzlü karısı Necla Balcıoğlu vardı. Adliye kori- dorlarını — meslekdaşlar, dostlar, va- tandaşlar doldurmuştu. Bu kalabalık saat 9 dan beri "hapse girecek gaze- i bekliyordu. Ama bir başkası Bakanı Esat Budakoğlu - çıkageldi. Budakoğlu saat 9.15 de doğru Cumhuriyet Savcısının — oda- sına geldi. Durgundu. O gün koridor- ları dolduran vatandaşlar içinde bu iki şahsı pek tanımayanlar şaşırabi- lirlerdi. Şahap hapishaneye girmeye- cekmiş gibi neşeli, Adalet — Bakanı bakanlık koltuğunda değilmiş — gibi düşünceliydi. Bu sırada gazeteciler- den müteşekkil bir heyet Bakanla görüşmek istedi. Maksatları arkadaş- Şahap Balcıoğlu cezaevi kapısında arkadaşlarıyla "Bir işin icabı yapılmalıdır..” yüksekliği yakışırdı. "İdealleri ko- rumak" lâzımdı. İnönünün Balcıoğ- luna verdiği bir öğüt de "Sıhhat ve iradenizi koruyun" oldu. Türkiyenin sağlam iradeli vatandaşlara ihtiyacı vardı. İkbal, mevki, para, — tazyik, tehdit ve hapis... Sağlam — iradeler karşısında bu silâhların değeri kal- mıyordu. Neşeli bir adam Şahap Balcıoğlu elbette bu sağlam iradelilerin en — başta gelenlerin- dendi. Bütün yaşayışında, meslek hayatında, dış tesirler önünde bir nebze dahi tereddüde kapılmamıştı. Kendisini tanıyanlar geçen hafta başında, Salı günü sabahı bu kanaat- lerini daha da sağlamlaştırdılar. O gün tam saat 9.45 te Sirkecide Bü- yük Postahane üstündeki Adliyeye 22 larının Sultanahmet cezaevinde tırılmasını temin etmekti. ya- Ama Savcılığın kapısında yarım saat bekledikleri halde iki defa hu- susi kalem müdürü ile görüşebildi- ler. Müdür iki defasında da, tek şey söyledi. Vekil bey meşguldü. Biraz sonra kendilerini kabul — edecekti. Halbuki "biraz sonra" — Budakoğlu, Sebati Yalçınla odadan çıktı. Savcı- lıkta kaldığı müddetçe bazı hakim- leri kabul etmiş ve görüşmüştü. Ga- zeteciler hemen etrafını alıp dertle- rini anlattılar. Bakan Savcının müm- kün olanı yapacağını söyledi. Ama gazeteciler hemen orada Savcı Yal- çından "mümkün olanın" hiç bir şey yapılamıyacağı olduğunu öğrendiler. Arkadaşları Sultanahmet Cezaevin- de yatamazdı. Bu mümkün değildi. Bütün bunlar olurken Şahap sakin ne- şeli ve emin halinimuhafaza ediyor- du. Dışarda ise kalabalık daha da art- mış Babıâli Mmensuplarının yanı sıra CHP İl İdare Kurulu üyeleri ve halk koridorları doldurmuşlardı. Mu- amele ikmal edilince beş otomobillik bir kafile Şahap Balcıoğlunu Üskü- dar Savcılığına kadar götürdü. Ora- dan da 16 aylık son durağa -Toptaşı Cezaevi- varıldı. Parkotel ptaşı Cezaevinin -yeni adı Park- otel- müdür odasında Şahap ve dostları vedalaştılar. Eşi Necla Balcı- oğlu hıçkırıklarını — tutamıyordu. Haklıydı da... On altı aylık ayrılığın kapısı şu anda üzerlerine kapanıyor- du. Kimse göz yaşlarını saklayama- dı. Hapse girecek gazeteci teker te- ker herkesi teselli etmeğe çalışıyor- du. Metin ve sağlamdı. na birden bire Pulliam geldi. o birini yazmaktaydı ve şaşılacak şey, bu adam hapse atılmadığı halde A- merikada her şey bizden — düzenli gidiyordu. Buna rağmen Şahap Pul- liam'la kafasını fazla meşgul etme- di. Orası Amerikaydı, burası Türki- ye. Orada Basın hürriyeti kazanıl- mıştı. Burada mücadelesi yapılıyor- du. Hürriyet mücahidi Hüseyin Ca- hidin "Bir işin — icabı yapılmalıdır" sözünü hatırladı. Mücadelenin icab- meğe çalışmıştı.. Şimdi de hapse girmesi iktiza edi- yordu ve işte rahatça korkusuzca gi- riyordu. Yeni hayat ahap ikinci kısımda bir koğuşa ve- Şrılmışti. Yepyeni bir muhit karşıladı. Herkes son derece yakın- "Allah kurtarsın" koğuşunda bulunan 12 kişi arasında, iki de gazeteci vardı. Bunlardan biri Necip Fazılın bir zamanlar çıkardı- ğı Büyük Doğu mecmuasının, diğeri Hür Fikir gazetesinin mesul müdü- rüydü. Balcıoğlu — mizacı dolayısıyla hemen muhitine ısındı ve cezaevinin havasına çabucak — alıştı. Etrafına toplanan diğer mahkümlarla bol bol sohbet ediyordu. Hapishanede kulla- nılan tabirleri çabucak öğreniverdi. Dışardan yemek istemiyordu. Derhal Cezaevi kütüphanesini zenginleştir- mek, müsamere tertip etmek gibi kültürel hareket plânları çizilmeğe başlandı. Bu yolda diğer mahküm- lardan kendisine yakın yardımcılar çıkıyordu. İstikbal hakkında en ufak bir tereddüdü yoktu. Muhitine fay- dalı olmak için çalışma imkânı da bulursa on altiı aya çabuk geçece- ğine emindi. AKİS, 13 OCAK 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: