biri hikâyesini "Mesela hiç inanılmadığı halde sırf muhalefet ol- sun diye Sağlık dâvalarında da memleket menfaatleri- ne aykırı bir hattı hareket tutturulmuştur. Bugün Dev- let Hastahanelerinin içinde bulunduğu üzücü durum meydandadır. Bu hastahaneler maalesef bakımsız ve kifayetsizdirler. Bu dert üzerine başını eğmiş bir D. P. Milletvekili çıkıyor, Sağlık — teşekküllerini düzene so- kacak, bunları döner sermaye ile çalıştırıp millet kese- sine yük olmaktan kurtaracak bir kanun teklifi hazır- lıyor. Bu teklife göre artık karşılıksız hasta tedavi işi olmıyacak Hastahaneler idaresi dirayetli ve muayyen komisyonlara, müemmen bir gelir kaynağına dayana- caktır. C.H.P. nin bu teklif karşısındaki tutumunun da- ha inkılâpçı daha yapıcı olması icabederken derhal bu yapıcı teklife cephe alınmış, vatandaşın fakir olduğu, es- ki sistem dahilinde dahi kendi hastalığını tedavi ettire- mezken, paralı hastahanelerden hiç faydalanamayacağı gerekçesi ile tenkitlerini halkımızın fakrü zaruretine istinad ettirmeğe kalkışmıştır. İnkilâpçı bir parti ola- rak C. P. evvelâ Türk vatandaşına fakir damgası- nı vurmaktan çekinmeli idi. Bize Garbı örnek olarak gösteren C. H. nin kurucusu ölmez Atatürktür. Garp dillerinde "fakır anlamına gelen terim aynı zamanda "zavallı" anlamına da gelir. Harpten pek perişan çık- mış Almanyada ihtisasımı yaparken başımdan geçen bir hatıramı anlatmadan geçemiyeceğim: Hasta kabul salonunda bir Alman meslekdaşla beraber çalışıyorken içeriye üstü başı kirli bakımsız bir kadın girdi. Hasta- nın muayenesini yapıp gönderdikten sonra yanımdaki Alman meslekdaşımın yaşlı gözlerle bana hitabettiğini duydum: — Dr. Sümer, dedi. Biraz evvel muayene ettiğimiz kirli ve bakımsız hasta gibilerine — memleketimizde harpten evvel rastlanmazdı. Milletim namına özür di- lerim. Ben gönlünü almış olmak için: — Herhalde fakir birisi olacak, dedim. O anda Al- man meslekdaşın yüzü kıpkırmızı oldu ve dedi ki: — Asla! Hiç bir Alman zavallı olam “Biraz evvel arzettiğim gıbı fakir anlamına gelen (arm) terimi aynı zamanda “zavallı” manâsına da ge- liyordu. O halde garplı anlayışı ile fakirlik ve zavallı- lık aynı şey demektir ki elbette hiç birimiz aziz Türk Milletinin hiç bir ferdine Zavallılığı — yakıştıramayız. Parti olarak bu telkini yapmak durumundayız. Bir in- san çeşitli sebeplerle fakir ve zavallı duruma düşebilir. Fakat, devletçe ve sosyal tutumu olan C. H. P. zavallı- ları koruyacak sosyal müesseselerin çoğalması, Sigorta ve hayır kurumlarının kuvvetlenerek bütün vatandaşla- rın istikbalini garanti altına olacak duruma yükselme- sini temin edecek yeni statüler hazırlanmağa çalışaca- ğına, sağlık dâvasında iktidar tarafından gelen inkılâp- çı teklifleri dahi partizanca bir gayretle baltalamakta eski sistemde ısrar etmektedir. "Milletimiz zeki ve uyanıktır. Cahil kalmışsa bu biz münevverlerin kabahatidir. Millete karşı samimi ve açık olmalıyız. Polemik ve heyecanı bir tarafa bırakıp ilim ve fen yolundan gitmeliyiz. Vaktiyle iyi niyetlerle bir araştırma bürosu kurulmuştu. Akademi gibi çalı- şıp memleketin iktisadi, hukuki, fenni, tıbbi dertlerine yol gösterecek ilmi eserler neşredecekti. Bugün görüyo- ruz ki dağ doğura doğura fare doğurmuştu. Ciılız, 20- AKİS, 13 OCAK 1960 anlatıyor Cazip Sümer 30 sayfalık eserlerde hangi — dâvalar ele hangi dâvalarda yol gösterilmiştir? C. çok kıymetli ilim adamları da vardır, kalemı kuv- vetli yazar da. Ama bu kıymetler köşelere itilmiş, hırpalanır dururlar. Sonbaharda Almanyadaki tet- kik seyahatinden döndüğümde ihtisasını Fransa'da yapmış bir hukuk aliminin haysiyet divanlarına verilip partiden ihracı için uğraşıldığını duyunca çok teaccüp ettim. Halen de partinin kıymetli üyeleri cahil, fakat cür'etli ekipler tarafından hırpalanıp durmakta, hizip- çilik parti kademelerini sallayıp — durmaktadır. İşte, Araştırma bürosu da bu tatsızlıkların kurbanı olmuş, gayesinden uzaklaşıp gitmiştir. "Başbakana çektiğim telgraf — meselesine gelince: Aramızda kalsın ama bu tamamen mali bir meseledir. C. H. P. den istifa ettiğimi duyurmak" istiyordum. Za- fer gazetesinde yayınlanacak bir haber bunun duyurul- ması için kâfi değildi. Böyle bir haberi bağımsız devlet radyosu okumalı ki bütün yurtta duyulsun... Radyonun ilan tarifesi malum, ateş pahası.. Ben de Adnan beye bir telgraf çektim, meseleyi bedava hallediverdim. "C. H.P. bu vatana büyük hizmetlerde bölünmüş bir teşekküldür. Genel başkanı kıymetli insan ve tarihe malolmuş devlet adamı İsmet İnönü daima kalbimdeki hürmet köşesinden ayrılmıyacaktır. C.H.P. den ayrılmak bana cidden çok acı gelmiş- alınmış, P. de tir.