YURTTA OLUP BİTENLER Mut_ıalefetin bir sahtekarlığından iba- Hariciye Köşkündeki toplantıya katılanlardan bir kısmı önergeleri işte böyle geçıştırmeyı duşunuyorlar— dı. Her halde "Zaaf alâmeti" göster- mek bahıs mevzuu değildi. D.P. bü- yüklerinin zihninde,"Zaaf alâmeti", kendi bildiklerinden başkasını yap - mak mânasına geliyordu. Fakat bu haftanın başlarında, Muhalefete ait — önergelerin Meclis Grubunun hangi celsesınde görüşüleceği hususunda henüz kati ve açık bir karara varılmamıştı. Gru- bun İdare Kurulu mutad veçhile sa- lı sabahı saat 10'da toplantıya çağı- rıldı. Eğer İdare Kurulu perşembe günkü toplantının gündemine öner- geleri dahil ederse, Grup muhteme- len cuma günü de toplanacak ve mü- zakerelerden sonra her bir önerge hakkında ayrı karara — varacaktır. Yok, bazı sebeplerden dolayı iş daha geriye atılırsa ilerin bekle- yişleri boşuna olacaktır. Zira H P. liler önergelerinin Meclisin cuma günkü toplantısında hemen hemen dırlar. Halbuki, mal değildir. ele alınmasını muhakkak saymakta- bu kuvvetli bir ihti- Z ira bu haftanın başında, iktida- rın başları böyle umumi mesele- lerle meşgul bulunurlarken karşıla- rına yepyeni bir dert çıktı. İzmirden kalkan bir Şikâyet Kervanı, çıkarı- lan bütün müşkülleri yenerek, baş- kentte arzı endam etti. Hattâ pazar- tesi günü öğleden sonra, — kendisine mahsus merasimle Anıt Kabire git- ti ve Atatürkün mezarına bir çelenk koydu. İzmir D. P. lilerinden müte- şekkil şikâyet Kervanı İzmirin Be- lediye ve D. P. Başkanı Faruk Tun- cadan D.P. Genel Başkanı Mende- rese dert yanmaya gelmişti. Kerva- nın başında kır saçlı, 35 - 40 yaşla- rında, kırmızı yüzlü, lâcivert elbise giyinmiş bir döşemeci vardı. Adı, Ali Kinsizerdi. Kinsizer, oteline yerleş- tikten sonra telefon santraline tali- mat verdi: Başbakandan başka kim ararsa, yok denilecekti! Kervanı Alsancak ilçesine bağlı ocak başkanları ve idare kurulu üye- leri teşkil ediyordu. Sayıları yuzellı adar vardı. Bunlar 2700 er liradan üç otobüs kiralamışlar, masrafı ara- larında paylaşmışlar ve kalkıp gel- mışlerdı Hepsi de, "1946 Demokra- tı" olduklarını iddia ediyorlardı. İh- tilâfları Faruk Tuncanın şahsıylaydı. Iddialarına göre Faruk T "Dik- tatör” dü. Onun il başkanlıgı altın- da "Ocak Başkanlığı" nın hemen bir cazip tarafı kalmamıştı. Tunca kendilerine yüz vermiyor, iltifat et- miyordu. Gelen kafilede 42 ocak baş- kanı vardı. Bunların bütün arzusu P. Genel Başkanı Adnan Mende- res tarafından kabul edilmekti. Haf- tanın başında pazartesi akşamı, ker- van ileri gelenleri, kendileriyle gö- rüşenlere bir hususu izah ettiler: Ne olursa olsun D.P. den istifa etmeye- 8 cekler, Faruk Tuncayı temizleyecek- lerdi. İzmirdeki Santral garajından bu azimle yola çıkmışlar, geceyi Bur- sada bu azimle geçirmişlerdi. İddia ettiklerine göre Menderes kendileri- ni salı günü saat 16 da Kabul edecek- ti. Ama etmese de zararı yoktu. Ker- van mensuplarının Zzamanı boldu. Bekleyeceklerdı e, bu hafta D.P. nin yüksek çevrelerınde tadsız akisler uyandırdı. Seçimlere hazırlanırken bu gibi hi- zipleşmelerle — karşılaşılması büyük talihsizlikti. Canım, şu insanlar da birbirleriyle niçin bir türlü geçinip gidemiyorlardı ? Adnan Menderes, me selenin üzerine eğilmekten kendisini kurtaramadı. Fakat hal çâresi bul- mak öylesine zordu ki.. Zira D. P. teşkilâtı seneler var ki liyme liyme olmuştu ve teşkilâtın tek hayatiyet işareti olan kongreler de "düzen al- Ahmet Dallı Hayrülhalef... tına" alındıktan sonra yapacak pek az şey kalmıştı. Meselelerini, hadise mahallinde tam bir serbesti — içinde halledemeyen hizip mensupları mec- buren soluğu Ankarada alıyorlar ve u hem D. P. aleyhinde memleket öl- çüsünde birpropoganda oluyor, hem de davaları karıştırmaktan başka ne- tice vermiyordu O halde, yaklaşan seçimleri ka- zanmak için yeni yeni formüller ara- yıp bulmak gerekiyordu. Seçimler Kolomb hep yumurtluyor! Geçen haftamn başlarında bir gün, İş Bankas Ankaradaki — Ge- nel Mudurluk binasının ikinci katın- daki bir salonda yarım saat geçiren her hangi bir şahıs, büyük kapıdan Ulus meydanına — çıktığında çarpıl- mak tehlikesini zerrece hatırına ge- tirmeksizin yemin edebilirdi: Seçim- ler, 1960 yılında yapılacaktır. O gün -salı günü- o salon da -toplantı sa- lano- ciddi ciddi konuşulanları gü- lümsemeksizin dinledikten sonra D.P. iktidarının meşhur "Seçim temelleri" kampanyasına girişmiş olduğunu an- lamamak kabil değildi. Toplantı salonunun sakinleri, sımsıkı tutul- muş kapılar arkasında, topu topu bir atıyla üç nalı eksik bir işin geri ka- lan kısmının taslağını mükemmel şekılde ve "tam ittifak'la hazırladı- lar Salon geniş bir salondu. Ortada, ir masa yatıyordu. Masanın etrafına filizi renkte koltuklar sıra- lanmıştı. Halılarda filiziydi. Tavan- dan elliikişer ampullük iki tane bü- yük kristal avize sarkıyordu. Tanın- bir Tessamımızın duvarlardan bırısıne asılmış yağlıboya tablosun- dan Atatürk ile Celal Bayar odaya bakıyorlardı. Tam — karşıdaki öbür duvarda bir yabancı ressamın, gene yağlıboya, manzarası vardı. Maun masanın üzerinde dört tane kristal siğgara tablası, bir tane kristal vazo duruyordu. Vazoya — yirmidört tane kırmızı karanfil doldurulmuştu. Ka- pı kenarlarına dört adet, bir buçuk metre boyunda çini vazo konulmuştu. Ayrıca muhtelif biblolar gözü alıyor- du. Salona yeşil, pembe, gri koltuklar serpiştirilmişti. aun masanın başında Başbakan Adnan Menderes oturuyordu. "Kalkınmaya iştirak" oplantı, sabahın oldukça geç bir T saatinde başladı. Mevzu, Karade- niz Ereğlisinde kurulması düşünülen "İkinci Demir-Çelik — merkezi" idi. Madem ki C.H. P. iktidarı Karabük- te bunların birincisini gerçekleştir- mişti, elbette ki D. P. iktidarı da -gi- rayak- buna eş bir tesise kendi damgasını basacaktı. Üstelik Adnan Menderes Amerikadayken çelik sa- nayıının merkezi Pittsburgh'u da gör- beğenmişti. Yabancı mem- leketlerı ziyaret, faydalı fikirler ver- mek bakımından da karlı oluyordu. Mesela sayın Cumhurbaşkanı Bayar İngiltere Kralı George VI. nın cena- ze törenine gittiğinde tarihi kıyafet— le giyinmiş İngiliz askerlerini gör- müş ve bundan, bugün iftihar duy- duğumuz meşhur Mehter Takımı doğmuştu. Pittsburgh'un o Ssırada grev dolayısıyla tütmeyen bacaları- nın da Başbakan Menderesi ikinci bir Demir-Çelik, merkezi kurma az- minde desteklemiş olması Türkiye- miz için hakiki bir bahtiyarlık ol- muştu. Ancak, bu hayırlı teşebbüsün gerçekleşmesi için adi bir vasıtaya, paraya ihtiyaç vardı. Tesislerin 200 milyon dolara çıkacağı anlaşılıyordu. Bunun dış finansmanını becerikli Dış İşleri Bakanımız Fatih Rüştü Zorlu temin edecekti. İç finansmana gelin- ce, tanınmış Türk zenginleri şüphe- AKİS, 16 ARALIK 1959