müzakerelere — girişmeleri Cumartesi ge- nun için isteniyordu. Bu tasarı cesi Genel Kurulda oya konduğu va- kit 22 menfi reye karşı 39 reyle ço- ğunluğu aldı; 22 devlet çekimser kal- mıştı. Fakat, Pakistan tasarısı 2/3 çoğunluğu — sağlayamamıştı. Bu se- bepten reddedılmış sayıldı. Netice, Cezayirliler için yarım bir zafer, Fransızlar için ise yarım bir mağlubi- yetti. Bundan çıkan mana Fransaya ye- ni bir imkân verilmiş olmasından iba- rettir. Danimarka ve Norveç gibi Sosyalist NATO memleketleriyle, Güney Amerika Devletlerinin büyük çoğunluğunun — Fransa lehinde rey vermeleri veya çekimser kalmaları General de Gaulle'e iş yapmak fir- satını sağlamak içindir. Fakat gele- cek yıla kadar General Cezayir mil- liyetçileriyle müzakereleri — başarıyla a erdiremezse, işte o zaman Fran- sanın Birleşmiş Milletlerden kuvvet- li bir şamar yemesi ihtimali çok bü- yük olacaktır. Sadece asiler mi? ün Cezayir milliyetçilerinin Af- Ç revıll 'de işledikleri neviden hata- lar, hakikatin görülmesine artık en- gel olamamaktadır. Herkesin bildiği bir şey varsa, harbin olduğu her yer- de vahşetin de olacağıdır. Nitekim, geçen Çarşamba günü "Maurice Au- din Komitesi" Pariste yayınladığı bir tebliğde bazı Fransız subaylarını çok vahim cürümlerle suçlandırıyordu. Mau'rice Audin, Cezayir ÜUniversite- sinin Komünist olmakla ve Cezayir milliyetçilerine sempati beslemekle itham edilen profesörlerinden biriydi. Türlü siyasi temayüllere mensup o- lan şahsiyetlerden teşekkül eden Ko- mite, isminin sâdece baş harfini a- çıkladığı bir paraşütçü teğmenini, 21 Haziran 1957 gecesi El-Biar Pos- tasında Maurice Audin'i öldürmekle itham ediyordu. Komiteye göre, Teğ- men C. Prof. Audin'den istediği iti- rafları temin edemeyince, bir hiddet buhranına kapılarak genç profesö- rün üzerine atılmış ve onu boğarak öldürmüştür. Mesele, sonra, Para- şütçü Tümeni Komutanı — General Massu tarafından örtbas edilmiştir. Bu facialar, iki tarafın da birbir- lerini itham etmegi bırakıp, bir an önce müzakerelere başlamalarını ge- rektiren kafi sebebler değil midir? Irak Sulh güvercinleri G eîânlerde bir sabah Bağdat so- kaklarını dolduran kalabalıgın üzerine gökten sulh güvercinleri ya- ğgıyordu. Güvercinler, damlara de- gecek kadar a lçaktan uçan Çi'ek markalı bir uçaktan atılıyordu. - vallı güverci er u ağın anaforuı kapılıyorlar, — son aygın yere d şüp kalabalığın ayakları altında Çİ: neniyorlardı. Bu zayıf kuşların, Ba; dadın pis sokaklarını büsbütün toz tan, o kendinden geçmiş kalabalıkla v a © dadda! 22 ne alâkası olduğunu anlamak haki- katen çok güçtü. Ortada sulh ve su- künet fikrini hatırlatan hiçbir şey yoktu. Aksine orta boylu, esmer, kapkara gözlü, kapkara bıyıklı ken- dinden geçmiş bir subay, halkın ö- nünde yürüyor, kasketini her havaya kaldırışta ardındaki şuursuz kalaba- lık, böğürürcesine "Nasr El Haşha- şî" -Esrarkeş Nasır- diye haykırıyor- du. Bu subay, Bağdat Halk Mahke- mesı Başkanı Albay Mahdavi idi. münist Çinden yeni gelmıştı ve Başbakan Abdülkerim Kasımın has- tahaneden çıkması şerefine Komu— nistlerin tertıpledıklerı büyük nüma- yişe başkanlık dıyordu. Kalabalık Vezaretül Def' -Savu Ba- kanlığı- önüne geldiği zaman Baş- bakan Kasım, Vezaretin büyük av- lusunun tam ortasına dikili muaz- zam bir kürsünün arkasında Tüm- general üniformasını giymiş olarak göründü. İki ay süren tedavisi esna- sında Kasım hayli zayıflamıştı güç- lükle gülümsüyordu; bir gece önce hastahaneden taburcu edılır edilmez ilk olarak Bağdadın fakir mahalle— lerinin boş sokaklarını -Bağdat hâlâ gece dışarı çıkma ve ışık yak— ma yasağı vardır- dolaşmıştı. Yor- gunluğu yüzünden akıyordu. İstikrarsız Muvazene A bdülkerim — Kasım, yorgunluğunu almak için yeter zaman bulamaya- cagını biliyordu. Çünkü, 14 Temmuz 1958 gecesi Bağdatta iktidarı ele a- lalıberi Irakta çarpışan iki — büyük kuvvet -Komünistler ve Nüâsırcılar- arasındaki amansız mücadele artan bir hızla devam ediyor ve — Kasım memleketini, hâlâ esen ihtilâl ka- sırgasından kurtarıp istikrara doğ- ru götüremiyordu. Irak Talebe Bırligi seçimlerinde Komünistler bu yıl da büyük bir ba- şarı kazanmışlardı. Hakikaten, rey- DUÜNYADA OLUP BİTENLER lerin © 75 ini onlar almışlardı. An- cak, Irak olaylarını dikkatle takip eden müşahitler bu zaferin Irak Ko- münistleri için geçen yıla — nisbetle bir gerileme olduğunu da belirtmek- ten geri kalmadılar. Çünkü bu yıl Mısırla birleşme taraftarı Bass Sos- yalist Partisi ile onunla beraber lİiste yapmış olan Muhafazakarlar, reyle- rin © 23 ünü kazanmışlardı. Kabine- deki sivil Bakanların — ekseriyetinin üyesi olduğu, ancak teşkilâtı çok za- yıf olan Sosyalist Millii Demokrat Parti ise, sadece B 2 nisbetinde oy toplayabılmıştı Her ne olursa olsun, omünist aleyhtarı partilerin reyle rin 2 25 ini almaları, tarafsız müşa- hitlere göre milliyetçilerin teşkilat- lanma yolunda hayli ileri gittiklerini göstermekteydi. Fakat, Irak Komünistleri asıl bü- yük darbeyi, Irak Askeri Genel Va- lisi Tümgeneral Abdiden yediler. Tümgeneral Abdi, neşrettiği bir e- mirnameyle, Köylü Teşekküllerinde yapılacak bütün seçimlerin mahalli resmi makamlar tarafından tasdik edilmesini şart koşmuştu. Bu tasdik yapılmadan hiç kimse teşekküldeki vazifesine başlayamayacaktı. Halbu- ki, Komünistler köylünün cahilliğin- den ve hareketsizliğinden istifade e- derek, bu Teşekküllerdeki kilit nok- talarını ellerine geçiliyorlardı. Şim- di, Tümgeneral Abdinin bu emirna- mesi onlara bu kapıyı kapamıştır. yınca Bagdatta bu nümayişler yapılırken Hür Dünya çevreleri, Irak Komü- nistlerinin yediği bu — darbelerden memnuniyet izhar ediyorlardı. Fa- kat, memnuniyet çok sürmedi. Başbakan — Abdülkerim Kasım tam bu sırada söylediği bir nutukla tera- zinin kefesini tekrar Komünistlerden yana kaydırdı. Kasım, geçen 14 Tem- muzda Kerkükte Komünist Kürt un- General Kasım hastahanede Azrail ile teşerrüf etti... AKİS, 16 ARALIK 1959