İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Yunanistan — Roma gumruklerın indirilmesi için koydu- ğu müddet ve kaidelerin kendisine tatbik edilmesinden öÖnce on yıllık bir hazırlık devresi istiyordu. Ancak Atına bu hazırlık devresinin ilk yılı- nın unda gümrük vergilerinde yüzde b ş bir indirme yapmayı, aynı devrenin altıncı yılının sonunda da bir yüzde beş indirim daha yapmayı kabul ediyordu. On yıl sonra ise ay- nen Roma Andlaşmasma tâbi ola— cak, yâni en çok yirmiiki yıl so Altılara karşı gumruklerını kaldırıp dış âleme karşı da müşterek tarife- yi tatbik edecekti. İthalâtın liberas- yonu konusunda da Yunanlılar çok ileri teklifler getirmişlerdi. Atina, da- ha şimdiden ithalâtını OECE esasla- rına göre yüzde doksanbir nisbetinde libere ettiğini — söylüyor ve hazırlık devresini takip edecek olan ilk ve- ya ikinci yılın sonunda liberasyon nisbetini yüzde yüze — çıkartacağını bildiriyordu. Yunanistan, bu ara; Altıların hâlen kendısınden ithal et— tıklerı tütünün iki mislini almayı ta- etmelerini sağlamağa Hele bu sonuncu tütünleri Andlaşmasının aleyhine tevcih edilmişti. Şartlarımız Yunan tekliflerine Türkiyenin uy- masına imkân yoktu. Türkiyenin İlk iş olarak hâlen çok düşük olan ad'valorem gümrük tarifesini yük- seltmesi lâzımdı. Bu yükseltme işi yapıldıktan sonra Türkiye, belki de ilk oniki yıllık hazırlık devresi 1ç1n— de muayyen zamanlarda çok cüz'i ba- zı indirmeler yapmağı düşünebilirdi. Altılara karşı gümrüklerimizin indiril mesinin hızlanması ikinci oniki yıllık devrede, yani intikal devresinde baş- layacaktı. Bununla beraber Türkiye, Roma Andlaşmasındaki ihtiyat ted- birlerine dair Hükümlerden istifade etmeyi, yâni belli bir sanayi kolunda n veya tediye bilançosu, müş- külleri çıkması hâlinde gereken ted- birleri almak hakkını mahfuz, tut- mak istiyordu. Liberasyon bakımın- dan, uzun yıllar için Altılara karşı dahi özel — kolaylıklar — göstermemiz fiilen kabil değildi. OECE içinde al- dığımız liberasyon tedbirlerinden ay- nen Altılar da istifade — edeceklerdi. Zirai politika konusunda —Türkiye Altıların Türk zirai mahsullerini müş- terek tarifede dış aleme karşı hima- ye etmelerini istiyor, uzun vadeli ve sabit fiyatlı mübayaa mukaveleleri akdini talep ediyor ve Altılar içinde herhangi bir ayırıcı muameleye tâbi tutulmaması hakkında taahhüt bek- liyordu. Müşterek Pazar çevrelerine göre, Türkiyenin Altılardan muhte- lif şekillerde saglayabılecegı yardı- mın yıllık miktarı on sene için 100 - 150 milyon dolar cıvarında olabıle— cekti. Ancak, — Müşterek Pazar bu meblâğı muayyen pro;elerı tasvip ettikten sonra sırf bu projelerin fi- nansmanı için verecekti. 18 Plân ve Müşterek Pazar A slında, gümrük tarifemizi müna- sip şekılde yükseltsek bile, bu esaslar, gümrük politikası bakımın- dan ilerisi için çok önceden bağlan- mamız mahzurunu doğuracaktır. Tür- kiyenin, ciddi bir yatırım hamlesine girişmesi takdirinde liberasyon sa- hasında ilerlemesi ise, zâten imkân- sız hale gelecektir. Bu sebeple, Ocak başında ileri sürecekleri mukabil tek- liflerinde Altıların — bilhassa liberas- yon konusunda bizi daha geniş dav- nmağa — sevkedecek mukellefıyet- lerı yüklemek istemeleri — ihtimal vardır. Bütün mesele, Prof. Arenin temas ettiği noktada düğümlenmek- tedir: Türkiye merkezi bir plânlama sistemi tatbik edecek inidir? Bu tak- dirde elindeki politika vasıtalarını mahfuz tutması nasıl — sağlanabilir? Bütün bunlar, yakında — memleketi- mize gelecek olan meşhur Hollanda- lı plâncı Prof. Tinbergen tarafından anda sorulacak sorulardır. Tin- bergen'in yapacağı planda kalkınma hızını kendi kendisine tesbit etmesi kabil değildir. Bu siyasi bir tercih ifade eder. Tinbergen bunu Hükü- metten soracaktır. Herşey yıllık ya- tırım yüzdemizin yüzde yirmiden aşa- gı olmamasını gerektirdiğine gore eğer Tinbergen'e böyle bir esas veri- lecekse, gümrük vergileri konusun- da da, liberasyon konusunda da hay- li serbest kalmamız icab edecektir. Burada akla gelen soru şudur: Plâ- nın esasları meydana çıktıktan son- ra Müşterek Pazarla nihai müzake- relere başlamak daha doğru olmaz mı? O zaman, Müşterek Pazarla ortaklığımızın şartlarını daha sarih görebilecek hâle gelmeyecek miyiz? Plânın anahatları bile belli olmadan şimdiden kendimizi şu veya bu dere- cede bağlamak, plânın tatbikatında aksaklıklar olması neticesini doğur- mayacak mıdır? AKİS, 16 ARALIK 1959