YURTTA OLUP BİTENLER bizzat Koordınasyon Bakanlığının iş- leriyle uğraşmaya kararlıydı O hal- de yapılacak şey, üÜüzerine pek çok yıldırım çeken Koordinasyon Bakan- lığının koltuğuna Menderesle takvi- yeli ve aslında itaatli "Büyük me- mur" — hüviyetinden — sıyrılmamış Akeri getirmekti. Kabinede yapılan bu iç transfer Sebati Atamanın Koordinasyon Ba- kanlığından Sanayi Bakanlığına, Ab- dullah Akerin Devlet bakanlığından Koordinasyon Bakanlığına aktarıl- masıyla bitmedi. Bunlar Başbakanın arzusu ile yapılan değişikliklerdi. Halbuki DP. Grubunun bazı değişik- likler istemesi de boş görülmeli ve hele şu bütçe arifesinde Grup gücen- dırılmemelıy . li milletvekille- rinin büyük bır kısmı Ankara Palas salonlarında, Klübünde, Meclisteki merdiven altında İmar Bakanı Medeni Berkten şikayet edi- yorlardı. D. P. li milletvekili İmar Bakanına gitsin, bir iş için ricada bu- lunsun da bu iş yapılmasın, bu ola- cak şey miydi? —Halbuki — Medeni Berk, D.P. milletvekillerinin bu rica- larından bıkmış, usanmıştı. Ricala- rın ardı arkası kesilmiyordu. Baka- nın bunların hepsini yerine getirme- sine imkân ve ihtimal yoktu. Bu ba- kımdan D.P. milletvekillerinin pek çoğu İmar Bakanından şikâyetçi ıdı O halde yapılacak bir şey vardı: bütçe arifesinde D.P. li mılletvekılle— rini gücendirmemek, işlerinde bir hayli ehliyet kesbeden Medeni Berki muhafaza etmek. Bu- -un formülü kolayca bulunuverdi. Medeni Berk Devlet Bakanı ve Baş- bakan yardımcısı yapılacaktı. Böyle- likle hem Başbakan vatan sathında- ki imar işlerinde kıymetli bir müşa- virden mahrum kalmayacaktı, hem de Medeni Berke -yersiz de olsa- kı- zanların dediği olacaktı. Buna rağ- men, Berkin, protokolde dahi olsa di- ğer, bütün Bakanların üstüne sıçra- yıvermesi Tenis Klübünün eski baş- kanının üzerine yeni yıldırımlar çek- ti. Bunlar milletvekili değil, Bakan yıldırımlarıydı. Bu yüzden, Kabine- deki hizipleşmeler son tâdillerden sonra da ortadan kalkmadı Boş koltuklara gelince, Beyfen- di onları bir müddet daha doldurma- mak kararındaydı. Bu yüzden kabi- neye dışardan adam almak istemi- yordu. Öyleyse ne "yapmak lâzımdı? Derhal vekâlet müessesesine müra- caat edildi. Zâten Menderes kabine- lerinin Bakanları bir kaç bakanlığı idare etmekte ehildi. İmar Bakan- lığının vekilliği Ekonomi ve Ticaret Bakanı Hayrettin Erkmene verildi. Böylece uzun zamandır kabine- de beklenen tadilât Başbakanın ar- zularına göre yapıldı. FFakat bekle- nen tadilât bu değildi. Umumi efkâr daha sevimli bir değişiklik umu- yordu. Halbuki Dr. Namık Gedik, herkesin hayretten bir karı çıl— mış gözleri önünde İçişleri bakanlı- ğında oturmakta ve bu sıfatıyla va- lilere emir vermekte devam etti 12 C.H.P. (Kapaktaki — politikacı) iktidar hazırlıkları Geçen haftanın bitmek üzere oldu- ğu saatlerde, yani pazar gecesi- nin ilerlemiş bir vaktinde Ankarada bir gazetecinin ev telefonu — çaldı. Hattın öbür ucunda bulunan C. H P. nin genç ve ihtiraslı -onun için de dinamik- Adana milletvekili Dr. Sup- hi Baykamdı. Dr. Suphi Baykam bir gece evvel, son dakikada aldığı ha- ber üzerine Kayseride yapılan Mer- kez ilçe kongresinde bulunmak mak- sadıyla başkentten ayrılmak Zzorun- da kalmış, bu yüzden gazeteciyle pa— zar günkü randevusunun iptal m buriyetini hissetmişti. Ankaraya do— ner dönmez de ilk iş olarak gazete- ci dostunu aramıştı. Dr. aykam bundan bir buçuk yıl kadar evvel, aynı gazeteciyle birliktte gene Kay- seriye giderek il kongresinde bulun- Suphi Baykam Seyyar — top muş, ikisi de o tarihte D. P. nin bu "kale" sinin C H. derece sempatik ve sıcak davrandıgını gö- rerek hayret etmişlerdi. Telefonda, gazetecı arkadaşı — Kayseriyi nasıl bulduğunu sordugunda Adananın çalışkan milletvekili: "— Azizim, dedi geçen defaya nazaran Kayseride mübalağasız beş misli ileri gitmişiz." Politikacılar tevazuyu — sevmez- ler ama, Dr. Baykamın teşhisinde bir hata vardı. Pazar günü, şehrin ortasındaki sinema binasında yapı- lan Merkez İlçe kongresi C. H. nin bu Orta Anadolu şehrinde beş mislin çok Üstünde bir derecede kuvvet kazanmış olduğunu göster- O ilan edildiği gibi saat tam 10 da kongre açıldığında sinema bi- nasının içi ve dışı tamamiyle doluydu. Halkın son derece heyecan içinde bulunduğu, azimle taşdığı bir bakış- ta hissediliyordu. Fakat hepsi bu de- ğildi. Parti idarecilerinin de işlerini iyi bildikleri, ince düşüncelere sahip oldukları derhal anlatılıyordu. Sahne perdeyle örtülüydü. Perde açıldığın- da, arkada İsmet İnönünün ikişer metre boyunda beş resminin bulun— duğu görüldü. Bu resimler mle- ket hizmetine vakfedilmiş bır öm rün beş mühim safhasını gosterıyor— du. İsmet İnönülerden biri Garp Cep— hesinin Muzaffer komutam İs Paşaydı. Onun yanında, Lozandakı başarılı Baş delege Ismet Paşa duru- tatürkün | numaralı mesaı arkadaşı ve Başbakanı İsmet İnönü takip ediyordu. Daha sonra Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve ni- hayette Muhalefet lideri İsmet İnö- nü gelıyordu Bütün kongre görül- memiş heyecan içinde ayağa fırladı ve gök gürültüsünü andıran alkışlar dakikalarca sürdü. İstisnasız bütün gözler sevgi yaşlarıyla dolmuştu. Delegeler ve dinleyiciler "Yaşa İs- met Paşa" diye tezahürat yapıyor- lardı. Kongre, çalışmalarına — böyle bir hava içinde başladı. Ankaradan misafir gelen Dr. Suphi Baykam ve Hamza Eroğlu hayatlarının en bü- yük istikbalini orada gördüler. Ko- nuşmalar alakayla takıp edildi. kat en çok alkışlanan sözler, Kayse- ri halkının ruh haletini ortaya koy- mak bakımından alaka çekti. Kay- seride Ticaret Odası seçimlerini C. H. P. mensupları kazanmışlardı. - Hayret, hâlâ Halkçı olduğunu sak- lamayan tüccar var!- Fakat Kay- seride, — seçimlerin iptal edileceğine dair rıvayettır dolaşıyordu. Dr. Bay- n bahsetti ve şöyle dedi: Ellerınden geleni artlarına koymasınlar. Seçimleri iptal ederler- se, bu sefer daha kahir ekseriyetle kazanırız." ” Eğer sinema salonu alkıştan yı- kılmadıysa, bunun sebebi binanın ga- yet sağlam temeller uzerınde bulun- masından başka şey değil Canlı bir parti Geçırdıgımız son pazar, C.H.P. ıçın bütün yurtta bir zafer günü ol- P. kongre toplamaktan aciz halını muhafaza ederken altıoklu bayrak hemen her tarafta dalgalan- o bayrakla beraber büyük küt- leler harekete geldiler. İnanılmaz de- recede dinamik çıkan ve bir başın emri altındaki ayakların politikada en tesirli silah olduğunu ispat eden Genel Sekreter İsmail Rüştü Aksal Karadeniz kıyılarındaki başarılı tur- nesinde merhaleleri birbiri peşine alı- yor, gittiği yerlerde partisine karşı sa dece sevgi değil, aynı zamanda ha- kiki bir güven sağlıyordu. Daha baş- ka ekipler, daha başka bölgeleri hal- laç pamuğu gibi attılar. Bunların a- rasında Aydın da vardı İstanbul ise, mutad veçhile hareketli pazarların- dan birini yaşadı. C. H. P. hayatiye- tinin delillerini vermekte devam e- diyor, kongreler toplanıyor, partililer iman tazeliyor, memleket meselele- rine karşı kütlelerin alakalarını mu- AKİS, 16 ARALIK 1959