son derece kolaylıkla elde edilen fılm— ler arasındadır. Halbuki Hollyw n kısa zamanda ortaya çıkardıgı ba— sit filmlerle beraber bilhassa Here To Eternity - Ebediyete kadar" veya "The Blackboard Jungle - Ka- ratahta manı" gibi Amerikada kökleşmiş bazı problemlerin iç yüzü- nü açıklıyan filmlerin de dışarıya çıkmaması için azami derecede gay- ret sarf edildiği ortadadır. Hatırlana- cağı gibi "Ebediyete Kadar" Ameri- kan Kara Ordusundaki bazı mesele- leri seyircinin önüne seren bir film- di. Aynı şekilde "Karatahta Ormanı" da A. B. D. de orta mektep meselesi- ni ele almakta ve mekteplerle bera- ber talebenin de korkunç durumunu incelemektedir. Film Afrika tam- tamlarını andıran vahşi bir müzikle başlamaktadır. Seyırcı perded AF rika ormanlarını göreceğini tahmin ederken karşısına tam-tamların ür- pertici darbeleriyle beraber New York sokakları, bu sokaklarda peri- şan bir şekilde dolaşan mektep tale- besi ve nihayet mektepler çıkar. Her ne kadar filmin sonu 1yımser bir ha- va 1ç1nde biterse de ratahta Or- manı" — mese lenın k k nçluğunu son derece barız bir şekilde göster- mekte g kalmamaktadır. Bu Flmın yalnız Rusyada — değil yurdu- muzda bile gösterilmesine, söylendi- ğine gore Amerikan Haberler Mer- kezi mani olmuştur. Aynı filmin İtal- yada — gösterilmesini de o zaman A- merikanın Büyükelçisi sıfatıyla Ro- mada bulunan Clare Boothe Luce ön- lemişti. Bütün bunlara rağmen ge- rek "Ebediyete Kadar", gerekse "Ka- ratahta Ormanı" en iyi Amerikan filmleri arasında yer almaktadır. Bir- çok Amerikalıya göre de bu tip filmle- in dışarıda gösterilmesi Amerikan fîlmcılıgı hakkında bütün dünyayı en mükemmel bir şekilde aydınlat— mak demektir. İyi niyetlerine rağ- men bazı kimseleri bu konuda yanıl- tan noktalar mevcuttur ve her yerde olduğu gibi, burada da iyi ile kötü arasında bır çızgı çekmek ekseriyet için son derece güç bir 1şt1r Çünkü bazıları tarafınd an —Amerika hak- kında çok kötü bir fikir veriyor de- nilerek damgalanan filmler bilhassa Amerika dışında büyük bir ilgi top- lamıştır. "On The Waterfront - Rıh- tımlar Üstünde", "Ebediyete Kadar" "Karatahta Ormanı", "İhtiras Tram- vayı" ve "All The Kings Men" bu filmlerin arasındadır. Demek ki ek- seriyetin unuttuğu nokta en iyi propagandanın — güçlü ve tesirli bir sanat eseriyle yapılabileceği haki- katidir. Filmler Ölüm Emri G eçenlerde İstanbulda Ingılız re- jisörü Anthony Asguit K ders To Kill - Olüm Emri" adlı bir filmi gösterilmeye başlandı. Bu İn- giliz filminin ne söylemek istediği AKİS, 16 ARALIK 1959 "From daha başlangıçta anlaşılmaktadır. İ- ” kinci dünya Harbinde mukabil casus- luk faaliyetine ait en ehemmiyetli, en tehlikeli vazıfelerın yalnız hissi bakım kuvvetli, sert ve soğuk kanlı kımseler tarafından başarıldıgı "Ölüm —Emri"nin ilk sahnelerinde belirtilmektedir. Baştan sona kadar bir melodram havası taşıyan film bu fikri seyirci- ye verdikten sonra son derece yumu- şak tabiatlı bir adamın Fransız giz- li teşkilatındaki bir haini öldürmek için emir alarak hazırlanmaya başla- masıyla devam eder. Parise kadar gi- derek, Fransız gizli teşkilâtında ça- lışanları düşmana ihbar ettiği sanı- lan hainin ortadan kaldırılmasını üs- tüne alan adam Amerikalı bir hava- cıdır. Bu iş için hususi surette yetiş- temem" der. Kadın onu bu fikrinden caydırmak için ne yaparsa yapsın fil- min kahramanı ayak diretir, hattâ Londraya telsizle haber verip işin yeniden tetkik edılmesını bile teklıf eder. miş bir insanın bu kadar tereddüt et- mesi ve bu rolün Paul Massie adında beyaz perdeye yeni geçmiş bir Kana- dalı tarafından gayet hafif bir şe- kilde oy "Ölüm Emri"nin 1nand1rıcı bır f'ılm olmasını önlüyor. Ayrıca kendisini 'Brownıg Version - Yaralı Gonuller", "The Net - g' ve - Firari Aşıklar ad- l fılmlerden tanıdıgımız memleketi- mizdeki hususi gösterilerde seyredi- len "The Importance Of Being Ear- nest - İstekli Olmanın Ehemmiyeti" ve 1938 de çevrilen "Pygmalion" ad- lı filmlerden hatırladığımız rejisör "Karatahta Ormanı"ndan bir sahne.. ...Amerikalıların tirilir. Fakat niçin Parise bu Ameri- kalının gönderildiği — veya Paristeki haini ortadan kaldırmak için hiçin orada bulunan birisinden istifade e- dilmediği — filmin hiçbir sahnesinde izah edilmemektedir. Bütün bunlara rağmen filmin kahramanı son derece sıkı bir eğitime tâbi tutulur. Koman- dolar gibi insan öldürmesini ve bil- hassa asla merhamet etmemesini Öğ- renir. Ne var ki, bu derslerden son- ra Parise giden Amerikalının hiç de iyi bir talebe olmadığı anlaşılır. Çün- kü öldürülmesi gereken kimsenin u- fak tefek, nazik ve kedilere düşkün bir adam olması Amerikalının hare- kete geçmesine mani olur. Eski ha- vacı Parıste kendisine yardım eden kadına, "Suçlu olduğuna emin deği- lim, Suçsuz bir adamı öldürmek is- vermek istemediği. Anthony Asguith'in de gevşek idare- si""Ölüm Emiri"nin aleyhine verile- cek notlar arasındadır. Şimdiye ka- dar yumuşak rollerde görmeye alış- tığımız Eddie Albertin ise sert ol- maya çalışan bir subayı canlandırı- şı filmin bir başka zayıf tarafını or- taya çıkarıyor. Shakespeare piyesle- rinde aldığı rollerle haklı bir şöhre- te erişen Irene Worth de bir Fransız kadını rolünde inandırıcı olmamakta- dır. "Ölüm Emri"nin en başarılı o- yuncusu bütün film boyunca öldürül- mesini beklediğimiz — sevimli ve na- zik karakteri canlandıran Leslie Freheh'tir. Bu filmin en kötü tara- fından biri de "Ölüm — Emri"nde Fransızların kusursuz bir İngiliz ak- sanı e konuşmalarıdır. 33