16 Aralık 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

16 Aralık 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KİTAPLA R KIRK GÜN KIRK GECE (Eski donanma ve şenliklerde se- yirlik — oyunları) (Yazan Metin And, Taç yayın- ları, Doğuş limited şirketi, 1959 An- a 207 sayfa 15 lira) M;m And, memleketimizde tiyatro rihine merak sarmı bu işin gelmişini ve geçmişini 1ncelem1ş pek nadir yazarlardan biri. Gerçi bu gü- ne kadar adı daha çok Bale sanatı mevzuundaki yazıları ile duyulmuş rosunu yükseltenlere" ithaf etmiş, Kitabının mevzuu da dönüp dolaşıp tiyatroya geliyor. Kırk Gün Kırk Gecenin muhtelif vasıfları üzerinde ayrı ayrı durmak lazım. Meselâ dili üzerinde. — Kırk Gün Kırk Gece herşeyden önce bir ilmi araştırma kitabı. İlmi araştırma kitabının da mümkün olduğu kadar rahat, mümkün olduğu kadar kılçık- sız ve okuyucuyu yadırgatmayacak bır dili olması gerek. Gelgelelim Me- nd buna pek dikkat etmemış Inandıgı "dılde özleşme" davası uğ- runa kitabını kolay okunur bir kitap olmak vasfından mahrum etmiş. Yüzde doksanı tutunmamış, yer- leşmemiş ve benimsenmemiş öz türk- çe kelimelerle dokunan — cümleler Kırk Gün Kırk Geceyi okunmaz ha- le getırıyor Halbuki Metin And bu işi çok daha ölçülü bir şekilde bilir ve bir taşla iki kuş vurabılırdı itabın ilmi ve araştırıcı yönüne gelince: Metin bu mevzuda memleketimizin hemen hemen tek otoritesi. Işını son derece iyi biliyor. Üstelik iyi bildiği işi ciddiye de al- mış. Tahsilini bu mevzuda yapmış. İpin ucunu tahsilini yapmakla da bı- rakmamış. Tahsilden sonra okumuş, araştırmış. Kafasını hep bu mevzu- da yormuş. Sahneye doğru itileceği- ne-pek çok benzerleri gibi-sahne a- raştırmalarına — eğilmiş. İmkânı da mevcut. Hali vakti yerinde, kabili- yeti ve kültürü var, tek meşgalesi de bu. Elbette ki üzerinde durduğu şeyi koparıp atacak. Nitekim öyle — de yapmış. Belki de bu güne kadar Tür- kiyede yapılmamış bir işi becermiş, bir kenara koymuş. Kırk Gün Kırk Gece gerçekten büyük bir gayret ve çalışmanın mey- vası. Metin And, Türk Tıyatrosunun tarihini yazmak istemiş. Kırk Kırk Gece bu gayenin semeresi. An— cak, yazar kitabına "Türk Tiyatro- su tarihi" gibi bir ad vermeğe çekin- miş. Nitekim bunu Kırk Gün Kırk Geceye yazdığı önsözde şu cümleler- le söylüyor;" Kırk Gün Kırk Gece adının seçimi yalnız seyirlik oyunla- rının bu uzun süreli şenlikler içinde yer alışından ötürü değil, bir de Türk Tiyatrosu gibisinden genel bir baş- lık altında eksiksiz, derli toplu bir kitabın yazılabılmesının henüz çok erken oluşundandır. Bugüne kadar AKİS, 16 ARALIK 1959 Metin And Kuşu vuramadı!.. eski Türk seyirlik oyunları tarihi ü- zerinde kullanılmış kaynakların, da- ha henüz ellenmemiş kaynaklara göre ne kadar önemsiz, cılız kaldığı göz önünde tutulursa, Türk Tiyatro- su Tarihi gibisinden tumturaklı bir başlığın aşırı kuru bir çaba olduğu ortaya çıkacaktır. Şimdilik yazar al— tından kalkamayacağı 1şler1n sorum- luluğunu yüklenmemek Kırk Gün Kırk Gece gıbısınden kaçamak bir başlığa sığınmanın daha akıllı- ca bir iş olduğunu düşündüm." Önsözdeki bu cümleler samimi ve dürüst bir yazarın biraz tevazuya bürünmüş halisane sözleridir. Üste- lik Metin And, "şimdilik" kelimesini de kullandığına — göre, ilerde Türk Tıyatrosu tarihi üzerinde buyuk bir eserini beklemek hiç de yersiz olmaz. Kırk Gün Kırk Gece kuşe kâğı- dına basılmış Bu kitapta yer alan minyatürlerin hemen men hepsi- nin ilk defa yayınlandığını Metin And garanti ediyor. Yazar bu kitabında, eski Türklerin hayatında oldukça mühim bir yer tutan şenlikleri, tören- leri ve donanmalarla geçit alaylarını ele almış. Bunları Türk Tiyatrosunun ilk çekirdekleri olarak — incelenmiş. Sözlerini, uzun araştırmalardan son- ra buldugu minyatürlerle tevsik et- miş. Bilhassa Osmanlı İmparatorlu- ğu devrinde yapılan şenliklerle Ti- atro arasındaki yakın benzerlik ve beraberliğe işaret etmek için yazılan kitap, — mizanpajının sıkışıklığı ve zevksizliği bir yana, tiyatro ile, hele tiyatro tarihi ile 1lgılenenler için son derece alâka çeki ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK (Hazırlayan Baki Kurtuluş. Yeni Matbaa, Ankara, 1959, 31 sayfa, 125 Ansıklopedık Sözlüğün Aralık ayı- na ait üçüncü sayısı da çıktı. 40 fasikülde tamamlanacak olan bu eser sayfa numaraları lopedi maddesi ile 4000 den fazla re- sim bulunacak olan Ansıklopedık Sözlüğün üçüncü fasıkul " ke- limesi ile başlamakta, atalet keli- mesi ile bitmektedir. Her ayın başın- da ve ortasında olmak üzere iki fa- sikül halinde neşredilmekte olan An- sıklopedık Sözlüğün tamamlanması için ondokuz ay daha geçmesi gerek- mektedir.. Ancak, Ansiklopedik Söz- lük tecrübesinden önce Gençlik An- siklopedisi, Şair ve Yazarların Hayatı gibi iki büyük tecrübe geçırmış olan Baki Kurtuluşun bu son eserinin de başarılı olacağı muhakkaktır. BİLİNMEYEN TARAFLARIY- LA ATATÜRK (Yazan Nizamettin Nazif Tepede- lenlioğlu, Güler yayınları; Yeni Mat- baa, İstanbul 1959, 117 sayfa, 400 kuruş) S on zamanlarda Büyük Atatürkün, de alınır satılır bir ticaret metaı haline getirilişini üzüntü ile seyret- memek mümkün değil. Onun sağlı- ğında, tesadüfen yanından geçenler dahi ona ait hatıralarını yazıyorlar ve bu hatıraların yayınlandığı kitap- lar, üzerlerinde ne fiyat olursa ol- sun satılıyor. Bu hatıraları yazan- lar içinde insanın gözünün içine baka baka yalan söyleyenler, hatıra uydu- ranlar var. Ama ne yazık ki "Ata- türk Kanunu" böyleleri için işlemi- yor. Atatürkten Türk gençliğine ka- lan hatıralara da böylece yalanlar, düzmece hatıralar karışıyor. Nizamettin Nazifin Atatürkün 21. ölüm yılı dolayısı ile yayınlanan kitabını bu seri içine sokmak elbette ki haksızlık olur. Nizamettin Nazif Tepedelenli heyecanları büyük olan insandır. Bir mevzuda — duygulandı mı, adeta deli dolu denilebilecek bir aşk ve şevk içinde yazar. Nasıl meş- hur romanı Karadavutta o tarihe ka- dar yapılmamış birşeyi yapmış, bir cengavere bir hükümdarın suratına tokat indirtmişse, Atatürk eserinde de heyülalaştırdığı cümleleri ile dün- yanın suratına tokatlar yağdırmış- tır. Kabına sığmayan cümlelerle süs- lenen "Bilinmeyen Taraflarıyla Ata- türk" adlı kitap, evlerinde Atatürk kitaplığı yapan cumhuriyet çocukla- rının ihmal etmeden muhakkak alıp okuyacakları bır kitap olmalıdır. Te- pedelenlioğlu, gördüğünü duyarak, hissederek görmüş ve öyle kaleme almış bir yazardır. Belki naklettiği hatıralarında çok yeni taraflar bul- mümkün değildir. Ama onun Ataturku anlatırken bulup kullandı- ğı, adeta yeniden manâlandırdığı ke- limelerle yazdığı Atatürke ait hatı- ralar muhakkak okunmalıdır. 27

Bu sayıdan diğer sayfalar: