lerine 1nkıyat etme mevkiinde olan adamdır. Ankara — Milletvekili buna yakın sözleri bir başka devrin Başbakanı Hasan Sakaya da söylemişti. Ne var ki o devrin Başbakanı ile bu devrın Başbakanı arasında "hesap verme" mevzuunda —ufak bir anlayış farkı mevcuttu. Bekatanın milletvekilliği sırasında en fazla üzerinde durduğu mevzular Milli Eğitim mevzuları oldu. Öğret- men aylıklarının ayarlanmasıyla alâ- kalı kanun, Köy Enstitüleri mezunu ogretmenlerın ücretten maaşa geçi- rilmeleri hakkındaki kanun Bekata- nın hazırladığı ve Meclisin kabul et- tiği kanunlardır. Para.. para.. para.. I şte aynı Bekata gene Milli Eğitim mevzularından birinin, hem de en mühiminin — üzerine bir kere daha eğiliyordu. Ankara — milletvekili ka- nun teklifini hazırlarken, bunun ma- li cephesini unutmamış, lüzumlu pa- ranın kaç lira olacağını ve bunun te- mini için neler yapılması lâzım geldi- gını de inceden inceye hesaplamış- Bir ilk okulun yapılması için -ma- halli yardım ve imkânlar da dikkate alınarak- 100 bin lıra sarfedilmesi lâzım geliyordu. Bugün Türkiyenin 1ht1yacı olan 15 bin okulun yapılma- sı için böylece 1 milyar 500 milyon liraya ihtiyaç vardı. Öğretmen yetiştirme — meselesine gelince, bir öğretmenin yetişmesi için sarfedilen para 16 bin lira civarın- daydı. 94 bin öğretmen yetiştirmek için demek ki gene 1 milyar 500 mil- yon lira bulmak gerekiyordu. Bu ra- kam bütçenin hemen hemen yarısı kadardı. Bir kalemde bulunması im- kansızdı. Zira bütçede böyle bir fon ayrıldı mı imar hareketlerini dur- durmak, mucizevi kalkınmanın senede bir iki ay işleyebilen şeker fabrikalarını yapmamak — zorunda kalınacaktı. ekata bunun için de bir formül buldu. 5 veya 10 senelik bir program yapılacaktı. Eğer program 5 senelikse yılda 600 milyon, 10 senelikse 300 milyona ihtiyaç vardı Demek ki yapılan hesapla 100 se- nede elde edilecek ilerlemeyi planlı ve programlı olarak 5, en geç 10 se- neye sığdırmak imkanı sağlanabili- yordu. İşte "Öğretmen ve okul iş- leri genel mudurlüğü" adı altında ku- rulacak müessese bunu sağlıyacaktı. Ancak senede 300 veya 600 mil- yon bulmak da kolay mesele değildi. Devlet bütçesinden bu miktarda bir paranın Milli Eğitim için ayrılması imkansızdı. Bu para nereden ve na- sıl sağlanacaktı ? Bekata, bunun için bazı formül- ler ileri sürmekteydi, Meselâ, Milli piyangodan elde edilen gelırın yüzde 50 si alınabilirdi. Futbol bahsi müşte- rekinden bir miktar bu iş için ayrıla- bilirdi. Ihalelerde yatırılıp ta, hazine- ye irad kaydolunan teminat akçeleri ile at yarışları v. s. gibi oyunlardan elde edilecek gelırlerın bir kısmı da ürlüğün — emrine verilebilirdi. Tabii devlet bütçesinde de Milli Eğitim için ayrılacak miktar biraz arttırılacaktı Ankara — milletvekili Hıfzı Oğuz Bekata teklifini, bu mecmuanın bas- kıya verildiği sıralarda Meclis Baş- kanlığına sunmuş - olacaktır. Tasarı i komisyonlarda incelendikten sonra Meclis umumi heyetine gele- cektir. Gerçi D. P. iktidarı devrinde böy- le bir kanunun kabul edilebileceğini hiç kimse hatırından dahi geçirme- mektedir. Komisyonun Demokrat ço- ğunluğu teklifi şüphesiz reddedecek- Bekata C.H.P. idarecileriyle birlikte Yaramaz bir çocuk AKİS, 16 ARALIK 1959 YURTTA OLUP BİTENLER tir. Fakat hadise iki hakikati ortaya koyacaktır Bunların birincisi, C.H P. nin yarın alacağı iktidara ciddi şekilde hazırlandığı hakikatidir. İ- kinci hakikat Milli Eğitim mevzuun- da bu tasarı vesilesiyle açılacak olan müzakerelerde belirecektir. Bu, Mil- li Eğitim meselemizin — ehemmiyeti ve bugünkü “"hali pür melali" dir. Kıbrıs Devletsiz Cumhurbaşkanı D umum bir istisnadır. Siyasi « ihtirasım yoktur. Sadece — Ce- maate hizmet etmek istiyorum. Başka şartlar altında aday olmaz- dım. Anlaşmaları ben imzaladım. Ben tamamlamalıyım. Esasen ilk Cum- hurbaşkanlığı devresini - tamamlıya- cağımı sanmıyorum." Kıbrıs Başpiskoposu Monsenyör Makarios boyle konuştuktan bir gün sonra, 13 alık Pazar günü Kıbrı- sın ilk Cumhurbaşkanlıgına seçildi. Makarios bu sözleri, din adamı vas- fının Devlet Başkanlığı makamında zararlı olup olmayacağını soran bir Türk gazetecisine söylüyordu. Başpiskoposun — siyasi — ihtirası reddeden bu sözlerinde durup durma- yacağı -hele konuşan bir Yunanlı ol- duktan sonra- hiç belli değildir. Ama artık belli olan bir şey varsa, o da Makariosun Kıbrıs um Cemaati içinde hakikaten büyük bir kuvvet olduğudur. Hakikaten, pazar günü büyük heyecan içinde yapılan seçim- lerde Makarios büyük bir ekseriyetle seçimleri kazandı Makarios bu başarıyı, aleyhin— deki bütün kampanyalara rağmen kazanmıştır. Rakibi Klerides, bir yan- dan yarı - komünist AKEL partisi tarafından, diğer yandan da Maka- riosun Enosisten vazgeçmesine kı- zan eski EOKA'cıların bir kısmı ta- rafından destekleniyordu. Rodos mü- lakatının sonunda — Makariosa tam desteğini vaad etmiş olan General Grivas ise, bir yarım dönüş yaparak, kardeşi Dr. Grivas vasıtasıyla se- çimlerde hiçbir adayı desteklemedi- ğini bildirmişti. Eski ideri- nin bu tavrı, sağcı Rumlardan hâlâ Enosis fikrine bağlı olanları oyları- nı kullanmakta serbest bırakıyordu. u da Makariosun aleyhine işler zan- nediliyordu. Şimdi Makariosu bekleyen önem- li vazifeler vardı. Seçim kampanyası çok sert geçmiştir. Yer yer çarpış- malar ve cinayetler olmuştur. karios, ilk iş olarak Rum Cemaati arasında barışı kurmak zorundadır. Bunun için fakir halk tabakalarına daha fazla refah temin etmesi lazım- dır. Makarios bu maksatla Amerika, İngiltere, Türkiye ve Yunanistandan yardım isteyeceğini açıklamıştır. Fa- kat, Makariosun şimdi halletmesi gereken en büyük istifham, 19 Şubat 1960 günü doğacak olan çocuğun bir ucube olmadığını dünyaya göster- me 15