söylediler. Onasis'in gemisiyle Yuna- nistandan gelen 800 talebe de bayra- ma katıldı. O gün Adada resmi tatil günü ilân olundu. Halbuki ancak 5 bin kişinin karşıladığı Dr. Fazıl Kü- çük Kıbrısa döndüğü zaman böyle bir şey yapmaya kimse lüzum görme- di. Adanın idaresini bundan sonra kimin elinde tutacağını bu iki karşı- lama töreni arasındaki fark çok iyi gösteriyordu. Sabık kasaba papazı tâbir Men- deresindir- ve — -Kıbrısın müstakbel cumhur başkanı Makarios'un ilk cüm- lesini "Muzaffer olduk" sözleri teş- kil etti. Ondan sonra Kıbrıs Cumhu- riyetinde yarın en mesuliyetti felere — getirilecek olan "kahraman "EOKA'cıların ve General Grivas'ın -Makârios görünüşe göre tedhişçile- rin başını Albaylıktan Generalliğe yükseltmişti!. methiyesini yaptı. Karşılama, b kasaba papazı -tâbir Menderesindir- ve müstakbel cumhurbaşkanı Makarios'un EOKA'- cıların açtığı yollardan geçerek Aya Yorgi Kilisesine gidip yaptığı şükran duaları ile son buldu. Ertesi gün devir ve teslim mua- melesinin ilk hazırlıklarına başlamak maksadıyla. Türk v m cemaatla- rının liderleri ayrı ayrı Vali Foot'u ettiler. Çarşamba günü de başa verip çalışmaya başladılar Çalışmalara vali Foot da tıldı. İki saat süren müzakereler sonunda bu üçlü toplantıların hafta- da iki gün o k üzere muntazaman yapılması kararlaştırıldı. Fakat a- sıl mühim karar, Londra anlaşması— na göre kurulması gereken "Geçici Komite" nin teşkili hususunda ilk a- dımın atılmasıydı. "Geçici Komite" aslında geçici bir hükümetten başka bir şey değildi. Dr. Küçük ve Maka- riosbu komitenin en geç 30 marta kadar teşkili ve bu tarihte de Lefko- şedeki eski Basın - Yayın Müdürlüğü binasında ilk toplantısını yapması hu- susunda anlaştılar. i Komite" on kişiden kurulacaktı. Bakan va- zifesi görerek olan bu on kişi şu koltukları paylaşacaklardı: Daışişleri Savunma, Maliye, — İçişleri, Adliye, Ticaret, Ulaştırma, Tarım, — Bağlık ve Çalışma O koltuğun — yedisini Rumlar, üçünü de Türkler işgal edecekti. An- cak Dışişleri, Savunma veya Maliye koltuklarından biri behemehal bir Türke verilecekti. Bu kararla Ad ada- daki Türk - Rum İşbirliği fiilen baş- lamış oluyordu Makarios'un basın toplantısı abık kasaba papazı -tâbir Men- deresindir- ve müstakbel cumhur- başkanı Salı günü bir basın toplan- tısı yaptı. Sorulan sualler EOKA ve Londra anlaşmasından önce tek kişi kalsa bile sonuna kadar döğüşeceği- ne yemin eden Albay Grivas'ın akıbe- tiyle ilgiliydi. Makârios, kaçamak ce- vaplarla yetindi. Ama bu arada ver- diği bazı cevaplarla, — sabık kasaba papazı -tâbir Menderesindir, ve müs- takbel Kıbrıs cumhurbaşkanı Maka- rios'un, anlaşmayı başından baltalı- yacak fikirlere sahip olduğu ortaya AKİS. 7 . MART 1959 Unutulmıyacak Mazi D ışışlerı Bakanı Fatın Rüştü Zorlu, bu haftanın ortasında Çarşamba M ü B. Kıbrısa şımdı tanınan ilindiği gibi fından ortaya atılan bu de "Taksim"den da "teminatlı i3tiklâl"i ha faydalı bir hal şekli olarak övdü. 1st1k1al in fikir babası Makarıos tur ve onun ta z Yunanistan tarafından benimsenmiş, Bır— leşmiş Milletlerde de savunulmuştur Batan o zaman karşı -tarafın garantiler vermeye hazır olmasına rağmen, -yani üç ay evvel- istiklâl pren- sibi hakkmda bugün büyük bir kolaylıkla istiklâli savunan Zorlu neler dem Y unan Hukumetı ile mutabık olarak sözde yenı bir istiklâl formülü ilân e Kabul etmelidir ki, Kıbrıs teşekkül etti mi, edecektir. Kabul etmelidir ki, en Başpapaz Makârios istiklâli Enosis için bir atlama tahtası telâkki ettıgini açıkça beyan etmiştir. F. Rüştü Zorlu — Zafer, 9 Aralık 1958 * bir kere merkezi bir parlamento ile müstakil bir Yunanistanla Adanın birleşmesi bunu takip Rum tahakkümü altındaki bir devletle birlikte Kıbrıslı Türkler, bir ekallıyet olarak ilhak edileceklerdir. Bustu Zorlu — Zafer, 9 Aralık 1958 İ stiklâl meselesinde de, şayet istiklâl verilmesi mevzuu bahis ise, yine her iki cemaate de ayrı ayrı istiklâl verilmesi lâzımdır. B ir işçi mebus söyle diyor: "Rumlar muhtar hükümet Ruştu Zorlu — Zafer, 30 Kasım 1958 1stemıy0rlar Onların istedikleri bir kilise hükümetidir. Eğer onlara hükümet secin derseniz, alsa biz bir başpiskopos isteriz cevabını vereceklerdir. Ya onlara Türkleri idare ımkanını hükümet, yahut da Türklerin başka bir yere gitmeleri..'" rın istedikleri şudur: Bunla- verecek bir Işte Türk camı— asının da istemediği budur ve ışte Kıbrıstaki ihtilâf ve niza da h katte bundan ibarettir. ne pahasına olursa Türk camiasının Bir yan olsun hü kmu altına almak tasarısı, bu hakimiyeti kabul aki- asının ürk camiasını diğer yanda etmeme ve Yunan camiasının esiri olmamak hususundaki azim ve kar F. Ruştu Zorlu — Zafer, 29 Kasım 1958 D eğişmeyen bir tek şey vardır. Bu da Yunan Hükümeti ve Yunan devlet adamlarının Kıbrıs adasının Yunanistana ilhakını temin et- mek arzusu... F. Rüştü Zorlu — Zafer 28 Kasım 1958 * D ışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, bu hafta Çarşamba günü Meclis- te şu cümleyi de söylemiştir: "Demokrat Parti için unutulacak bir mazi yoktur." çıktı. Makârios askeri anlaşmalara taraftar olmadığını -NATO bir askeri ittifaktır- açıkça söylüyordu. Hele Adadaki 9 bin üyeli Komünist Par- tisinin faaliyetine müsaade edilip edilmiyeceği hususundaki cevabı her türlü tereddüdü ortadan kaldırıyor- du. Sabık kasaba papazı -tâbir Men- deresindir- ve müstakbel cumhurbaş- kanı Makârios' "kanaat ve duşuncele— re tahdit konulmasının aleyhinde" idi. Anlaşılan kurnaz papaz, BOKA ve Komünist Partisi gibi kozlardan vaz- geçmek niyetinde değildi. Ama Zor- luya göre bunun hiç bir ehemmiyeti yoktu. "Kıbrıs NATO'ya girmiş, gir- memiş bundan ne çıkardı?" Zürich ve Londra Zaferlerinden sonra böyle ufak şeylerin ehemmiyeti yoktu. A- ma halk efkârı 'bu zaferin -diğer bir çok Zzafer gibi- mânasını çoktan an- lamıştı. Bizim için Kıbrıs meselesinin en iyi hal şekli Adanın tamamının bizim olmasıydı. Yunanlılar için en iyi ne- tice Enosis idi. Taksim Sn az fena hal çaresiydi. Yunanlılar bakımından en az fena hal çaresi istiklâl idi. Yunanlılar şimdilik bu en az fena hal çaresini elde etmişler, en iyi hal çaresine götüren yolları kapamamışlardı. Halbuki Türkiye, en az fena hal çaresini bile, bir daha geri gelmemek Üüzere terketmişti. İşte Londra Zaferi diğer birçokları gibi- böyle bir zaferdi. DP. Kaptan olmayınca... ecen haftanın sonundu Cumarte- si gecesi Büyük Millet Meclisi ö- nünde sıra sıra bekliyen Belediye O- tobüslerinden en öndekinin — şoförü, Meclisin iç kapısındaki — kaynaşma- nın farkına varınca, derin bir oh çekti. İşte nihayet.. bazan sabaha kadar süren dokuz günlük nöbetçi- liği sona eriyordu. Otobüs kapısının 7 bizim için