Hafıza-i beşer nisyan ile malul değildir. HİLTONA D emir kapıların arkamdan ka- pandığını ve otuz günlük mah- kümiyetimi çekeceğim Merkez ce- za evinin kalın duvarları arka- sında derin bir boşlukta yalnız- lığımı hissettiğim an, dışardaki- leri düşündüm Dışard ailemi dostlarımı ve en mühimi hürriyeti- mi bırakm Bu Ankara Hiltonu ilk ziyare- timdi ve ben -Metin Toker, Cüneyt Arcayürek' Yusuf Ziya ve Tarık Haluludan sonra- ceza- evinde İkamete memur besinci AKİS —mensubuydum. — Karınca karınca kısmetime düsen, sadece- otuz günlük çileyi Hilton sakinle- riyle paylaşacakt Ankara Hiltonun demir parmaklıkları arkasında bir avuç İnsan Türkiyede demokrasi müca- delesinin hangi şartlar altında ve nasıl yapıldığını sessiz, ve vakur dünyaya ilân etmektedirler. İşte ben, tam otuz gün bu gülen birbi- riyle şakalaşan, voleybol maçları tertip eden, satranç partilerini di- şardakilerin yadırgayacakları bir şekilde ciddiye alan bir avuç ay- dının çilesini paylaştım, onlarla güldüm, onlarla kederlendim. Evle- rinden, yeni doğmuş çocuklardan, hasta analarından bir eroinci gi- bi koparılıp demir parmaklıklar arkasına kapatılanların ıstırabını kendi nefsimde duydum ve yüzler- deki neşe perdesi arkasında gizle- nen acı istihzayı farkettim. Bu be- nim için -oldukça pahalı, bir hayat tecrübesi olmuştur. Otuz uzun ge- ce ranzamda bir sağa bir sola dö- nerek tek bir suale cevap aradım Nereden buradaydık?... Bütün gü- nâhları, hak bıldıklerı inandıkları yolda yurumek plan bir kaç gaze teciyi demir parmaklıklar arkası— Metin Toker 18 na kapamanın ve onların ıstırabı- nı seyretmenin sağlayacağı fayda neydi? Yarın dışarıda başka bir Metin Toker. değişmiş bir Fatin Fuat, bir Ülkü Arman, bir Şinasi Nahit Berker aramak yersizdir, manasız- dır. Metin Toker gene başyazıları- nı kaleme alırken Ankara Hilton- da, geçirdiği ıstıraplı günleri düşü- necek - fikirlerini kâğıda rapteden kaleme dur mu diyecektir?.. Asla Asla.. O halde neden ruhları demir mengeneler arasında ezmek isti- yorlar, neden fikirlerin ve kantat- ların şiddetle mahrumiyetle deği- şeceğini tahayyül ediyorlardı ? Ben çilemin başladığı günden bittiği güne kadar her an, Metin Tokerin meşhur voltalarına ayak uydurma- çalışirken, voleybol maçlarında ıddı ciddi munakaşalara tutuşur- ken, eğlenceli satranç partilerinde şakalasırken ve nihayet yalnızlığı- mı tam manasiyle hissettiğim bit- mez tükenmez gecelerde ranzamda uykuyu dört gozle beklerken bun- ları düşündüm Onları birer kahraman kabul etmek yersizdir. Zira hiç biri ne Metin Toker, ne Fatin Fuat, ne Şi- nasi Nahit Berker ne de Ul ü Ar- man kahramanlıgı -bu kelime Hil- tonda son günlerde bir alay, bir eğlence vesilesi teşkil etmektedir- asla kabul etmemektedirler. Baş- larına gelenleri şartların ve va- zifelerinin en tabii — bir icabıy- mış gibi karşılamak zorunda kalmanın kahramanlıkla ne alâ- kası — olabileceğini — sormaktadır- lar Tek tesellileri vazifelerini, ama sadece vazifelerini yapmış olmanın manevi rahatlığını ve vicdan hu- zurunu bir an duymaktır. Şinasi Nahit Berker Fatin Fuat Tözer METHİYE... Kurtul ALTUĞ Bugün Ankara Hiltonu mecbu- ri ikametgâh kabul etmiş gazeteci- lerin şuurlu mücadelesini, çaresiz sabrım elbette tarih kayd decek ve elbette Ankara Hilton siyasi ta- rihimizde kara bir leke olarak de- virlerden devirlere nakledilecektir. Yarın bütün günahları daha çok huzur, daha çok hürriyet is- temek olanların yerini yeni Hilton- cular alacak, yeni ıstıraplar, yeni ayrılıklar birbirini kovalayacaktır. Ama bu ezeli mücadele hiç bir za- man bitmeyecektir. Su anda hürriyet içinde şu satır- *ları yazarken içerdekileri düşü- nüyorum. Bu saatlerde Şinasi Na- hit yeni uyanmıştır. Metin Toker kendi tabiriyle, mecburi ve mesu- liyetti vazifesini -bir saatlik volta- sını- ikmal etmek üzeredir. Biraz sonra evlerden yemekler gelecek intizam ve neşe yacak, onu voleybol maçları takip edecektir. Velhasıl Hiltonda her şev ayni minval üzere devam ede- cek, gündüzler geceleri, kovalaya— cak geceler bir türlü, bitmek bil- meyecektir. Bu anda beni içerde- kilerden ayıran bir tek, aradaki kalın duvar, talihimi onların talihi ile bırleştıren ise halen yürürlükte runu duymanın bedeli hürriyettir. Hürriyetlerden fedakârlık etmek- sizin, hurrıyete kavuşmak hayal- dir, muhald Ankara Hiltonun sâkinleri has- retin, mahrumiyetin üstünde bir şeyin yokluğunu, daima hissetmiş- lerdir. Bu, uğrunda çile çektikler hürriyettir... Ülkü Arman AKİS, 7 MART. 1959