OLUP BİTENLER. mak zordur- Kıbrıs meselesinin Ayrı- ca tasvibinin istenmesi ve pazartesi günü anlaşma metinlerinin tetkiki i- çin C.H.P. nin istediği iki günlük müh YURTTA letin itirazsız tanınması İktidarın yumuşaklıkla, ama sadece yumuşak- lıkla Kıbrıs anlaşmasını Muhalefete tasvip ettirebileceği - ümidine kapıl- dığının deliliydi. İktidar bu suretle, Kıbrıs mevzuundaki tenkidleri ilele- bet susturacağını ümidediyordu. Ama bunun için < hiç değilse anlaşmanın tatminkâr olduğu hususunda lüzu- mundan fazla hüsnüniyette harekat eden muhalefeti -İkna etmek lâzımdı. Dışişleri Bakanı bunda muvaffak olamadı, "İngiltereyle müşterek mü- dahaleyı kabul edersek, tek başımıza müdahale hakkını kaybederîz" gibi devletler hukukundan biraz anlayan- ları güldürecek sözler söyledi. Nite- kim müzakerelerin sonuna doğru e- linde Von List'in Devletler Hukuku kitabıyla kürsüye çıkan Fethi Çelik- baş, müşterek garantinin Ferdi mü- dahale hakkını ortadan kaldırmıya- cağını kolayca ortaya koyuverdi. Hele Zorlunun “Efendim, anlaşma karşı— lıklı iyiniyete dayanıyor, iyi niyet sağlam garantidir." Şeklindeki ızah— ları, tatmin, olmaya can atan seleri bile temin etmedi. Badece D. P. Grubu.adına konuşan Zeyyat Mandalincinin İyi, niyet mevzuunda çok romantik bir konuşma yapması- nayaradı Bu sudan konuşmalardan sonra söÖz alan Gülek ve İlter anlaşmanın zayıf noktalarım teker teker ortaya doktuler Cumartesi günkü "Perfor- mance'"ına nazaran Gülek, hayli gü- . An- tısında Gülekkofillerin bile "Aman Gülek şahsı adına bile konuşmasın" diye çırpınmaları tesirini göstermiş, Adana milletvekili toparlanmışta. Sa- ki kurmay Albay Necati İlter mese- leyi askerı bakımdan ele alarak Türkiye ve Yunanistana —ayrı ayrı Üsler tanınmamasının mahzurlarım belirt C H. P. li hatiplerin konuşmala- rındaki tenkid dozu gittikçe artıyor ve bu hal D. P. raflarında tereddüdü artırıyordu. Duruma hâkim olacak bir teşebbüse, bir çıkışa ihtiyaç hisse- diliyordu. Halbuki Menderes Meclis- te yoktu. Cumhurbaşkanı Bayar ise müzakereleri, odasında hoparlörden - takip ediyord . Hava yavaş yavaş elektrikleni- yor, C. H. P. nin anlaşmayı kolay kolay tasvip etmiyeceği anlaşılıyor- du. İşin daha fenası, D. P. miletve- killerinin zihninde de tereddütler belirmişti. Bilhassa en ağır tenkidleri bile dinletmekte maharet sahibi us- ta hatip Hıfzı Oğuz Bekatanın -ki İnönünün en çok beğendiği konuşma- yı yaptı- B.M.M.nin Taksim tezini tas- vip eden kararını hatırlatarak Mecli- lisi vazifeye davet etmesi . mil- letvekillerini düşünceye sevketmişti. Umumi bir tasvipten ümidi kesmek lâzımdı. Nitekim Zorlu üslübunu de- 6 ğiştirdi ve mutad sataşmalarına baş- ladı. Bekatanın talebini "basit tak- tıkler" diye — cevaplandırdı. Güleke "Science politigue okudunuz, daha o- kuyunuz" soylerıyle çıktı. Ayrı üs- ısteyen eski may Albay İltere "Yunan Genel kurmayı da bu fikri savunuyordu" — cümlesiyle mukabele etti. Bereket Zurichte Türkiyenin ayrı üs fikrini savunduğunu, Yunan lıların buna razı olmadığını bilenle- rin sayısı az değildi. Bundan sonra artık kifayet takriri gelebilirdi. Tur- han Feyzioğlunun Yunan Meclisinde 4 gün konuşulan bu meselenin müza- keresinin 4 saatte bitirilmemesi ge- rektiğini hatırlatması neticeyi değiş- tirmedi. Ama kifayet ancak 161 reyle kabul edildi. Yaylacıların büyük 'bir kısmı kifayet aleyhinde rey verdiler. Hulusi Köymen, Mükerrem Sarol gi- bi bir çok D. P. milletvekili müsten- kif kaldı. Ama netice hasıl olmuştu. C. H. P nin esbabı mucibeli takriri- nin oya konulması da önlenirse, or- tada mesele kalmıyordu. Bu işi, ge- çen yıl kazandığı prestıjı yıkmak için son arda görülmemiş bir gayret gosteren Ilhan Sıpahıoglu uzerıne al- dı. Sipahioğ n takriri- nin bir taktıkten ıbaret oldugunu, İnönünün bu iri "biz Kıbrıslı Türkleri korumak istedik, ama D.P. liler önlediler" dıyebılmek maksadıy- la getirdiğini 'Sen mi kaldın İnönüye vatanperverlik dersi verecek" sesleri arasında anlattı. Nüvit Yetkinin söz almak için çırpınması, kürsüye doğru ilerleme- si fayda vermedi. Kıbrıs anlaşmasını Fatin Rüştü Zorlu Zafer - peşinde tasvip eden Benderlioğlunun takriri 347 ye karşı 138 oyla kabul edildi. İki kişi çekimser — kalmıştı. Bu çe kimserlerden birinin, son zamanlarda kalkınmayı metheden konuşmalar yapan Hüseyin Balık olduğu şayiası ortaya çıktıysa da bunu tahkik et- mek mümkün olmadı. B. M. M. bu hava içinde tatile - girdi. Aynı gün Makarios ve Fazıl Küçük Lefkoşede, yeni cumhuriyetin kuruluş hazırlık- larına başlamış bulunuyorlardı. Dramın ikinci perdesi Londra anlaşmasının ilk şaşkınlı- ğı geçtikten sonra, Kıbrıstaki ha- vanın -iktidar organlarının göster- mek istedikleri gibi. sevinçle değil, aksine gıttıkçe artan bir endişeyle dolu oldu gu bu haftanın ortasına doğru iyice' anlaşıldı. Bunun nutuk- lar ve bağlılık telgraflarıyla — örtü- lemiyeeek en su götürmez delilini Londranın büyük bankalarının ve Kıbrıstaki şubelerının defterlerinde görmek mümkündür. Türk cemaati, son on gün içinde takrıben 30 mılyon lira kadar bir parayı mahalli ban- kalardan alıp İngiliz Bankaların» yatırmışlardır. Ayrıca Londradaki bankalar da — Türklere ait birçok hesabın Kıbrıstân İngiltereye transfer edildiğini bildirmektedir. Paranın da € yerlere kaçışı Kıbrıslı Turklerın fikirleri bile so- rulmadan yapılan anlaşmayı ne de- receye kadar, beğendiklerinin en şaş- maz öÖlçüsüdür. Hali vakti nispeten yerinde olan Ada Türkleri, mallarını Rumlara satmağ mışlardır. Evvelâ — mallar malları insanlar takip Kıbrısta göç başlamak üzeredir. Durumdan ehlıkeyf lıder Fazıl Kü- çük bile telâşa düşmüş, Türklerden topraklarım satmamalarını istemiş- edecektir. Ada Türkleri doğdukları toprak- lara elveda demek zorunda kalma- nın Üzüntüsü içinde — yaşarken, nanistandan Kıbrısa doğru baglıya— cak bir muhaceretin ilk öncüleri A- daya ayak basmaktadır. ilk Rum muhacirleri Kıbrısa getir- miştir. Adada son günlerde cereyan eden bazı küçük hâdiseler de istikbal hak- ında hiç ümit verici değildir. Mese- lâ Türklerle dolu bir otobüs Lefkoşe yakınlarında rum gençleri tarafından durdurulmuş, — yolcular taş ve tehdidi altında "Zito Makarios" dıye bağırmak mecburiyetinde bırakılmış- lardır. Ama asıl maneviyat kırıcı hâdise pazar günü sabık kasaba pa- pazı «tâbir Menedresindir- ve müs- takbel Kıbrıs cumhurbaşkanı Maka- rios'un Adaya muzaffer dönüsü oldu. En müşkülpesent hesaplara göre 100 bin -Hususi muhabir gonderen Mil- liyete göre 200 bin. kişi yağmur al- tında onun gökten inmesini bekledi- ler. Kilise çanları çaldı, gri ünifor- malı, mavi kasketli talebeler Yu- nan bayraklarının gerisinde marşlar AKİS, 7 MART 1959