YURTTA OLUP BİTENLER. etti. İçerde resimler çekildi. res, restorasyonun Ramazana kadar emrettikten sonra ca- miden çıktı ve otomobiline binerek bitirilmesini Eyüpten ayrıldı. Kaza tahkikatı M enderesin Eyüpü bazı, ayak bastırılm buldular. uçak kazasında şehit evlâtlarının destanım Menderesin des- yısıyla alelacele satma fırsatını sında "Büyü düşen-vatan okuyalım" "Adnan tanını yazıyor" di- ye bağırışarak do- laşıyorlardı. İkinci destan, birincisin- den daha çok satı- liyordu. Fakat Lon dra civarındaki fe- ci uçak kazasının sebebinin ne oldu- ğu, hâlâ bütün zi- hinleri meşgul edi- yordu. Kaza tahki- katı ile ilgili ola- Osman Nebioğlu neticenin ancak üb dört ay sonra bel- li olacağını toplantısında açık- trafik kulesi, ile temasa geçtık— ten sonra yapılan bütün konuşmaları banda almıştı. Tah kik heyetine bu band dinletildi. SEV'den iyi ingi- lizce bilen pilot Lütfi Biberoğlu- nun — konuştuğu- bandda tanınan sesinden anlaşılı- Meydan, bildiriyordu. roğlu da cevaben şartlarının L'lV - nu, uçağın kör u- Mende- şa geçen SEV bu arada irtifa kay- bederek 300 fite kadar alçalmış ve ansızın bir bulutun içine dalınca rü- yet imkânlarını kaybeden pilot, üze- ri ağaçlarla örtülü tepeyi farkede- memiş ve feci kazayı önleme imka- ziyareti dola- — nı bu suretle kaybolmuştu. satıcıları da — İmar sahaları "destan"ları E yüpte dua ederken, feci kazaya Halk ara- ait korkunç hatıraların Başbaka nın gözünün Önünden geçmemesi im- kansızdı. Fakat Kendisini çabucak toparlayan Menderes. Eyüpten sonra yürüyüş yaptı. Kuvvetlerinin Bir Savcı Değişti A kara Savcısı Rahmi Ergil vazifesinden alınmış bulunuyor. Bu gi- bi hallerde daima olduğu gibi Ankara Savcısı da isim olarak daha şatafatlı bir makama, Ceza işleri Umum Müdürlüğüne getirilmiştir. İhtimal ki eski hizmetlerinden dolayı kendisine teşekkür de unutulmı- yacaktır. Rahmi Ergil, Ceza işleri Umum Müdürlüğünde bir zamanki selefi Hadi Tamu mevkiini, şüphesiz aynı başarıyla, dolduracaktır. Bü- tün bunlara rağmen Ankara Savcılığında artık Rahmi Ergili görme- mek pek çok kimse için pek hoş bir sürpriz olacaktır. Rahmi Ergil bilhassa Basın Kanununu anlayış ve tatbik edişi ba- kımından kolay kolay unutulmayacaktır. Nasıl bir muayyen zihniyetin Adalet Bakam deyince Prof. Hüseyin Avni Göktürk bugünkü ve ya- rınki nesillerce ebediyen hatırlanacaksa, aynı zihniyetin Radyo Bakanı sıfatiyle Taunum mağfiretinin üzerinde olmasına bütün kalbimizle dua ettiğimiz rahmetli Server Somuncuoğlu nasıl gözlerin önüne gelecekse, Basın Savcısı tipinin bir mümtaz nümunesi olarak Rahmi Ergilin ismi de hep hatırlarda kalacaktır. Bugünkü sistem içinde bazı vazifelerin ifasının son derece müşkül olduğu ve Ziyadesiyle incelik istediği muhakkaktır. Ankara Savcılığı- nın bu vazifelerden biri olduğunu kabul etmemek haksızlık sayılır. Ankara Savcılarının tem bir hareket — serbestliğini daima muhafaza edebilmeleri tamamen imkânsızdır. Fakat böyle vazifelerin mesulle- rini hücumlara hedef tutan Kraldan fazla Kral taraftarlığı yapmaları ve ellerindeki imkânları dahi tek taraflı ölçülerle kullanmalarıdır. Ada- letin zarar gördüğünü bizzat Adalet Bakanının ifade ettiği tartışma- lara yol açan işte bu gibi hareketlerdir. Hele makamın sağladığı ve kanunların çerçevesi içinde kalması gereken bir takım selâhiyeti bu çerçevenin dışına taşırmak, şahsi hislerle hareket edıldıgı şüphesini ver- mek, lüzumundan çok fazla şiddeti bazı "dü n"lara reva görmek bir savcının hakkı olmamak gerkir. Zira bir sava hepimizin haklarını korumakla mükelleftir. Ankara Savcılığmdakl son değişiklik bir bekandan daha ehemmi- ir. Görülüyor ki hiç bir şey ebedi değildir ve lüzumundan fazla şimşek çekmek, nihayet yüksek mesul makamları harekete zorlamak- tadır. Vazife hududları içinde kalabilmek, eldeki terazide hakiki ağır- lıkları tartmak! istenilen bundan başka bır şey değildir. Bunun ötesi- ne geçenlerin kendilerini "elimden ne gelir ki' formülüyle savunmaları imkânsızdır. Hiç bir şev gelmese bile, herkesin elinden "ben bu işi yapmam" demek gelir. Eski Ankara Savcısının da, yeni gelecek olanın da bu basit hakikatleri gözden asla uzak tutmamaları sadece temenni- ye şayandır. Rahmi Ergile hiç üzülmeksizin güle güle diyoruz. Ankaraya dönüş, aşbakan Menderes Park Otelden hava karardıktan sonra, Ankara- ya hareket etmek üzere ayrıld_ı. ru Dolmabahçeye kıt'asını teftiş ettıkten sonra Deniz deres ve Kemal Aygün olduğu halde pek sevdiği Yıldız Parkında uzun bir Öğleden sonra da Bo- ğazda bir motor gezintisi yapan Men- deres Park Otele dönerek istirahat indi ve İhtiram Sakar motoruyla Haydarpaşaya geç ti. Haydarpaşada halk, sıkı - polis kordonunun geri- sinde saat 17 den bari bekliyordu. Menderes 19.45 te geldi ve polis kor- donunu bizzat ya- rarak halkın ara- sına karıştı. Sonra Kendisini Ankara- ya götürecek olan trene bindi. Baş- bakanın — eşyaları Air ciple getiril- işti. Hammallar da kalabalık ara- kaybolduğu Menderesin bavullarını — trene kadar Haydarpa- şada toplanan halk taşıdı. Pencereden buketler verildik- ten sonra katar, saat 20.05 de ha- reket etti. Hay- darpaşadan Anka- kadar da, durduğu her istasyonda kurbanlar kesildi ve tezahürat ya- pıldı. Ankarada yapılan ve İstan- buldakinden hiç de aşağı olmıyan kar- şılama töreninden sonra Başbakan Adnan Menderes nihayet evine ve Başkente — Kavuş- uş oluyordu. litikanın gene es- ki minval üzerine mi devam edeceği, çuştan çıkarak görerek uçuşa geçeceğini söylüyor— du. Bu arada meydan rüzgâr İstika- metinin değiştiğini bildiriyor ve SEV ufagının iki dakika evvel gelen Saba- na uçağının indiği piste değil, meyde- nın diğer bir pıstıne ınmesı talimatını veriyordu. Biberoğlu "Okey" ceva- bını veriyor ve bu SEV müretteba- tından kuleye gelen son ses oluyordu. Meydanın gösterdiği piste inebilmek için üzeri ağaçlarla kaplı bir tepenin istikametinden gelmek gerekiyordu. İşte kaza da bu sırada olmuştu. Eks- perlerin tahminine göre, görerek uçu- 16 bir de imar sahalarını ziyaret etmek arzusunu gösterdi. — Yanında Aygün ve Fenmen de olduğu halde Eyüpten Edirne kapısı yoluyla Vatan Caddesi ne çıktı. Oradan Aksaraya ve Unka- panına gidildi. Unkapanından yeni açılan yolla Eminönüne gelindi. Son- ra Sirkeci - Florya asfaltına çıkıla- rak Kazlıçeşmeye kadar olan kısmı gozden geçirdi. Oradan "Topkapı-Ak sâray-Unkapanı-Sişhane-Taksim yo- luyla Park Otele döndü. Öğle yeme- ğini Yıldızda yiyen Başbakan yemek- ten sonra beraberinde Ethem Men- yoksa gelecek lerin yeni ha- diselere sebep mi olduğu düşünülü- yordu. Eğitim Az gıttık uz gittik... Bu aftanın ortasında biraz eğlen- için Zafer, koleksıyonlarını karıştıran bir AKİS muhabiri-ki fızasını her dem taze tutmak zorun— dadır. gazetenin 1 Ocak 1953 tarihli nüshasında yılbaşı müjdeleri olarak verilen-bir haberi görünce kahka AKİS, 7 . MART 1959