YURTTA OLUP BİTENLER Millet Huzur ihtiyacı ilhassa bu hafta içinde, iç politi- kaya, huzur getirecek bir adımın atılması her zamankinden daha bü- yük bir tehallükle beklenilmiştir. Ak- lı başında her insanın bu mevzudaki ilk adımın Iktıdar tarafından gelme- ğından şüphe edilemez. den bu yana iç politikada, zaman za- man çok kuvvetle hissedilen huzur 1htıyacının itmesiyle, kendini "bahar havası"na terkeden Muhalefet, birkaç defa tekarrür eden. bu tecrübelerden büsbütün ümitsiz, hatta işlerin bu şekilde — düzenlenmesinin imkânsız olduğu kanaatiyle çıkmıştır. D. P. taktiği, bu tecrübelerin sonunda da- ima şu iflâs etmez hakikate müncer olmuştur: Yaratılan iyi hava D. P. lehinde kullanılacak, millette ve mu- halefette alabıldıgıne büyült ümitler uyandırılacak; ama iş asıl huzuru bozan meselelerin halline galip daya- nınca ufak tefek oyalama hareketle- rinden sonra atlatma yoluna gidile- cek... İtiraf etmek lâzımdır ki bu taktik bir değil, birkaç defa işlemiş ve Muhalefet bahar havasından fay- dadan çok zarar görmüştür. Bu za- rarı telâfi eden tek kazanç, hakika- ten huzur peşinde olan büyük kütle- lerin huzurun şartı olarak bir ikti- dar değişikliğinin zaruretini kavra- mış bulunmasıdır. uhalefetin gün geçtikçe yükselen ıtıbarı Ve 1957 timlerinin verdiği neticeler bu goruşe kuvvet kazandırmaktadır. Ama ne var ki bir iktidar değişikliğini müm- kün kılacak genel seçimlerin daha bir hayli uzakta bulunması ve gergin iç politika çekişmeleri karşısında da- na da kuvvetle duyulan huzur ihti- yacı milleti, ister istemez, en ufa bir ümit vesilesine bile dört elle sa- rılmaya zorlamaktadır. Meselâ bir uçak kazasından bile hayırlı netice- ler beklenir olmasının sebebi budun Londradan dönen Başbakan Adnan Menderesi karşılamağa koşan büyük kalabalıkta bu ümidin de mevcut olmadığım düşünmeye imkân v mıdır? Bir defa bu ümide kapıldık— tan sonra da iç politikada huzur ihti- yacının büsbütün kuvvet kazanarak, âdeta elle tutulur hale gelmesıne şaşmamak lâzımdır. Milletin, huzu- run tesisi mevzuunda bir teminât o- larak gördüğü. İnönü, Bütçe müzake- relerinin son gununde Mecliste yap- tığı konuşmada, huzura giden yolla- rı bütün açıklıgı ile bir defa daha gösterdi. Ama bu sözlerin gördüğü mukabele en iyimserler için bile cid- den hayal kırıcıydı. Bulunulan nok- tadan bir santim olsun ayrılmayı is- lemez gözüken D. YTUpU SÖZcüsü gamet Agaoglu İnönünün konuşma— " Huzurun tesisi için yüz sene bekledık dıyorlar daha da beklesin- ler" evabını Verıyordu Bütün gözlerin kendisine çevrik, bulunduğu Başbakan Mendereste kazadan son- 4 İsmet İnönü Bir — vatanperver ra bir değişiklik beklıyenlerı haklı çıkaracak bir işarı henüz mev cut değildi. Bılakıs Ankaraya gel— diği günün akşamında Mecliste yap- tığı konuşmada, Muhalefetin Londra anlaşması hakkındaki reyleriyle va- tanseverlik derecelerinin delilini or- taya koyacaklarını söylerken kürsü- de her * zamankinden farksız bir Adnan beyin bulunduğu kimsenin gözünden kaçmadı. Gerçi "tarihte ge- çirdiği kazadan sonra kendini ilme vererek ölmezler arasına geçen bir Pascal misali a meselâ meşhur bombalı suikastten sonra da zerre kadar degişmeyen FHlitlerden veya Tevfik Fikrete "Bir lâhzai te- ahhür"ü ilham eden hâdiseden son- ra da yolundan dönmiyen Abdülha- mit II. den bahseden gene tarihti. Kıbrıs İnönünün ikazı Riyaset kürsüsünde — oturan Refik Koraltan gür sesiyle: "C. Meclis Grupu adına Malatya Mebu- su İsmet İnönü" deyince bütün göz- ler Meclisin sol tarafına döndü. Gri bir elbise giymiş ve kırmızı gravat takmış olan Muhalefet lideri yaşın- dan umulmıyacak kadar dinç adım- larla kürsüye doğru ilerliyordu. Meclis Kıbrıs hakkındaki Londra anlaşmasını müzakereye başlıyordu. Günlerden Çarşamba ve saat 15.15 idi. Daha ilk cümlesinden. Muhalefet liderinin mutedil bir konuşma yap- mak arzusunda olduğu anlaşıldı. Ge- riye dönmeyi imkânsız kılan anlaş- manın kimseye danışmadan, Meclis- ten bir prensip kararı almadan, bir "emrivaki" şeklinde takdim edilme- si gibi üzerinde hakikaten durulma- sı lâzım gelen bir meseleye bile sa- dece işaret edip geçti. Muhalefet li- derinin — devlet adamlıgı vâsfı, her zaman olduğu gibi ağır basmıştı. İnönü, anlaşmanın Taksim tezini hukuken ve fiilen önlemesine, rag— men, Enosis tehlikesinin hâlâ m cut oldugunu teknik izahlara gırış— mekten kaçınmayarak kendine has vuzuhu ile ortaya koydu. İktisadi yardım mevzuunun ihmal edildiğini anlattı ve bunların düzeltilmesini is- tedi Anlaşmanın — kusurları — elbette bunlardan ibaret değildi. Ama dev- let adamı İnönü sadece tamiri müm- kün olan meseleler üzerinde durma- yı tercih etti ve bu meselelerin nasıl düzeltileceğini anlattı: Enosis'i önle- mek için, bir müdahaleye lüzum ha- sıl olursa, İngilterenin de Türkiyenin yanında yer almasının mutlaka te- inin edilmesini ve Kıbrıs Türklerine iktisadi yardım hakkının anayasaya yazılmasını istedi. Londrada imzala- nacak nihat anlaşma metnine, üç dert kelime ilâve rek bu husus- ların gerçekleştirilmesi mümkündü. Türk Muhalefet liderinin etraflı bir tetkik mahsulü olan konuşması hakikaten bir itidal ve vatanperver- lik örneğidir. Halbuki bir hafta ev- vel Yunan parlamentosunda muhale- fet lideri Venizelos, "Zürich ve Lon- dra anlaşmalarının milleti taahhüt altına sokmadığını ve Liberal Parti- nin iktidara gehnce bütün garantile- ri kaldıracağım" söylüyor ve Türk - Yunan dostluğu ile alay ediyordu. İnönünün konuşması büyük bir alâka ıle dinlendi. Bilhassa kürsünün sağındaki balkonda yer alan Dışişleri Bakanlığı 'memurlarından bazıları- nın, gayri ihtiyari, başlarını tasvip- kar bir şekilde salladıkları görüldü. İnönünün tenkidlerine herhalde on- lar da iştirak ediyorlar ve Londrada yapılacak nihat müzakerelerde, Mu- halefet liderinin yapıcı tekliflerinin Türk hariciyesi için — kıymetli, bir yardımcı olacağını düşünüyorlardı. İnönüyü dikkatte dinleyen Dışişleri Bakanı bir hayli heyecanlı ıntıbaını veriyordu. Hele İnönünün anlaşm. yı en ince teferruatına kadar bıldıgı maddeler hakkındaki tenkidlerinden anlaşılınca, Dışişleri Bakanının he yecanınm arttığı kimsenin gozunden kaçmadı. Mâamafih P.' lideri- nin son derece mutedil davranışı bir ümit kapısı açıyordu. Dışişleri Bakam bu kapıyı denedi Ve "İnönünün va- tanperverlik duygularından mülhem olarak i — hassasiyeti" öv- taktik kimseyi şa- şırtmadı. Bütçe müzakerelerinin son günü. bazı tahrik edici sözlere rağ- men kökleşmiş itiyatlardan kurtul- AKİS, 7 MART 1959