YURTTA OLUP BİTENLER nün sebebi, hanın yeni kiracısı "A- raştırma Bürosu" nun bir basın top- lantısına daha sahne olmasıydı. Mer- divenlerden inildi, çıkıldı. Gazeteci- ler geldi, politikacılar geldi. "Me- raklı Vatandaş" lar ortalarda dolaş- tı. Basın toplantısını yapan, C.H.P. Meclis Grubu Başkan vekili —Faik Ahmet Barutçuydu. O gün Büyük Mecliste D.P. Grubunun reyleriyle Muhalefet partisinin beş gensoru ö- nergesi reddedılmıştı İçtüzük — hü- e bu muamele müza- ettiğinden C.H.P. temsilcileri konuşamamışlardı Ba- rutçu, eğer söz verilmiş olsaydı söy- leyeceklerini Araştırma — Bürosun- daki toplantıda etraflı şekılde anlat— tı ve bu sözler ertesi bü memlekette akısler uyandırdı. bir gün sonra D.P. Grubu vekili Baha Ak it savcı zoruyla -ta- i, Rahmi Ergıl- tekzip adını taşı- yan bir beyannameyi Ulusta neşret- tirdi ama, be ya name hiç kimseyi tatmin etmed Baha Akşit, övünmek için tek parti devrini de dahil ede- iktidarı zamanında sade- ce iki gensorunun bahis mevzuu 0- lunduğunu bildiriyor, sonra "bug; i gü gensoru takriri" tuttuğu hususunda tereddüde düştü. Zira çok partili rejime — geçtikten sonra C.H.P. Muhalefet tarafından açılması istenilen gensoruları kabul Baha Akşitin "bir — günde ensoru" diye bahsettiği genso- rular ise reddedilmişti. Böylece D.P. milletvekili demek istiyordu ki "C. .P. zamanında iki gensoru verildi ama, C.H.P. hükümeti bunları kabul etti; bugün ise Menderes hükümeti bir günde beş gensoruyu birden red- dettiriyor, sis katettiğimiz mesafeye bakın". Tabii bu mantık. Barutçu- nun zaten kuvv beyanatım bir kat daha kuvvetlendirdi. Küçük çekişmeler F akat Barutçunun basın toplan- tısının — Araştırma — Bürosu da yapılmasının başka bir manası var- dı. Bilindiği gibi C.H.P. nin yade- sıyle kıymetlı Genel Sekreteri Kasım Gül büronun kapısına pab ç ka- dar harflerle "C.H.P. Genel Sekre- terliği Araştırma Bürosu" ibaresini yazdırmıştı. Bu, büronun Gruba de- ğil, Güleke bağlı olduğunun işareti yerine geçecektı Fakat Barutçu, Grubun heyeti umumiyesinin mane- vi müzaheretiyle bu ışaretı yırtıyor ve büronun hiç bir şahsi emele alet edılemeyecegını belırtıyordu lantısını orada tertiplemişti, C.H.P. Meclis Grubu Başkan vekili basın toplantısını orada tertipliyordu. Mu- halefet partisinde hiç kimse, karşı- da koca İktidar dururken bir takım mselerin küçük taktikler — güdüp bırbırlerıyle uğraşmalarım tasvip et - 8 miyordu. Bunların başında da. biz- zat İsmet İnönü geliyordu. Tatil ayları S ahsi endişeler boylece bertaraf edildikten sonra C.H.P. işlere daha ciddiyetle sarıldı Yaz tatılın- de ne yapılacaktı? Taz unda Kurultay toplanacaktı Tabii herkes, azı. üstadlar gıbı, ışı guc rakır, "del ge kandır sapabılır— di. Mesela koy dolaşılarak söy- le sahneler yaratılab lirdi: Merhaba Ahmet ağa — Merhaba beyim. Ama benim adım Mehmet! — Mehmet! Tabii, tabii.. Eee, ço- luk çocuk nasıl Mehmet ağa? — Malüm ya beyim, ben bekâ- Kasım Gülek kardeştir Sıfır ile namütenahi —- Bekâr! Tabii, tabii.. Ee, tar- landa iyi mahsul var mı, Mehmet a- ğa? — Şey.. Ben, nalbantım da.. — Nalbant' Tabii, tabii.. Ee, çi- vi bulabiliyor musun Mehmet ağa? — Biliyorsun beyim, bana bir de geçmiş olsun mektubu yollamıştın. Ben geçen sene hastalandım, onun için nalbantlığı bıraktım. Şimdi, am- cam oglu bakıyor ba na.. i, sana yazmış- tım Eeee, Kurultaya delege ge- lınce elbette ki reyini seninle bu ka- kından, bu kadar candan alâ- kadar olan bana verirsin.. — Delege olsaydım, senden baş- ka kim seye vermezdim. Ama. yaz- ıştım ya u yıl benı delege seç- mediler —- Sen delege değil misin? Ser- sem herif, deminden berı niçin beni meşgul edip duruyorsun? Ama Grup, bu haftanın başında toplandığında daha ciddi — kararlar aldı. Dört bucağa doğru Msuhalefet partisi, Büyük Mecli- i toplantıya çağıracak — mıydı, çagırmayacak mıydı? Bu bir prensip kararı alınmadı. hâdiseler gerektirirse, Meclis hâdi- selere el koymaya davet edilecekti. Buna mukabil, işler iyi giderse, bir mamalıydı. e layısıyla milletvekillerine fevkalâde den para verilmesini C.H.P. Grubu tasvip etmeyecekti ve o Grubun tas- vibi olmaksızın böyle bir kararın geçmesine imkan yoktu. Milletvekil- leri çalışmaya davet edilecekler ve bu çalışma için fevkalâdeden mete- lik alamayacaklardı. Bunun —dışında, — milletvekilleri yurdun dort bır tarafına dagılacak- lar ve tek i .P. nin işbaşı- na gelmesinden ıbaret bulunduğunu vatandaşa anlatacaklardı. Zaten ha- vanın müsait olduğu, bilhassa İnö- nünün son müdahalelerinden — sonra C.H.P. nin prestijinin arttığı gözden kaçmıyordu. Hele Kurultayda, pek çok tarafsız vatandaşın "Menderes yoksa Gülek mi?" diye kendi kendısıne sorup "Elbette Menderes!”" cevabını vermesini onlemek kabil ol- mda duğu takdirde 1 Kas Büyük Meclis yenıden topl dgında kon- jonktürün değişik olacağından kim- se zerrece şüphe etmiyordu. D.P. Keşmekeş! arşamba günü saat 12 civarında Büyük Meclıste konuşan adamın adı, Sebati Ataman idi. Sebatı Ata- man C.H.P. nin Istanhul polis mü- duruydu -hani, tabutlukların, D.P. ye göre hali faalıyette olduğu devir- de- 1950'de guldak' n C.H.P. a- dayı olm tu Seçimleri — kazandığı da rıvayet edilmişti. Fakat sonradan, D.P. ekseriyeti tarafından mazbata- sı iptal edilmiş, girdiği Buyuk Mec- listen çıkarılmıştı. üzerine, 1954 te adaylığını D.P. den koymuş, seçimleri kazanmış, İktidar D.P. de olduğundan mazbatasının iptali hiç kimsenin aklına gelmemıştı Sebati Ataman o gün bu gün. kalmıştı. Son zamanlarda şansı da yaver gidere — benzemişti. Tam dört defa Menderes kabinesine AKİS, 28 HAZİRAN 1958