Haftanın içinden Milli B u yakınlarda birisi bana, en kolay neden bahsede- ceğimi sorsa mutlaka "Milli Birlikten" derim. Mev- zuun demagojiye müsait bulunduğundan zerrece şüphe yok. "Milli menfaat" lafının arkasından süratle "Milli Birlik" kelimeleri geliyor. Fakat alâkalıların "Milli Birlik" ten anladıkları mana karşısında şaşmamak da kabil değil. Bunlara göre "Milli Birlik" İktidarda bu- lunanların her yaptığına, her söylediğine bas salla- maktan ibarettir. Büyüklerimiz iyi bilirler, büyükle- rimiz doğru düşünürler, büyüklerimiz doğru yaparlar.. Bu inancı yüreklerine yerleştirenler, "Milli Birlik" çi- lerin en imanlısı sayılıyor. Ama varsın büyüklerimiz yanlış ata oynasınlar, varsın büyüklerimiz -sabık bü yüğümüz Natık Poyrazoğlu gibi- bize ve D.P. ye po- litika olarak İngilterenin NATO'dan atılmasını tavsi- ye etsinler, hattâ -şimdiki büyüğümüz Fatin Rüştü Zorlu gıbı- planları yanlış anlasınlar Hıç bir itiraz se- tek ses alkış olacak Bu, aklı başında ınsanlardan biraz fazla şey istemek değil midir? Bu rağmen D.P. Meclis Grubu- na ara seçımlerının tehır olunması için kabul ettirilen mucip sebe mevcut politik şartlar altında memleke- tin böyle bir "Milli Birlik" e muhtaç bulunduğudur. Ara seçimi yapmayacaksın, "Milli Birlik" gerçekleşecek! Fikrin şampiyonları şu yaz aylarında memlekette han- gi "havanın eseceğini gördüklerinde "Milli Birlik" i kurmak bu yana, bunu elleriyle parçaladıklarını anla- yacaklardır. Vaziyet bir ara seçiminin yapılmasına — müsaittir veya değildir. Bu, hakiki "Milli Birlik" havası içinde oturulur ve düşünülebilir. Hiç bir şeyi mübalâğa et- memek lâzımdır. Hakikaten gerekıyorsa ara seçimle- tamamiyle karakuşi hükümle diyecek ki: "Vazi ka- rışıktır, memlekette ara seçimlerinin doğurması tabii karışıklığa, heyecana yer olmamak rekir, onun için affı seçimlerinin, zaten artık teamül haline gel- diği veçhile dört sene sonraya bırakılması en doğru yoldur". Bu, öteki tarafça kabul edilecek ve tasdik olunacak. Bunu beklemek, hiç 'kimse alınmasın, biraz safdillik gibi geliyor. Şimdi, bir hususun kati olarak anlaşılması i Birlik" gereki- bir netice olarak kimse tarafından kabule zorlanamaz. Zoraki "Milli Birlik" batı dünya- sında değil, Demir Perdenin gerisinde vardır. Basya- da bir takım kimseler, "Milli Birlik" gösterisi niyeti- ne Moskovadaki Danimarka elçiliğini, — Kopenhag'daki Rus elçiliğinin taşlanmasını protesto için taşlayacak- lar! Bonn'daki Sovyet sefaretinin Ününde nümayiş ya- pılmasından duydukları infiali Rus başkentindeki man elçiliği önünde toplanmakla izhar edecekler. Bun- ların ciddi, ınanılacak bir tarafı Herkes bilir nümayiş bir yana iki kişi biraraya gelip havanın bulutlu olduğundan bahsedemez. Bu, elbette ki "Milli Birlik" değildir. O halde, "Milli Birlik" nedir? "Milli Birlik" İngil- terede İktidar ile Muhalefetin kapalı kapılar arkasın- da karşı karşıya oturup Kıbrıs plânını, istişare yoluy- la hazırlamasıdır. Birincisi ötekine bütün havadisi ve- rir, ikincisi birinciye fikirlerini gibi anlatır. Sonra, başbaşa verilir ve bir tutum tesbit edilir. Tu- tum, İngilterenin tutuma olur. Yoksa Dışişleri Baka- nı İngilterede Muhalefet liderine haber gönderip "A- man, bizim bilmediği tezimizi desteklesin" demeyi ha- tırından dahi geçirmez. AKİS, 28 HAZİRAN 1958 Birlik "Milli Metin TOKER Bırlık" lafı, doğrusu lngılterenın verdiği rejim meselelerinde, iktisadi meselelerde ve nihayet dış politikada tekrarlansa fena mı olur? Herkes görecek- tir -bilhassa Menderes görecektir- şu yaz ayları meş- hur 1955 yazından farklı olmayacaktır. Ama yazın so- nunda farklı bir taraf bulunacaktır: Geçen defa "et- raf” ın kellesini isteyenler bu defa, işlerin tamamiyle çıkmazda bulunduğunu gördüklerinden -işler hakikaten çıkmazdadır- bizzat lideri devirecekler ve sonra onun üzerine fırlayıp tepineceklerdir. İhtimal ki lider, üze- rinde en yakını, en dostu bildiklerinin ağırlığını hisset- tiğinde şaşıracaktır, bir zamanlar her dediğini yapan- ların baş kaldırmaları karşısında hayal sukutuna uğ- rayacaktır. Ama bu onun, tarihten tegafül etmek ar- zusunun neticesi olacaktır. Umumi kaidelerden kendi- sini uzak tatmaya muvaffak olmuş insan şimdiye ka- dar yeryüzüne gelmemiştir. "Milli Bırlık" "Milli Birlik"... Bana kim istemez? mana karşı bütün Türk milletinin tek bir içinde bulunduğu nazik politik bahanesiyle yapmayacaksın, sonra Büyük Meclisi na- zik hiç bir durum yokmuş gibi tatile sokacaksın! Böy- le "Milli Birlik" La olmayacağını çocuklar bile anlar. "Milli Birlik" in ilk şartı herkesın kendisini muh- ik . Bunları her partiden herkes Kullanmaktadırlar da.. Ama, hiç olmazsa mevki- leri büyük kimseler bunlara tenezzül etmemekle mü- kelleftirler. Komitecilik hiç bir zaman siyasetlerin en mükemmeli olmamıştır. Bilâkis, büyük mevki işgal edenler büyüklük göstermekle mükelleftirler. Hattâ aldatılmayı, atlatılmayı göze alarak.. Zira politikada, uzun bir vadede, küçük hesapların insanları büyülttü- ğü göriilmemiştir. Bilâkis, bir ara "faka basmış" sa- nılanların sonda sadece takdir kazandığı, sadece be- ğenildiği, sadece el üstünde tutulduğu tarihin — şahidi olduğu hakikatlerdendir. Böyle hakikatleri görmemez- likten gelmek, başı kuma sokmaktan zerrece farksız- dır. Hakiki manasıyla "Milli Birlik" i eliyle itecek bir politikacıyı bu millet asla affetmez milleti de iyi tanımak lâzımdır. Zira bazı kimselerin kanaati hilafına bu millet kolay kolay ebedıyen aldatılamaz. Bir defa aldatıldığını anladı Niçin bu intikamı göze alm nazlığına kaçmalı, niçin rakipleri, siyasi hasımları iyi- iyetle, samimiyetle bertaraf etmemeli, onların elin- deki silâhları çekip almamalı ve eskiden taşınan bay- rakları yeniden açmamalı.? İnsanın, bu basit hakikat- lerin anlaşılmaması karşısında dilini yutacağı geliyor. Bunlar kabul edilecek yerde "Milli Birlik, benim dedi- ğimin kayıtsız ve şartsız kabulüdür" diye tepinmek, hâlâ mı görülmüyor ki insanı sadece hüsrana, sadece hayal sukutuna götürüyor? İstişaresiz, tavizsiz "Milli Birlik" peşinde koşulmaktan vazgeçildiği gün bizzat İktidarın başındakiler hayal ettikleri dertlere, müş- killere kahkahalarla güleceklerdir.