Rusya ıntıhalarını bugün faile hatır- layan vardır. Fatin Ruştu, bundan sonra bir müddet Beyrutta Başkonsolosluk yaptı. Çok geçmeden Ticaret Dairesi Müdürlü- ğüne getirildi. Genç hariciyecinin ik- tisatçılığı böyle başladı. O sıralar- da Marshall Plânı ortaya çıkmıştı. Marshall Planı ile vazifeli Devlet Bakanı Cemil Sait Barlasın nazarı dik katini çeken Zo! rlu, İktisadi İşbirliği Teşkilâtı Genel Sekreterliğine tayin olundu. Daha sonra Dışişleri Bakan- lığında ihdas edilen İktisadi — İşler Umumi Kâtip Muavinliği de ona ve- rildi. Zorlu, 1950'den biraz evvel Büyük Elçi sıfatını kazandı. 1952'de Türkiyenin NATO'ya girmesi — ile NAT aimi Delegeliğine getirildi. yrıca Paristeki Avrupa — İktisadi İşbırlıgı Teşkilatı ile olan münase- betlerımıze de nezaret edıyordu Fa- orlu nadiren Pariste görünü- yord Vaktinin buyuk kısmı An- karada geçiyordu. İktidarın iktisadi islerini tedvire memur şavir" haline — gelmişti. O yıllarda alınan iktisadi kararlarda Zorlunun payı büyüktür. Fiyaskoyla biten li- berasyon ve "İstediğiniz kadar borç- lanıu, Amerika nasıl olsa ödeyecek- tir" siyasetlerinin fikir babalığı ona maledilir. Bol mahsul yıllarında bız— de yetişmeyen bir cins buğda mecburen Amerikadan alınıp Almau yaya satılması hikâyesi de pek meş- hurdur. Başdondüren yükseliş z orlunun "müşavir" hayatı 1954' te bitti ve o tarihte mesuliyet devri başladı. Fakat ikinci devir, i- tiraf etmek 1lâzımdır ki yakışıklı diplomat için birincisi kadar talih- li olmadı. Başdoudurucu bir yükse- lişe rağmen. Zira iyi bir memur o- larak kendisini gösteren Fatin Rüş- tu, emir vermek ve hattı hareket zmek mevkiine geçince pek çok kımseyı' hayal sukutuna uğrattı. Yakınlarına arzu etmediğini soy- lemesine rağmen Zorlu 1954 seçim- lerinde Çanakkaleden — milletvekili seçildi Ve derhal Başbakan Yardım- cılığına getirildi. NA' aimi De- legeliğini de muhafaza ettiğini zan- neden Başbakan Yardımcısı, — eskisi gibi dış ıktısadı meselelerle meşgul oluyor. en sonra orlu, gayri ıktısadı dış işlerle de ilgilen- meğe bağladı. Ortadogu meseleleri gittikçe" ehemmiyet Kazanıyordu. 1955 başında Bağdat Paktı imzalan- mıştı. Türkiye, düne kadar Suriye- yi ilhak etmek hülyasıyla yaşayan Nuri Said için kıymetli bir dost ol- ştu. Su yüzden Paktla birlikte, o tarihlerde komünistlerle hiçbir a- lışverişi olmayan Suriye ile Türki- ye arasında — gerginlik ve "Güney Man raları başladı. Bütün — Ara; devletleri ile iyi geçinme siyasetine taraftar olan aslında kifayetsiz Köp- rülünün, "Suriye notası hâdisesi" yü- zünden istifasından sonra, Ortadoğu- da Nuri Said dostluğuna dayanan si- yasetimiz daha bariz bir şekil ka- zandı. Köprülünün istifasını mütea- kip Dışışlerı bakanlıgını bizzat Baş- bakan üzerine aldı. Köprülü Devlet Bakanlığından Başbakan Yardımcı- lığına getirilince Zorlu Devlet Ba- kanlığına geçti. 1955 — Ağustosunun sonunda Kıbrısla alâkalı — olarak Türk, Yunan ve İngılız Dışişleri Ba- kanları arasında pılan — Londra Konferansı sırasında Devlet Bakam Dışişleri Bakan vekilliğini de ifa e- diyordu. Zorlu, "ya statüko, ya A- danın bütünü" teziyle Londrada, ül- timatomlarla ifade edilen diploma- sinin parlak bir örneğini verdi. Bir- kaç gün sonra 6/7 Eylül hadiseleri vuku buldu. 6/7 Eylülü D.P. Grubun. YURTTA OLUP BİTENLER landıgı kudret sahıplerının hepsi gi- s de bu, ötekilere nazaran değişık goruııuşlu eskı mesai arka- daşını fedaya razı olmadı. Katlandı. Resmi bir sıfat vermemekle beraber onu gene de yanından ayırmıyordu Kıbrıs tezimizi savunmak için Bir- leşmiş Milletlere giden heyette en çok sesi işitilen adam Çanakkale milletvekili Zorlu oldu. 1957 seçim- lerinden evvel Çanakkale milletveki- li tekrar Devlet Bakanlığına getiril- di. Seçimler bitmeden radyonun ne- ticeleri vermesi üzerinde, protesto için telefona sarılan C.H.P. Genel Başkanı karşısında aynı Zorluyu uldu. Nihayet Menderes V. Hükümeti- PLAN K ıbrıs Plânı, Taksim ve Self - Determiuatiou (kapılarını zahiren açık bırakmakla beraber, aslında (bu iki kapıyı da kapamağa ça- lışıııaktadır Geçen Perşeıııbe günü resmen açıklanan Plaııı etraflı bir şekilde — inceleyen AKIS in dış polıtıka servisinin vardığı netice budur. Filhakika Plânda Iııgılterenın bir aki hükümranlık hakla- rından vaz geçeceğine dair en ufak bir emare yoktur. Sadece İngilte- renin hükümranlık haklarını Turkıye ve Yunanistanla bahis konusu edılmektedır Ada için düşünülen tek nihai statü, yedi yum sonunda Condominium'dur İngiliz hukumranlıgında geçecek yedı yıl ortak idare için bir staj devresi teşkil edecektir. Bu devre ve Yunan Hükümet- lerinin tayin edeceği iki komiser, Valinin yauıuda Adanın idaresine katılacaklardır. Munhasırau Valinin selâhiyetleri çerçevesinde olan iç emniyet, savunma ve dış meseleler mevzuunda bir karar alınmadan evvel komiserlerin fıkirleri sorulacaktır Komiserler bundan başka, ce- maatlerden birini kayırdığını sandıkları kanunların müstakil bir mah- keme tarafından incelenmesini isteyebileceklerdir. Komiserler ayrıca, dört Rum ve iki Türkten mürekkep Ada temsilcileri ile birlikte Vali- lik Kouseyıne katılabileceklerdir. Görüldüğü gıbı Ingıltere, şımdılık hâkim durumunu muhafaza et- mekle beraber Tür e Yunanistanı Adanın idaresine iştirak ettir- meğe çalışmaktadır Ikı komısere Iugılız Valisiyle eşit haklar tanın- dığı zaman Condominium gerçekleşecektır Zaferın tabiriyle, "katolık nikâhı gibi birşey, ömge adar beraber! Bunun dışında eğitim, dini mevzular vesaire ile meşgul olmak üzere iki cemaat için iki ayrı Meclis kurulmaktadır. Adalılar İngiliz tabiyetini kaybetmeden Türk veya Yunan tabiyetine — geçebilecekler- dir. Zaferin "teselli Mükâfatları" diye — vasıflandırdığı bu hukumler, kabul etmek lâzım ki, sayıca üstün cemaatin dıgerıııı ezmesini hır hay- li zorlaştırmaktadır Cumhuriyet — hükümetinin bir ara " münakaşa zemini" teşkil edebileceğini soyledıgı Radceliffe nazaran yeni Plân son derece lehimizedir. kul bir -Projesine daki fırtına ve Zorlunun, mensup bu- lunduğu Dövüş Komitesinin — icraatı ile bazı yolsuzlukların tahkikatı ta- kip etti. Zorlu bu hâdi sedeu siyasi kariyerinin son bulduğunu düşüne- cek kadar bedbin bir haleti ruhiye i- le çıktı. Hattâ bir ara İsviçre Büyük Elçiliğine gitmeğe razı oldu. Fakat Başbakan Menderes, ya- nında Zorluya ihtiyaç hissediyordu. Zıra Fatin Rüştü, bütün kusurları- rağmen formasyonu, kafa teşek- kulu itibariyle Menderesin o tarih- lerde etrafını teşkil eden kimseler- den bir kaç gömlek üstündü. Hepsi doğru olmasa da bir dünya görüşü, hâdiseleri takibi, iktisat bilgisi, ba- tıya açılmış bir penceresi vardı. Et- raflarında "mediocre" tiplerin top- nin kurulmasıyla Zorlu, ilk defa 0- larak resmen Dıişişleri Bakanlığı koltuğuna oturdu. Vali Foot'un A- daya gonderılmesı ve Kıbrıs hakkın- da yeni bir İngiliz plânından bahse- dilmesi ayni tarihlere rastlar. Yeni Dışişleri Bakam önce, Foot plânı hi- kâyesine hiç aldırış etıııedı 1958 yı- h başında, meselâ AKİS'in alarm i- şaretini verdiği bir sırada — Zorlu, "İngilterenin Türkiyeyle istişare et- meden hiç bir karar almayacağını" söylüyordu,: İngiltere ve Türkiye a- rasında bir görüş farkı olacağını ak- lına bile getirmiyordu. Meşhur An- kara 'Konferansı arifesinde, "Türki- ye ile İngiltere arasında Kıbrıs me- selesinden dolayı bir görüş ayrılığı yoktur. Lennox -Boyd da bir konuş-