T Kongreler Bekleyen dervişler lindeki mendille alnından şakak- larına doğru süzülen teri kurula- yan genç adam aceleci adımlarla sa- londan içeri girdi. Fakat o da ne? Salonda en ön sıralara serpilmiş beş on kişiden başka kimseler yoktu. Kürsüyse boş duruyordu. Şaşkınlık- tan elindeki mendili nereye koyaca- gını bilemeyen genç adam merakla - en ön sıralarda dağılmış oturanlara doğru yürüdü. Aşina bir çehre gö- rünce de sordu: — Hayrola, niye kimseler yok?" Aldığı cevap sadece “ne olsun'* kabilinden bir omuz silkelemesi ol- du. Genç adam hemen ilk önüne ge- len koltuğa çöktü ve etrafını tetkik etmeğe başladı. Sonra birden aklına gelmiş gibi saatine baktı. Acaba sa- ati kendisine bir oyun mu oynamış- tı. Daha toplantı saati gelmemi: miydi? Ama hayır, saat toplantının başlıyacağı — ilân edilen vakti bir hayli geçiyordu. E o halde? O hal- desi şuydu: Türkiye T bibler Birli- ği yıllık Kongresinin yedincisi yedi yıllık tarihinde ilk defa olarak -ni- sap temin edilemediğinden toplana- mıyordu. Genç adamın biraz evvelki sualine omun silkerek cevap ve- ren göz aşinası meslekdaşı onun me- rakını zail etmişti. Terden ceketinin sırtı bile aslanmış —Ankaralı genç -bir tabibdi- hayretle mırıldandı: — Demek nisap temin, edileme- di?" Sonra o da beklemeğe başladı Tıpkı kendisinden önce gelenlerin beklediği gibi. Ama dakikalar geçi yor ve salona ne gelen oluyordu ne- de giden. Herkes gözü kapıda, bek liyordu. Nihayet saat onbirde saat onda başlaması icap eden kongrenin öğleden evvel toplanamayacağını gören idareciler, toplantıyı öğleden sonra saat 14'e talik etmeği müna- sip gördüler. “Bugün git, yarın gel!" gleden sonra saat 14'de de Ca- ğaloğlundaki köhne — İstanbul Tabib Odası binasının üçüncü katın- daki loş holde toplananların sayısı bir türlü 42'yi aşamadı. Halbuki bu kongreye seçilen delege sayısı 88 di ve nisabın dolması için hiç değilse 45 kişiye ihtiyaç vardı. Yedi senelik bir mazisi olan Türk Tabibler Birli- ğinin böyle ilk defa nisap temin e- dilememesinden toplanamaması tabii ki bütün dikkatleri — muhafazakâr, durgun ve hareketli olmaya yanaş- mayan yıllanmış başkan Dr. Ahmet Rasim, Onat ve arkadaşlarından mü- teşekkil Merkez Konseyinin üzerine çekiyordu. Kongreye katılmak için gelen delegeler ister istemen "Türk 28 Dr. Suphi Baykam "Ümitlerim hep kırıldı...' Tabibler Birliği doktor veya diş he- kimlerine ne sağladı ki alâka bekle- sin" diyorlardı. Bazı delegeler o ka- dar ithamkâr — konuşuyorlardı bunlara göre derhal bu merkez kon- seyini değiştirmek ve faaliyet bakı- mından — iflâs etm teşekküle bir canlılık ve dınamızm vermek gere- kiyordu. Hikâye bu kadarla da bit- miyordu. Bu toplantıya Sağlık Ba- kanlığı da tek bir temsilci — dahi göndermemişti. Bu tip toplantılara son derece meraklı olan Bakan Dr. Lütfi Kırdar da görünürlerde yoktu. B. M. M. de mılletvekılı ve Bakan olarak Muhalif Muvafık tam 63 dok- tor vardı ve bunların hep e de te- ker teker davetiye gönderilmişti. 21 Muhalif, 42 Muvafık milletvekili doktordan bu toplantıya katılmak için gelen sadece ve sadece bir ki- şiydi, o da Adananın genç milletve- kili, Ankara Tabib Odası Başkanı Dr Suphi Baykam. t 15de nisabın gene temin e- dılemedıgı gorulunce kanuni forma- lite gereğince toplantının iki gün sonraya -perşembe gününe- talik e- DOKTOR - OPERATÖR NİHALSİLİER Doğum - Kadın Hastalıkları Mütehassısı Muayenehane : Samanpazarı Billur Han, Kat 2, No. 82 Tel : 19081 dilmesine karar — verildi. Yapılacak başka bir şey yoktu. Ancak Kongre- nin perşembeye talik edilmesi de or- taya bir başka mesele çıkarıyordu. Delegelerin birçoğu Anadolunun dört bir köşesindeki Tabib Odalarını tem- silen gelmişlerdi Harcırahlarını bu odalardan iki üç günlük bir kongre için almışlardı Perşembeye kadar bu harcırahlar bitecekti. Sonra cu- ma arifeye rast geliyordu. Arifede ve bayramda ise herkes memleke- tinde bulunmak ıstıyordu Bu bakım— dan her zaman iki üç gün sürecek olan Kongre perşembe toplanmakla peşinen bir günde toplanıp işlerini bitirmek zaruretini de — kabullenmiş oluyordu. Delegelerden bir çoğu “"perşembeden sonra bir saat daha kalmayız" diyorlardı. Bu haftanın başında salı günü nisap temin edilemediği için kongre toplanamadı ama delegeler o ak- şam — Eczacıbaşı İlâ Fabrikasının verdiği Kokteyle gittiler. Orada bol bol yenildi içildi. Gariptir, Eczacıba- şının kokteylinde gunduz nisap te- min edilemediği için — talik — edilen kongreye gelenden çok daha fazla doktor vardı. Kokteylde, o gün kong- rede hazır bulunamayanlar* hazır bulunanlara mazeretlerini — sıraladı- lar: Kimisi hava çok sıcak olduğu için plaja gitmiş, kimisi bir hastası- nın konsültasyonunda hazır bulun- muş, kiminin de bilmem ne türlü bir mazereti çıkmıştı. Ama inşaallah per şembe günü hepsi Kongreye gele- ceklerdi! Kırılan ümitler S alı akşamı kokteylde hazır bıı- lunan delegeler bir akşam ra —çarşamba akşamı- Merkez Kon— seyının Taksim gazinosunda şerefle- rine vereceği akşam yemeğinde bu- luşmak ümidiyle birbirleriyle veda- laştılar. Ama bu arada bazı delege- ler, -meselâ Dr. Suphi Baykam, Dr. Lebit Yurdoğlu büyük bir ümit kı- rıklığı — içindeydiler. Ta Ankaralar- dan, tamirlerden işlerini — güçlerim bırakmışlar gelmişlerdi. Kongrede mesleki dertlerinin konuşulacağını dertlere derman aranacağım yorlardı. Ama işte kokteylden kok- teyle, zıyafetten ziyafete taşınmak- tan başka bir iş yapıl ıyordu. Üs- telik kongrenın bir güne ması, Merkez Konseyinin geçen yıl- ki kongrede alınan kararları — bile yerine getirmediğinden dolayı doğa- cak tenkitlerin dahi kâfi genişlikte yapılmasına imkân — vermiyecekti. Yalnız Baykam, yalnız Yurdoğlu de- ğil daha pek çok delege — dertlerle doluydu ve bu kongreye büyük ümit- ler bağlamışlardı. Ama işte gelin gö- rün ki. Merkez Konseyi daha bir kongreyı bıle toplamakta aciz göste- riyordu muhtemeldi ki perşem- be günü de -nisan temin edilsin ve- ya edilmesin- toplanacak olan kon- grede müsbet hiç bir karara varıla- madan saat dolacak ve dertler bir yıl sonra yapılacak kongreye kala- caktı. AKİS, 28 HAZİRAN 1958