Okuyucu mektupları Hurrıyet hakkında M eğerse, biz ne kadar bol bir hürriyet havası içinde yaşı- yormuşuz da haberimiz yokmuş!.. Hele basın, hele basın! Adeta hür- riyet denizinde yüzüyormuş. Biz muhalifler ne kadar gaflet içindeyiz arabbi.. D. sayın milletve- kili Bıberoglu soylemeseydı, böyle bir hürriyetten — hangimizin haberi olacaktı? Bakın, Biberoğlu Büyük Mıllet Meclisinde ne buyurmuş: Hurrıy t, hiç bir zaman bizim devrimizdeki — gibi bol degıldı ki Suistimali mevzu bahis olsu İspat hakkı olmayan bır basının hürriyet içinde yuzdug öyle- mek, meteliği olmıyan bır adamın milyonerliğinden bahsetmekten fark h mıdır? Biberoğlu muhakkak bir değişiklik olduğunu söylemek isti- yorsa elhak dog rudur. Fakat biz bunu daha evvel meşhur heccav- Eşreften işitmiştik; malümdur tek- rarlamayalım. Avni Vural - Adagüme Mecnîua hakkını KİS gibi her şeyın doğrusunu yazdığını iddia eden bir mecmua nasıl olur da Trengini, güzelliğini yazdığı Bayan Nakiboğlunun, Dilâ- ver Argunun kardeşi değil kızı ol- duğunu bilmez? , Ali Sar - İstanbul zamandan beri beklediğim U pulculuk hakkındaki görüşleri- nizi, 212 nci sayınızda iki sutuncuk da olsa bulabildiğime memnunu! Mürettip hatası olsa gerek, Tru- va pulları 36 kuruş değil. 86 lira- dan muamele görmüştür, keza 2 kuruş degıl 20 liradır. matör bir meraklı olarak T den değil de, puldan zen- gın olmak isteyen zamane kurnaz- larından şikâyetçiyim, öyleki Av- rupa baskısı pul çıktı mı, anlayan anlamayan, toplayan — toplamayan kuyruğa girip alır. Yerli baskı oldu- u da yalnız meraklılara kalır. Mesela son Pamukkale pulları da ayni akibete uğradıla Pul klasörleri maşal pul- dan daha evvel piyasaya ayak uy- durdular. 20 yapraklı bir pul klasö- rü 25 lira. Yıl başından evvel 7,5 li- raydı. Acaba bunun da mı sebebi hikmeti P.T.T. nin pul çıkarması- dır? Kâmil Yedikızanlı - Sapanca KİS mecmuası biz okuyucula- A rında Jâyık olduğu rağbeti fazlasıyla gördüğü halde, her ne- dense mecmuada okuyucu mektup- ları sütununa pek az yer vermekte- dir. Zevkle okuduğumuz AKİS mec- muasının daha çok sayfalı ve okuyucu mektupları daha fazla yer vermesi biz okuyu- cularınızı olca olsa memnun edecek- sütununa tir M. Bilgin, S. Gençtürk, M. Serdar Sürme! AKİS, 28 HAZİRAN 1958 SİNEMA Festivaller Furya devam ediyor 1957 1958 sinema sezonunun ka- panmasına rağmen, beyaz — perde alemindeki canlılık ve heyecan bü- tün kuvvetiyle devam ediyor. Hollywood Oscar — mükafatlarını dağıttıktan sonra, beyaz — perdenin kalbi Avrupada atmaya — başladı. Sıra Avrupa tîlmcılıgıne gelmişti. Avrupadaki — mükâfat — tevzileri ve festivaller devamlı bir program hâ- linde sıralanıverdı İtalyanların "Gü- müş Kordelâ" sı, Fransızların "Za- fer Heykelı" ve Almanların "Altın Midye" si birbirini takip — ettiler. Boylelıkle Avrupa filmcılıgının üç büyük merkezi Roma, Paris ve Mü- nih yılın artist ve filmlerini seçmiş oldu. Akademik mükâfatlar faslı bu şekilde sona erdikten sonra sıra fes- tivallere geldi. Yerli ve yabancı yıldızlar, — plaj eğlenceleri, balolar, dedikodular ve galaları ile .pek büyük alâka topla- makta olan bu festivallerin — ilki Cannes'da yapıldı. Bunun beyaz per- de alemindeki akis ve dedıkoduları daha sona ermeden Almanlar "Ber İin Film Festivali" nin hazırlıkları- na geçtiler. 27 haziranda başlayıp 8 temmuzda sona erecek olan "VII. Internationale Filmfestspiele Berlin VII. Berlin Beynelmilel Film Fes- tivali" geniş çapta bir alâka uyan- dırdı. Dünya —stüdyolarının — Berlinde şanslarını deneyecekleri — filmler a- rasında dökümanter filmlerin çok- luğu bilhassa dikkati çekmektedir. Bu listenin başında Cenubi —Ameri- kalılar yer alıyor. Arjantinliler, Şı— lililer, Venezüellalılar ve Uruguva hlar renkli ve sinemaskop kordela- larını iddialı bir şekilde Berline yol- larlarken Alman ve Fransızların da bu mevzua bilhassa önem verdikle- ri gözden kaçmamaktadır. Mevzulu filmler arasında ise A- merikan, Alman, İtalyan, Japon, İs- Demokrasiye ve Diktatörlüğe Yazan Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu Memleket meseleleri hakkında düşünceler 210 sayfa — 5 lira Dağıtım yeri: Basın Bayiliği Türkocağı Cad., 83, Cağaloğlu İstanbul viçre ve Meksika kordelâları yer al- maktadır. Bunları son dakikada di- ğer bazı memleketlerin takip etme- si de muhtemeldir. İsviçreliler Yu- goslav rejisör Ladislao Vajda'nın i- daresinde Heinz Rühmann, — Michel Simon, Gert Fröbe gibi tanınmış Al- man ve Fransız artistlerine çevirt- tikleri "Aydınlık Günlerde idi" fil- mi ile kendilerini favori saymakta- dırlar Japoıılar “"Hakiki Bir Aşk" ve “Fettan" isimli filmleriyle gir- dikleri festivalde birşeyler yapaca- ga benziyorlar Hollywood da kendi- sini Berlinde çevrilen bir filmle tem- sil edecek. Erich Maria Remargue'- m "Yaşamak Vakti ve Ölmek Vak- ti" isimli romanından alınan bu filin- de başrollerı Alman artisti Liselotte Pulver ile John Gavin oynamakta- dır. Mevzuu Berlinde geçen bu fil- min "“Berlin Festivali" ndeki şansı- na da biraz hatırı sayılır bir yer a- yırmak icab etmektedi Bütün bu atmosfer içinde Alman- lar keııdılerıııe has bir organizasyon mükemmelliği iki hazırladıkları fes- tivali asmak üzere 27 haziranı bek- liyorlar. Bizim Hollywood vrupada beynelmilel film festival- lerinin harıl harıl devam ettiği bu günlerde "Türk filmciliğinin Holly- wood'u" diye anılan — Beyoğlundaki Yeşil Çam sokağında, derin bir ses- sizlik hüküm — sürmektedir. Bütün dünya filmciliğinin isbat-ı vücut et- tiği bu festivallerde memleketimize ait bir arşin kordelânın dahi bulun- mayışı Türk filmlerinin bütün iddi- alarının elan Anadoludan bir karış uzaklaşamadığını göstermektedir. Her sene piyasaya sayısız filmler süren Yeşil Çam sokağı — şirketleri —ne zık ki— bunların arasında beynelmılel festivallerde gösterilebi- lecek kıymette bir eser ortaya koya- mamaktadırlar. Türk filmciliğinin takip etmekte olduğu yol t'ılmcılerımızı de endişe- ye düşürmüş olaca onlar da bu mevzuda harekete geçme zamanının geldiğini anlamışa benzemektedirler. Söylendiğine göre — filmcilerimizin kurmuş oldukları Cemiyet, Türk filmlerinin kalkındırılması — yolunda ilk adımını atmak üzeredir. Bu ilk adımı, gazetecilerle yapılacak bir te- masın teşkil edeceği ve Cemiyetin bu toplantının hazırlıkları ile meş- gul olduğu rivayet edilmektedir. Ga- zete Yazı İşleri Müdürleri ile sinema yazarlarının çağırılacakları bir top- lantıda ileri sürülecek — temenniler. Türk filmciliğinin istikbalde tutaca- ği yol hakkında bir fikir verecektir. Şimdiki —halde bu toplantıyı ve Yeşil Çam sokağı temsilcilerinin bu toplantıda ileri sürecekleri fikirleri dinlemek ve alınacak kararlan bek- lemekten başka çare yoktur, 29