vip görmüştür. Ancak bu, Parti Mec- lisi gibi iyi çalışırsa hakikaten fay- dalı olacak organların "ağır ölüm" e terkedilmesini gerektirmemelidir. Mamafih organların da varlıklarım kendi gayretleri sayesinde muhafaza edebildikleri, iki aydan iki aya bir araya gelip daha ziyade şahsi çe- kişmelerle gecen Parti Meclisi top- lantılarının pek iftihar edilecek se- viyede cereyan etmediği, mühim meselelere Meeclisin dokunmadıgı, daha zıyade sudan işlerle uğraştığı ve küçük hesapların guduldugu ha- tırdan çıkarılmamalı C. H. bugün hır karar almak, kendisine bır strateji tesbit etmek zorundadır. Taktik hareketler şart- lara göre ayarlanabilir. Fakat stra- tejisizlikten strateji hatası yapıldı mı bu betaya düşen orduların sonuna ka- ar bellerini doğrultamadıklarını sınıfının birincisi kurmay İsmet İnö- nü herhalde herkesten daha iyi bi- lir. Basın Bayram hediyesi eker Bayramının ilk günü, Ye- ehirde — Karanfil — Sokaktaki 5 nişe sarı badanalı bir apartmanın merdi- venlerinden ikinci kata tırmanan üz- gün tavırlı ciftin esmer tenli erkeği, sahanlığın tam karşısına gelen ka- pının silini çaldı. Biraz sonra kapı açıldı. Adam kendilerini karşılayan orta boylu, seki bakışlı de- rece hareketlı erkeğe doğru uzatarak; — "ge çmış olsun" Bayram sabahı evine kendisini ziya- rete gelen çifti güler yüzle karşıla- yan ev sahibi, bayram —tebrikinden de önce sarf edilen bu "geçmiş ol- sun" lâfım duyunca şaşırdı ve hay— retle "hayrola"" dıye ordu. Hen adımını kapıdan içeri atmamış olan genç ziyaretçi "Gazeteleri okuma- dın mi?" diye sordu. Muhatabı, o sabahki Yeni Günü okumu fakat bir şey görememişti. Karşısındakıne "okudum ama bir şey görmedim" dedi. Genç ziyaretçi izah etti. Tem- yiz, neşeli ev sahibinin bir mahkü- miyetine ait kararı tasdik etmişti. Yeni Gün atlamıştı ama, Son Hava- dis yazıyordu. Orta boylu ve orta yaşlı ama genç görünüşte ev sahibi misafir- leri içeri buyur etti. Haberi ilk defa keııdılerınden duyuyordu Şaşırmamış yapa m" diyordu, "başa ge- len çekilir". Sonra gelenler, gazete- de okuduklarını anlattılar. Neşesin- den hala bir şey kaybetmemış olan ev sahibi -adı Nihat Subaşı idi ve Ulus Gazetesinin Yazı İşleri Müdü- ruydu- anlatılanlara pek de inanmı- kın b inasi — Nahidin bır azızlıgı olmasın" diyordu. cı bir insan olan Şinasi Nahit Ber- ker, bayram sabahı Subaşının yüre- i hoplatmak için böyle bir ha- ber uçurmuş olabilirdi. Ama ziya- retçi çift -Bülent ve Rahşan Ecevit- AKİS, 26 NİSAN 1958 YURTTA OLUP BİTENLER Küçük ve büyük Subaşı Acıklı veda son derece ciddi — görünüyorlardı. Yüzlerinde gayet bariz bir üzüntü okunuyordu. Sekiz aylık mahkümi- yet kararıma Temyiz tarafından tas- diki katiydi. Nihat Subaşı, haberi bir kere de haşkalarıııın ağzı an iyiden iyiye olmak ıstıyoı'du Nihayet aradıklarından bi- rını buldu. Bu Cumhuriyet Gazete- nden Ecvet Güresindi ve haberi teyıt edıyordu O da bir akşam evvel bir başka iş için Sahır Kurutluog- lunu aradığında haberi — duymuş gazetesine bildirmişti. Nihat Subaşı, kati olarak anladı ki, bayram saba- hı ortaya çıkan bu haber bir şaka değil hakikattir ve sekiz aylık mah- kümiyet kesinleşmiştir. Subaşı bun- dan sonra evine döndü. Metindi. Dü- şundugu tek şey biri kız, biri oğlan ocuğu ile eşinin uzuntulerını onleyebılmektı Evden içeri girdiğin- e gazetelerin foto muhabirleriyle karşılaştı. Onlar da haberi öğren- mişler ve resmini çekmeğe gelmişler- di. Biraz sonra ziyaretçiler ziyaret- çılerı kovalamağa başladı. —Herkes üzgündü. — Ak: doğru Karanfil sokaktakı eve, posta müvezzileri ta- şınmaya başladılar. ir gün içinde —yüzlerce telg- raf geldi. Bunlardan birini okurken Subaşının gözleri nemlendi. Telgraf- ta "Üzücü haberi Bursada aldım. Ne- ticeyi sabır ve cesaretle karşılaya- cağınızdan eminiz. Cezaların mü fat sayılacağı günler de gelecektir" denıyordu Bir başka telgraf ise "üzülmeyin, çaresız yegâne — yolcu- luk ölümdür" ibarelerini — taşıyordu. Subaşının, mahkümiyetinin kesin- leştiği haberini aldığı ayram saba- hı, dâvanın diğer sanığı , Şinasi Na- hıt Berker bir Guney Doğu Anadolu gezisine çıkmak üzere erkenden E- senboğa meydanına gitmişti. Binece- ği uçağın kalkış saatini beklerken de Terminalin barında, mutadı olduğu üzere sabah sabah ilk kanyak ta- yınını yuvarlamıştı. O da mahküm olduğu haberini ancak Elâzığa indi- ği zaman gelen İstanbul gazetelerin- den öğrendi. eker Bayramı, iki gazeteci aile- sine daha acı haberler getirmiş, on- ların bayramlarını zehir etmişti. Bu haftanın ortasında, Subaşı ve Ber- ker, biri evinde ailesi arasında, bi- ri de Gazeteciler Cemiyetinde kanyak kadehinin başında sakin sakin tev- kif edilecekleri saati bekliyorlardı. Şinasi Nahit Berkerin bu, — ikinci mahkümiyeti olacaktı. Cezaevınden daha bir ç ay evvel — çıkmıştı. Subaşı ise Ulus Gazetesinin — otuz yıldır. Yazı İşleri Mudurlugunu ya- panlar arasında ilk, Türkiyede bir başka muharririn yazısından dolayı tevkif edilenler arasında ise ikinci Yazı İşleri Müdürü -birincisi Söy- lemezoğlu- idi. Subaşının ve Şinasi Nahit Berkerin sekizer aylık hapse mahküm olmalarına sebeb olan yazı, Şinasi Nahitin Ulusta — yayınlanan "Çorap Örmek" başlıklı bir fıkrası idi. Çorap, dönmüş dolaşmış, Suba- şı ile Şinasi Nahitin başına örülmüş- tü. Kıbrıs Ay yıldız altında 3 Nisan günü yapılacak olan Kıb- rıs Mitingi, daha bu haftanın ilk günü fiilen başlam bulunuyordu. Türk gazetecılerının ve talebe bir- likleri temsilcilerinin Adaya gelme- si, Lefkoşede bir miting havası ya- ratmaya kifayet etmişti. Kıbrıs' so- kaklarının aksi sedasına artık aşi- na olduğu, "Ya taksim, ya ölüm;" nidaları meydanları dolduruyordu. Yediden yetmişe kadar bütün Lef- köşeli Türkler sokaklara dökülmüş- tü. Civar ' köylerden gelenlerin sa- yısı 'da az değildi. Otellerde yer bulamayan hem- şerilerini ağırlamakta Lefkoşeliler yarış ediyorlardı. Binalar baştan ba- şa ay yıldızlı bayraklarla — donatıl- mıştı. Bu haliyle Lefkoşeyi, İngiliz askerleri olmasa, anavatanın bir *mi- H bayramı kutlayan — herhangi bir şehrinden ayırmağa imkân yoktu.