S Futbol Hollandaya dikkat! 957 yılı Haziran ayının ilk Pa- zar gecesi, Viyananın en büyük otellerınden birinde, bir akşam ye- meği verilmişti. Yemegın misafirle- ri, pahalı elbiseler giymiş politika- cılar veya son moda tuvaletlere bü- rünmüş hanımlar değildi büyük salonları, iri yapılı ve lam vücutlu adamlarla doluydu ve bellıydı ki bu bir "sporcular yeme- ği" ydi. O gün Viyananın emektar Prater Stadı tarihi bir gün yaş mış ve 1958 Dünya Kupası ilk ele- me maçında Avusturya Milli Futbol Takımı, hadıselerle dolu bir müsa- bakadan sonra Hollandayı 3-2 mağ- lüp etmişti. Akşam yemeğine gelen futbolcuların bir çoğu, yara bere i- çindeydi, bir kalçının yüzünde ve ba- a ise beyaz sargılar vardı. kat günün hasar listesi bu kadarla kapanmıyordu Hollandanın sağbeki Viersma ağır yaralı olarak hastane- aktaydı. Avusturya kalecisi ise güçlükle yürüyebiliyor- men bütün Hollandalı oyuncu- lar, kin dolu bakışlarla günün tek- me şampiyonu Barschndt ve Di- enst'i süzüyorlardı. Doğrusu bu bir dostluk yemeği değildi... O gün Pra- ter'de neler olmuştu? — Niçin ertesi günkü Avrupa Ve İngiltere — basını "Viyanada Harp!.." ve "Prater bir Kasaphane mıdır"" yollu başlık- lar neşrediyordu! P Prater harbinin sebebi pek kü- çüktü. İlk devreyi 0-2 mağlüp biti- ren Avusturya, ikinci yarıda, maçı kurtarıp Dünya Kupasından elen- mek tehlikesini savuşturmak — için açıktan açığa işi tekmeye dökmüş, ilk yarının fevkalâde ekibi Hollanda a can acısıyla mukabele edince or- talık bır harp yerine dönmüştü. Maçın hakem r Almandı ve hadiselerin musebbıbıydı Tam 46. dakikada bir gladyatör gibi sağa sola — saldıran Avusturyalı defans Barschandt'ı o- yun harici edeydi, "Harp" — çıkma- yacak, Hollanda maçı kazanacak ve Avusturya kupadan elenecekti. Fa- kat dokuz kişi kalan Hollandalılara olanlar yetmiyormuş gibi, dost Alman Hakemi. 89. dakikada bir pe- naltı "parlatmış" ve Avusturya ma- çı 3-2 almıştı. Elbette ki, hastane- den gelen futbolcular ağız tadıyla yemek yiyemezlerdi. Hollanda kapta- tı ve Avrupa Karması — merkez muavini Van der Hart gözünü gös- tererek "Bir yumrukla — kurtuldum. Fakat domuzları Rotterdam'da i- kiye bıçecegız' diyordu. Hiç yara almadığı için övünen ve sahanın bir numaralı adamı olarak goze batan cin sağhaf Nottermans izim en iyi tarafımız yenilgiyi kabul etme- mizdir. Bakın Viyanalılar bizi nasıl kırdılar. Onlar mağlübiyeti kabul edemiyorlar" şeklinde konuşuyordu. 34 O R Hadiselerin iki müsebbibi, Avusturyalı Barschanadt, raplarını içiyorlardı. Fakat bu sıra- da salonda bulunan biri, "Eğer Türk Milli Futbol Takımı bugün Hollan- da veya Avusturya ile oynasaydı neler olurdu?" diye kötü kötü dü- şünüyordu. Bu o anda sadece - bir düşünceydi ama, man sonra hiç umulmadık bir sırada tahakkuk ediverdi. Bir Türkiye - Hollanda — Milli Futbol maçı tertiplenmişti. Bu maç için protokolların imzalanması, İn- gilterenin şöhretli futbol kurdu Dr. Willy Meisl'in " Rotterdam'da yapı- lacak Hollanda - Avusturya revan- Hakem ve sakin, şa- şına FİFA en iyi hakemi göndere- Hollandalı Vaw Melis Tehlikeli bir şütör rek muhtemel bir meydan savaşım önlemelidir" şeklindeki makalesinin çıktığı zamanlara rasladı. — Fakat Viyanadaki. hakiki harp dahil, Hol— landanın ondan sonraki hiç bir ma- çı kuzeyin bu sevımlı adamlarına “kırıcı oynarlar" Üünvanını verdire- mezdi. Çünkü Hollanda Battıkta ve Kuzey Avrupada hem çok kuvvetli, hem de centilmen bir futbol olarak tanınmıştı. Nitekim — Rotterdam'da yapılan Avusturya - Hollanda revanş maçı, sadece Avusturyalıları utandır- mış, rakiplerine büyü ir misafir- perverlik — gösteren — Hollandalılar, şohretlı hakem Arthur Ellis'in de “Fevkalâde bir oyun" dediği maçtan ' sonra, Avusturya ile 1-1 erabere kalmışlar, kupa finali şansını kay- betmişler, fakat futbol dünyasının kalbini yeniden kazanmışlardı. Vi- yanadaki hâdisede suç, tamamen Avusturya ve tekmeleri önleyemeyen hakemindi. Hollanda milli ekibinin hayli sert bir futbol stili vardı. Fakat bu ant- renör ve teknik elemanların açıkça ifade ettikleri gibi "asla kırıcı ve fa- ullü" bir stil değildi. Bu tipik bir Kuzey Avrupa futboluydu. Bu futbo- arı fizik benzerliklerini Belçika veya Almanyadan alırlar, tekniklerini "adam, adama" mücadelenin en üst noktasındaki İn- giltereye benzetmek isterlerdi. landada futbol, bisiklet ve yüzme dar alaka toplard Sön yıllarda bu memleket futbola daha çok — önem vermiş, sağlam bir milli takım kura- rak Kuzey Avrupa stilini kabul et- tirmişti. Hele bu ekibin geriden kont- rol işi Van der Hart, ofens idaresi şohretlı Wilkes gıbı kurtlara — veri- lince "yıldız oyuncu" problemini de bayağı çözen Hollanda, yalnız Ku- zeyde değil, orta Avru ada da sayı- lır bir kuvvet halini almıştı İşte, iki- hafta sonra Türk Milli Futbol Takı- mı bu sempatik fakat sert ve kuv- vetli rakiple oynayacaktı. Hollanda karşısında kurulacak taktikler veya isabetle ayarlanacak defans - ofens plânları, çok enteresan bir konudur. Hazırlıkları ve hatta seçimi hiç de tatminkar olmayan Türk Milli Fut- bol ekibi karşısında, kendi sahasın- da pek açık deyimle "tam bir hü- cum" oyunu kuracağı anlaşılan Hol- landa, yakın bir maçında Belçikayı çok farklı mağlüp etmiş, Dunya u- pası elemelerinden daha fazla "tek- nik ilerleme" ye sahip olduğunu gös- termişti. Temenni edilir ki, Türk Milli Ta- kımının idarecileri, korkulu rakip Hollandayı yakından kontrol etmiş ve bu "çabuk" ekip için gereken mü- dafaa ve taaruz plânlarını kurmuş olsunlar. Aksi halde — Hollandalılar, Türk futbol tarihinde uzun unutulmayacak bir neticeyi istihsal edecek kadar tehlikeli bir rakiptir. Çünkü Hollanda, futbolu İspanya ve- ya İtalya gibi gösteriş dolu. Fransa kadar yukardan gören bir futbol de- ğildir., Bu futbol, bir buçuk saat gol atmak ve gol yememek için çırpınan hırslı adamların futboludur. Galibi- yetleri kabil olduğu kadar çok fark- l1i olur. Ancak Türk milli ekibi, bun— dan önce Avrupada kulla ndıgı "tam defans ve az farklı yenilgi." taktiğine müracaat ederse, daimi silâhı "sert- lik"” pek mühim hadiselere sebep ola- cak bir "oyun" haline gelecektir. O halde Hollanda nasıl yenilir? Bugün- kü durumu ile Türk Milli Futbol Ta- kımının Hollandayı — yeneceğini dü- şünmek fazla ıyımserlık galibiyet de tam bir sürpriz olacaktır. Buna inandıktan sonra, yenilgiyi de gali- biyet kadar şeret]i kabul ederek daha çok ça k ve revanş için daha isabetli hazırlıklara gırışmek gere- kir. Spor aleminde kanundur: alı- * şan kazanır!". Bugün için Hollanda, bızden fazla çalışmıştır, galip gele— cektir! AKİS, 26 NİSAN 1958