M U S İ K İ Caz Basketbol sahasında konser D ave Brubeck konserlerisin ha- tırası hafızalarda taze iken, bir başka caz grubu geçen hafta İstan- ve Ankarada konserler — verdi. Grubun adı "Jumping Jacks" di. Bu grup Türkiyedeki caz meraklılarının hemen hemen Dave Brubeck toplu- luğu kadar adına aşina oldukları bir grupdu. Fakat aslında bu toplu- luğun, on beş yıl kadar once, ünlü piyanist John Guarnieri'nin çaldığı "Jumping Jacks" ile hiç bir müna- sebeti yoktu. Geçen hafta Türkiye'- de konserler veren topluluk, Ameri- kan Hava Kuvvetlerine mensup bir birlikti. John Guarnieri'yi dinlemek hevesiyle konsere giden meraklılar» yaya kaldılar. Konser İstanbulda, Spor ve Sergi Sarayında verildi. Amerikan Hava Kuvvetleri, propaganda maksadıyle o- lacak, konserin beşbin kişiden az is- tiabı olan bir salonda verilmemesini istemiş, bu yüzden bir konser için akla daha yakın gelen salonları red- detmişti. Fakat, evvelki haftanın so- nunda, Pazar gecesi, Spor ve Sergi Sarayında verilen "Jumping Jacks" konserinde olup bitenlerin, caz, musi- ki, sanat gibi şeyler bahis mevzuu oldukta, bir propaganda gayesine hiz- met etmesıne imkân yoktu Piyano, vıbrafon, kontrabas ve davuldan meydana gelmiş "Jumping Jacks" a "Four Saints" adlı bir şar- kı grubu da katılıyordu. "Four ints" gerektiğinde trombon, trompet ve klarinet de — çalıyordu. — Hepsi konserlerini, Amerikan Hava Kuv- vetlerinin üniformalarını giymiş ola- rak verdiler. Sekiz kişilik toplulu ğun çalışında, —Amerikanın bütün profesyonel müsikişinaslarına has ba- sı vasıflar vardı: kolaylık, beraber- , tecrübe. Bunun dışında konserde baştan aşağı en düşük kalitede, hem de, bilgisiz, zevksiz bir caz musikisi çalındı. Meselâ, programın bir kıs- mında topluluk, 1926 dan 1946 ya ka- dar caz musikisinin gelişimini temsil edeceği iddiasıyla ortaya çıktı. Böy- le bir teşebbüste, bu yıllar boyunca, cazın gelişen, değişen, birbirini ta- p eden üslüplarının hiç olmazsa aşağı yukarı taklit edilmesi gerekir- di. Oysa "Jumping Jacks" in, mese- lâ Dixieland tarzına örnek diye çal- dığı parçada, diğer üslüpları temsil eden parçalardan en ufak bir ayrılık yoktu. Bir ara, bir "Rock and Roll" çalınacağı ilân edildi. Halk, — bekle- nebileceği gibi, takkesini göğe attı. ysa rock and roll diye sunulan şey, topluluğun her zamanki — üslübunda çalınan "Sweet Georgia Brown" ad- h parçadan başka birşey değildi. Caz dinlemek ümidiyle o akşam Spor ve Sergi Sarayına gitmiş olan- lar, dinleyicilerin, bir konserden çok maça yakışan tuhaf tezahüratına da şahit oldular. Arada bir alkışlar ara- sında "Beykoz, Beykoz çok yaşa!' sesleri yükseliyordu. Konserin düzen- leniş tarafı da ayrı bir âlemdi. Kul- lanılan kötü mikrofonlar yüzünden, meselâ piyanoyu veya kontrabası duymanın imkânı yok — gibiydi. Kon- seri takdim eden mütercimin cazdan ve musikiden haberi olmaması zünden, grup şefinin İngilizce tak- dimlerinin Türkçe olarak halka nak- ledilmesinde gülünç yanlışlıklar ya- pılıyor, bazan akdı mci tercümanın, çaresizlik içinde, "parçanın adını u- nuttum, ne yapayım?" bile dediği o- luyo: du Jumping Jacks" caz topluluğu 'Ya ya ya, şa şa şa, Beykoz Beykoz AKİS 26 NİSAN 1958 çok yaşa!” Okuyucu mektupları hakkında iç yakışmayan bir hareket" <<H başlıklı yazınızdaki — fikirlere ıştırak etmiyorum. Şup yok ki İsmet İnönü, kimsenii tevkifin- den zevk alacak bir insan değil- dir. Bunun misalini — -zannederim Zonguldakta- kendisine hakaret- ten mahküm olan birini affetmek suretiyle vermıştır Bu suretle de anlatmıştır ki, adamın — kendisi hakkında soyledığı sozler yatan- dır ve iftiradır. Bun mahke- e ilâmına baglanmış olması -in- san olan için- hapis — yatmaktan daha büyük bir cezadır. İstan- bulda Inonuye hakaret eden Ce- mil Gider de mahküm olursa, hiç şüphe yok, İnönü, onu da af edecek ve hapsedilmesine razı ol- mayacaktır İşte 0 zaman halk efkarı, İnönünün büyük hsıye- tini bır kere daha alkışlamak im- kânına kavuşacak, Cemil Gider de -tabii kabiliyeti varsa- — hareketi- nin yanlışlığını anlayacaktır. Yusuf Durmaz * İzmir Politikacılar Bir Fuat Köprülü vardı, bilir mi- siniz? Bir -Nihat Erim vardı, duydunuz mu hiç? Bir Osman Bö- lükbaşı vardı, tanır mısınız acaba" Ve bir şarkı vardı, hiç dinledi- mi? "Hayat budur sevgilim, geçenler unutulur" Nuri İmamoglu - İstanbul ecmuanızın 205 inci sayısın- daki "Hiç mayan bir ha- reket" başlıklı veî et — İnönü- ün, Ce Gider hakkında açtı- ğı hakaret dâvası üzerine — olan yazınızı okudum. Cemil Gider Ge- bir mensubu değil, Sendikanın Ge- nel Sekreteridir. Birçok gazeteler de öyle yazdılar. İkincisi, İnönü- mil Gider aleyhine hakaret davası açmasının — kendisini — bü- yültmeyeceğini ve kendisine müs- bet bir not temin etmeyeceğını söylüyorsunuz. Ben n bu dü- şuncenızı doğru bulmuyorum Ak- sine bu hareketin veya bu — çeşit hareketlerin siyasi hayatımızın te- kâmülü ve korunması ıçın çok ha- yırlı olacagından şüphı etmiyo- rum. Büyük adamların şahsı bir ta- kım duşuncelerle cemiyetimizin bayrına olacak bir harekette ih- göstermemeleri lâzımdır. Me- sela bu dâva dolayısıyle Cemil Gi- d mahkeme müessir bir — ders verdıgı takdırde, onun muhiti, hat- a efkârı umumiye de bu dersten kabiliyeti olçusunde hissesini ala- caktır. Av. Ferit Okçu - Salihli 31