layca alışılacaktır. Sulh içinde rekabet Ziyaretçiler — Amerikan ve Rus Pav- yonlarını merakla dolaştılar. İki dev isteseler de istemeseler de, ziya- retçıler arasında bir mukayese mev- zuu oldu. Bunu çok iyi bilen Rusya ve Amerika, bütün enerjileriyle Fu- ara hazırlanmışlardı. Tabit ki Ame- rikan Kongresi mutadı üzere, tahsi- sat vermekte güçlükler çıkartmıştı. Basın, beceriksizlikleri acı acı tenkit etmişti. Bunlar Rusyada görülmeyen şeylerdir Bu sebeple uslar, Fuar için rakiplerinden daha fazla para harcama imkânını bulmuştu. Ama Amerikalılar da, ellerindeki imkân- larla rakiplerinden aşağı kalmamış- lardı. 16 bin metre kare arazi üzerinde uzanan Rus pavyonu, Rusyada ha- zırlanmış, tren ve vapurlarla Brükse- le getirilmişti. 1500 ton çelik,'200 ton aluminyum, 1700 m' beton ve - 16000 m” camdan müteşekkil olan pavyo- nun montajı Fuarda yapılmıştı. Fu- ardan sonra tekrar sökülüp geldiği yere götürülecek olan pavyon, este- tik' bakımdan olmasa bile, teknik ba- kımdan bir şaheserdi. Meşhur mimar Edward Stone'un hazırladığı Ameri- kan) Pavyonu da ayrı bir harikaydı. 104 metre çapında ve 29 metre yük- sekliğinde olan Amerikan Pavyonu- nun plâstik çatısını istenirse kaldır- mümkündü. Aydınlık ve ışıklı bır bınayd Pavyonların mutad üzere kurde- laları kesilir kesilmez meraklılar iki devin pavyonlarından ıçerı daldılar. Amerikan pavyonuna girmek pek ko- lay olmadı. Ziyaretçiler 1lık1ere işle- yen soğuk altında, Eisenho Oower'ın me- sajını ve diğer uzun nutukları dinle- mek zorunda kaldılar. Rus Pavyonun- da nutuk yoktu. Rusların en büyük silâhı Sputnik modelleriydi. Ameri- kan Pavyonunun ise en nadide kol- leksiyonu, mayolar teshir eden. bol vitaminle beslendikleri belli, son de- rece hijyenik, canlı Sputniklerdi. Can- sızlarını lâkayd bir bakışla şöyle bir seyreden "amatörler" mayolu Ameri- kan Sputniklerinin karşısında ıslık çalmaktan kendilerini alamadılar. Türk kahvesi Neo-atomik stil Fuarda, Türk Pav- yonu da ayrı, bir çeşni teşkil edi- yordu. Ziyaretçiler, Bedri ahmi Eyüboğlunun, karısı ve 12 yardımcı- sıyla hazırladıkları mozayikleri her- halde çok sevimli bulacaklardı. Bizim tabii ki ne atom, ne diğer ilimler, ne de teknik sahasında bir iddiamız yok- tu. Ancak kültür sahasında, az çok bir varlık göstermeye çalışılacaktı. Türkiyeden giden alıcıların yemek- lerini hazırladığı Haliç Lokantasının, şöhretli Fransız mutfağıyle boy, ölçü- şeceği umuluyordu. Hiç değilse bir tek sahada rakipsizdik. O da, A. Ajansının "sırrını ancak Turklerın bildiğini" söylediği Türk kahvesiydi. Zevkle hazırlanmış kahvehanede zi- yaretçilere, bu sırrın meyvası olan Türk kahvesi tattırılacaktı. Tabii ki kahvenin kendısı gıbı pişirilmesi de unutulmadıysa AKİS, 26 NİSAN 1958 KİTAPLAR Hukuk Tüccara m de (Yem Türk Ticaret Kanunu şer- hi ve tatbikatı ile — ilgili — mevzuat: Hazırlayanlar H. Halıs Sungur, A Boran. Mat- : Kamil Kutulmuş baası, Istanbul 1957. 956 sayfa cild- li 45 karton kaplı 40 lira ki avukat -H. Halis Sungur ve M. Kâmil Boran, oturmuşlar, mes- leklerinde yılların verdıgı bir selâ- hiyetle Türk Ticaret Kanunu ve bu kanunla alâkalı ne kadar talimatna- me, nizamname varsa — toplayalım demişler. Pek uzun bir emek ve ça- lışma devresinden sonra da okuyucu karşısına 956 sayfalık muazzam bir ciltle çıkm ışlar Fiatı kırk lira olan bu cildin adı "Türk Ticaret Kanunu şerhi ve tatbikatı ile ilgili mevzuat; İ - Ticari İşletme" * dar. Kitabın ili- şiğindeki tanıtma yazısında da kayde- dildiği gibi, bu 956 sayfalık — cildi, başka ciltler takip edecektir. Nitekim "Ticaret — Şirketleri" adlı kitap da halen basılmaktadır ve pek yakın bir zamanda piyasaya — çıkarılacak- tır. - "Türk Ticaret Kanunu şehri ve tatbikatı ile ilgili mevzuat" hukuk- çular, tacirler, banka ve şirketlerle, umumi olarak ticaret mevzuuna alâ- ka gösteren herkese yardımcı, hat- ta klavuz olabilecek bir eser. Kita- bın hacmi ise, müelliflerinin mevzuu ne kadar etraflı olarak ele aldıkla- rının bir delilidir. Kitapta, Ticaret Kanununun 8. M. ve Adliye Encümenine sevk edilirken verilmiş esbabı mucibe lâ- yihalarının tam metinlerinden tutun da, kanun maddelerinin şerh ve izah- ları bu maddelerle ilgili olarak Tem- yiz Mahkemesinin emsal kararları, Türk Ticaret Kanun maddelerının atıfta bulunduğu ana kanunların il- gili hükümleri, şerhleri,, — izahları bunlarla ilgili Temyız kararları, a- tıfta bulunulan bu — maddelerin Ti- caret Kanunu ile olan — durumları. irtibatları, tatbik şekil ve Ticaret Kanununa göre, hazır- lanmış örnek tipte mukaveleler, ya- ve eski kanun — maddelerini goste— ren mufassal bir tahlili fihrist ve otuz yıllık temyiz içtihatlarından se- çilmiş binbeşyüz karar bu cildin i- çinde yer almaktadır. Cidden büyük bir emek mahsu- lü olan bu kitap Ticaret Hukuku ile uzaktan yakından ilişiği olan herke- sin kitaplığında bulundurması ge- reken bir eserdir. Şiir Bir antoloji Ödemiş Sairleri: Hazırlayan- lar. Fethı " Sa AVAŞÇI aya — Bengisu, Radyo Gazetesı Matbaası 1958 İz- mir, 4 sayfa 100 kuruş) Edebiyatla ve sanatla — uğraşan- ların, hele bu işi meslek haline getirenlerin en çok yıldıkları iş, hiç şüphe yok ki antoloji hazırlamak- tır. Zira, herhangi bir' sanat dalında antoloji hazırlayanlar, o sanat da- lıyla yakından uzaktan alâkası olan binlerce kişinin zevkine tercüman ol- mak iddiasiyle ortaya çıkmış insan- lar olarak görünürler. Pek tabiidir ki binlerce, onbinlerce insanın zev- kine tercüman olmak, bunların müş- terek noktalarını derleyıp toplayıp bir noktada meczedebılmek pek kolay bir iş olmasa ger Ödemişli iki genç, antoloji hazır- lamanın zorluklarını bildikleri halde, gene de böyle bir zorlugu göze ala— rak, "Ödemiş Şairleri" adı altında bir antoloji hazırlamışlar. Antoloji- nin, mümkün olduğu kadar dar bir muhitin içine sıkıştırılması ve selâ: Günümüzde Türk Şiiri gibi ko— caman bir ad yerine çok — mahalli bir hava taşıması, bu antolojiyi ha- zırlayanları tarizlerden epey kurtarı- yor. Maamafih, gene — de "Ödemiş Şairleri" adlı antoloji — okunduğun- da, okuyucu ister istemez. Odemışın yetiştirdiği şairlerin hepsi — bunlar dan — ibaretse hazırlayıcılar bu antolojiyi niçin çıkarmak — zarure- tini duymuşlar diye - düşünmekten kendini alamıyor. Zira antolojide yer alan 23 isimden hiç biri, şairlik- ten yana nasibi olan insanlar değil. Yahut, antolojiyi hazırlayanların seç- tikleri şiirler okuyucuda bu intibaı uyandırıyor. Ödemiş Sairleri kitapta şiiri, gerçek şiiri” bulma imkânsız. Hatta bu kıtaptaki alt al- ta yazılmış mısralar için, umumi ola- rak şiir adını dahi kullanmak mana- sız. Olsa olsa bunların en iyicelerine. manzume denilebilir. Bir de şiir kitabı (Düşünce: Yazan Hüsnü — Yurdu sev, Güneş Matbaası 1956. Malatya 24 sayfa 50 kuruş) Hüsnü Yurdusevin şiirleri de bi- raz Ödemişli şairlerin — manzu- melerine benziyor. Şiirden — nasibi yok. Beylik tekerlemelerden, muhay- yile zorlamalarından ve şiir Öözenti- sinden — öteye geçemiyor. — Üstelik Hüsnü Yurdusev -kitabın arka ka- pağındaki tanıtma yazısından da an- laşıldığı gibi- genç bir insan olma- sına rağmen, yazdığı - manzumeleri ki dil ve eda bakımından hayli de eski. Günümüzde "muttasıl, işve, safi, makus " gibi kelımeler şimdi hırçın bir den gibi i larla şiir yazılamayacagının sa bile okunmayacağının değil Bu bakımdan kitabı; daha da doğrusu yirmidört sayfalık broşürü kayda değer hemen hemen hiç bir hususiyet arzetmivor Düşünce adlı kitap da, tıpkı Ödemiş şairleri gi- bi, iyi niyetlerle, fakat boşuna emek harcanarak hazırlanmış bir kitap. 25