BRÜKSEL FUARI Atomium Yirminci bütün odaları seferber edilmişti. Bel- çika halkının da organizatörlere her türlü kolaylığı göstermek için yarış ettiğini söylemek — lâzımdı. Çadırla- riyle gelen ziyaretçilere kamp yerle- ri hazırlanmıştı. Lojman servisi Lo- gexpo, elektronik aletleri sayesinde, otuz-saniye içinde oda isteyen her misafire kalacağı yeri söyliyebilecek durumdaydı. Nakil vasıtaları, muhte- mel yolcu sayısı gözönünde tutularak hazırlanmıştı. Fuar ziyaretçileri sa- atlerce otobüs beklemek zorunda kal- mıyacaklardı. Otomobil park yerleri arttırılmıştı. Yabancı misafirlerim' kendılerını gurbette hissetmemeleri için de türlü tertibat alınmıştı. Belçikada Fu— arın açılmasından bir sene evvel, "va- tandaş lisan öğren" kampanyası açıl- mıştı. Bilhassa polisler, gümrükçüler, postacılar, tramvay, otobüs şoforlerı otelciler, tezgâhtarlar lisan öğren ye davet edilmişlerdi: Şehrin herye— rinde Jlisan dershaneleri açılmıştı. Beş binden fazla gönüllü, tercüman- lıkla vazifelendirilmişti. Tercüman- lar, bildikleri dili gösteren renkli bir işaret taşıyorlardı. Ziyaretçiler de ko- nuştukları; dili gösteren aynı renkte bir işaret taşımaya davet edilecekler- di. Bu sayede, merasime lüzum kal- madan aynı dili konuşanların birbir- lerini bulması, ahbablık kurması ko- laylaşacaktı. Fuarda Esperanto da- hil dil konuşuluyordu. Yabancıla- rın aradıkları yeri kolayca bulmala- rı, için, milyonlarca broşür, harita 24 yüzyılın — Eyfeli plân bastırılmışt mek te kâfi değildi, ziyaret- çileri aynı zamanda güler yüzle kar- şılamak lâzımdı. Onbeş gün süren bir nezaket kampanyası- açılmıştı. Birbirinden tatlı iki nezaket kraliçe- si, şehir şehir dolaşmış, halka tatlı- lıklarını sirayet ettirmeye çalışmış- Bu kampanyada vazife alanlar kendilerini belli etmeden polislerin davranışlarını incelemişler, nazik ha- reketleriyle göze çarpan kırkyedi po- lise mükâfatlar dağıtmışlardı. Efen- dice araba kullanan şoföre "tekerlek şövalyesi" payesi verilmişti. Talebeler mekteplerde "1958 de Belçika gençli- ğinin rolü" mevzulu kompozisyonlar yazmışlardı. Belediyeler nezaket ya- rışına katılmışlardı. Hele havada, ka- rada, denizde, gümrükte, fuarda hü- lasa her yer rde hazır ve nazır. Fuar hostesleri guzelhk tatlılık ve anlayış nümunesi yd — B — En şkul esent turizm müte- hassısları dahi, Belçikalıların organi- zasyon saha sındaki muvaffakiyetleri- ni hayranlıkla yadedecektir. 2000 yılında dünya Krz_al Baudouin'in Ekspozisyona tah- tülmüş bir atom çekirdeğini temsil eden; birbirlerine üç metre çapında- ki tünellerle bağlı dokuz — küreden müteşekkil olan 100 metre yüksekli- ğindeki Atomium ilk bakışta dikkati çekiyordu. Dünyanın en hızlı asansö- ru ziyaretçileri yirmibeş saniyede a- om /devrinin Eyfel Kulesine çıkarı- yor Atomium'da, Parisin Tour d'Argent ını hatırlatan nefis bir lo- kanta vardı. Burada, atom enerjisinin sulh yolunda neler yapmaya muktedir olduğu gösteriliyordu. İlim sarayı da zevk ve bilgiyle*hazırlanmış ayrı bir âlemdi. Hele güzel sanatlar merak- lılarım tatmin için, dünyanın bütün müzeleri seferber edilmişti. i yerde görmeye imkân olmayan en na- dide tabloları bir arada, Fuarın gü- zel sanatlar sarayında gormek müm- kündü. Lenıngrad ve Moskova müze- leri Picasso'nun en nefis tablolarını göndermişti. Amerikanın "National Gallery of Arts"ı en güzel kolleksi- yonlarını yollamakta tereddüt etme- mişti. Brague'ın, — Cezanne'ın, Van Gogh'un, Modıglıanı nin vs. en nadide eserleri Fuardaydı Bizzat ekspozisyo- na katılan memleketlerin pavyonları, 2000 yıhnın mimarisinin en cüretkâr eserleriydi. Mimari bakımından atom çağında iki tandans hakımdı Taz- plâstik yikli beton ve çelik Meşhur Le Corbusıernın plâk satan bir müessese için yaptığı — pavyon, tazyikli beton tekniğinin bir şa- heseriydi. Söküp — takılması müm- ün cam ve çelikten yapılmış, bir sürü ufak tâli pavyonlardan müteşek- kil Alman Pavyonu da çelik cam tek- niğinin son derece zevkle hazırlan- mış bir örneğiydi. ün pavyonlar- da mimarlar düz hatlardan ve 90 de- zaviyelerden — kaçınmışlardı. Binaların toprağa dayanak noktaları azaltılmıştı. Herhalde ilk bakışta yadırganan binalara, benzerleri bü- tün dünya şehırlerınde mantar gibi yerden bitmeye başladığı zaman ko- Fuarda bir hostes Belçikanın — tadı AKİS 26 NİSAN 1958